İngiliz yayın kuruluşu BBC'nin İstanbul muhabiri Mark Lowen, Cumhurbaşkanını küçük düşürdükleri gerekçesiyle haklarında çok kere dava açılan mizah dergisi Penguen'i ele aldığı yazısında, derginin son sayısındaki Cumhurbaşkanı'nın çalışma ofisi olarak inşaa edilen Aksaray'ı çizdiği karikatüre değindi.
Derginin karikatüristlerinden Selçuk Erdem ile röportajını aktaran yazısında Lowen, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 12 yıllık iktidarı süresince derginin çok defa davalık olduğunu hatırlatarak son sayısında da Erdoğan'ın avukatlarının dergiye dava açtıklarını ve mahkemenin, dergiye 14 bin TL para cezası ile sonuçlandığını aktardı.
"ÇOK ÜZGÜNÜZ, AMA VATANDAŞ OLARAK"
Lowen, söz konusu dava ile ilgili olarak görüşünü aldığı Selçuk Erdem'in "Aslında çok çok üzgünüz, karikatürist değil ancak bir vatandaş olarak. Çünkü, biri karikatürden dolayı mahkemeye gidiyor bu gerçekten çok üzücü bir şey" sözlerine yer verdi.
Lowen, Erdoğan'ın geçen yılki cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında ağustos ve mart ayları arasında 236 kişinin Erdoğan'a hakaret ettikleri gerekçesiyle araştırıldığını ve 105 tanesinin suçlandığını hatırlatarak aralarında yazarlardan, gazetecilere, sanatçılardan protestoculara kadar çok sayıda kesimden insanın cezalarla karşı karşıya kaldığına vurgu yaptı.
ERDOĞAN DÖNEMİNDE HAKARET DAVALARI ARTTI
BBC muhabiri, Türkiye'de 1926 yılından bu yana ceza kanununa göre, 299 no'lu yasanın devletin başındaki kişiye hakaret edilemeyeceğine yönelik bir madde var olmasına karşın bu maddenin, Erdoğan'ın yetki sahibi olmaya başlamadan önce nadiren kullanıldığını yazdı.
Yazar, geçtiğimiz ay, Çağlayan'da Adliye Sarayı'ndaki ofisinde şehit edilen Mehmet Selim Kiraz'ın görüntülerinin paylaşılması dolayısıyla Twitter'in geçici bir süre engellendiğini hatırlatarak eski televizyon sunucusu ve gazeteci Sedef Kabaş'ın attığı Tweet nedeniyle de 5 yıl hapis cezasıyla karşı karşıya olduğunu belirtti.
Lowen, AKP'den yazısı ile ilgili yorum alamadığını genel seçimler öncesi şu anda gergin bir havanın hakim olduğunu yazarak düşünce kuruluşu Seta'dan İsmail Çağlar'ın demokrasilerde insanların eleştirme hakkı olmasına karşın eleştiri ile hakaret etme arasında bir sınır olması gerektiği yorumunu aktardı.
