Bugün mübarek Ramazan ayının ilk günü... “Tüm ulusumuza hayırlı olsun” derken bir burukluk kaplıyor içimizi...

Artan fiyatlar ve derinleşen yoksulluk içinde milyonlarca vatandaşımız bu Ramazan’ı nasıl geçirecek? İftar sofralarını nasıl kuracak?

Eski yıllarda Ramazan ayını heyecanla beklerdik... İftarların ulvî bir güzelliği, bir başka tadı vardı...

Artık o eski heyecanların yerini hazin bir düşüncenin aldığı görülüyor. Çünkü bu yıl iftar ve sahur sofralarında yangın çıkacak...

Çarşı-pazar alev alev yanıyor!

Tencere nasıl dolacak?

Ramazan ayının simgesi olan “Ramazan kolisi”nin fiyatları bile 7 yılda yaklaşık yüzde BİN oranında arttı.

En ucuz Ramazan kolisi, 2018’de 49 lira iken bu yıl 451 lira olarak hesaplandı.

Et fiyatları da uçtu âdeta... Birçok dar gelirli aile, Ramazan sofrasında, et yüzü göremeyecek...

★★★

“Enflasyon düşüyor” lâfları artık herkese “Bir ninni gibi” uyutucu gelmeye başladı.

Türkiye’nin daha uzun süre enflasyon sarmalında yaşayacağı kesin.

KAMUAR’ın gıda fiyatları endeksine göre 2021 yılında 100 liraya satın alınan bir gıda sepeti için bu Şubat ayında en az 1185 (Bin yüz seksen beş) lira ödemek gerekti. Artış 12 misline yakın!

Kimin maaşı bu süre içinde 12 kat arttı?

Ülkede dar ve sabit gelirlilerin yoksullaşma süreci hızlanıyor. Ücretlerdeki artışlar, gıda fiyatlarının artışına karşı komik kalıyor!

Durdurulamayan gıda fiyatları, hane halklarını da umutsuzluğa sürüklüyor, insanlar enflasyonun düşeceğine inanmıyor.

Ülkenin gerçeği: Fiyatlar yarış atı gibi koşmakta, gelirler kaplumbağa hızında artmakta!

★★★

Tüm bu sıkıntılar milletin üzerine kâbus gibi çökerken iktidar ne yapıyor?

Cumhurbaşkanı adaylığı için yola çıkan Ekrem İmamoğlu’na peş peşe davalar açıyor... Yeni yeni suçlar icat ediyor. Onu yapmış, bunu yapmış, diploması var mıymış, filan...

Arabasının tekerine çomak sokuluyor!

Millet, incir çekirdeğini doldurmayacak meselelerle meşgul edilirken gerçek sorunların konuşulması engelleniyor.

Günümüzde en büyük problem hayat pahalılığı...

Siyasi belirsizlik ekonomiye darbe vuruyor!

İktidarın görev verdiği kişilerin bilgisi, becerisi enflasyonla mücadele etmeye yetmiyor!

Konut sorunları büyüyor, evlilikler azalıyor, doğum oranları düşüyor... Fırsatını bulan yurt dışına kaçıyor.

İşlenen suçlarda da büyük artış var... Mevcut 403 cezaevi doldu taştı, yatanların sayısı 340 bini aştı. Fakat ne gam?

İktidar her yıl eskilerine yenilerini ekliyor. Cezaevi inşa etmekte maşallah müthiş başarılılar!

Bu gidişle hapishaneler insanların ikinci adresleri gibi olacak!

Öcalan “Silah bırak” çağrısını babasının hayrına mı yaptı?

PKK’nın silahları bırakması kuşkusuz önemlidir, fakat...

Binlerce şehit ailesinin dinmeyen gözyaşlarını da görmek lâzım!

Hani şehitlerin kanı yerde kalmayacaktı? Verilen sözlere ne oldu?

Kapalı kapılar ardında Terörist başı Abdullah Öcalan ile pazarlıklar yapıldı, sonunda Öcalan PKK’ya “Silahları bırakın” çağrısı yaptı.

Öcalan bu çağrıyı “babasının hayrına” yapmadığına göre, AKP-MHP ortaklığının onunla nasıl bir anlaşmaya vardığını açıklaması lâzım!

Kanlı terör örgütü neyin karşılığında silah bırakacak?

Hapisteki PKK’lı katillere af var mı?

Anayasa ve yasalarda Öcalan’ı memnun edecek değişiklikler yapılıp ona siyaset yapma hakkı verilecek mi?

PKK, Öcalan’ın çağrısına uyup silah bırakacak mı?

Bunların hiçbiri bilinmiyor.

İYİ Parti lideri Müsavat Dervişoğlu, Öcalan ile yapılan anlaşmaya “Bugün sergilenen kirli bir oyundur” diye tepki göstererek şunları söyledi:

“Bu, PKK yazıhanesini Irak’ın kuzeyinden Suriye’nin kuzeyine taşımaktır. Terörsüz Türkiye diye çıkılan yolun sonunda terör devletleşecektir! PKK ismi lağvedilip ‘PYD-YPG Terör Devleti’ kurulacaktır! Gün, mücadele günüdür!”

GÜNÜN SÖZÜ

Öyle dinciler vardır ki, oruç tutmazlar ama iftarları da kaçırmazlar!