Türkiye'nin ev sahipliğinde Antalya'da düzenlenen NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı'nın 2'nci ve son günü, ittifakın en üst politik organı 'Kuzey Atlantik Konseyi' oturumuyla başladı. Oturuma Avrupa Birliği (AB) Dış Politika ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini de katıldı.

ZİRVEYİ DEĞERLENDİRDİ

Oturumun ardından düzenlendiği basın toplantısında NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, toplantıda NATO'nun bugün karşı karşıya olduğu güncel zorlukların ele alındığını, doğu ve güneydeki zorlukların değerlendirildiğini aktardı. NATO ortakları ve Avrupa Birliği (AB) gibi kuruluşlarla bu zorluklar karşısında ne yapılabileceğinin konuşulduğunu, geleceğe baktıklarını kaydeden Stoltenberg, “Önümüzdeki yıl Varşova'da yapılacak zirveye giden yolda Avrupa Atlantik güvenliği için çok belirleyici öneme sahip bir dönemdeyiz. Güvenlik ortamımız önemli ölçüde değişmiş durumda. Doğumuzda baktığımızda, Ukrayna'ya ilişkin saldırgan tutumları daha fazla ön plana çıkan Rusya, güneyde de daha fazla çalkantı ve aşırıcılık görüyoruz" diye konuştu.

NATO toplantısında

NATO toplantısında "We Are the World"ü söylediler


SOĞUK SAVAŞ SONRASI EN GÜÇLÜ DÖNEM

Dolayısıyla, bu değişiklikler ışığında NATO'nun yeni bir güvenlik ortamına kendisini uyarlaması gerektiğini belirten Jens Stoltenberg, “Her türlü tehdide karşı bütün müttefikleri koruyabiliyor olmamız ve gelecekte de demokratik açık toplumlarımızı güvenli kılmamız gerekiyor" dedi.

NATO olarak kolektif savunmayı, soğuk savaş dönemi sonrasında, en kapsamlı biçimde güçlendirdiklerini belirten Stoltenberg, şöyle konuştu:

“NATO mukabele gücünün büyüklüğünü ve hızını artırıyoruz. Yüksek Hazırlıklı Acil Müdahale Gücü de bu çalışmaların tam merkezinde yer alıyor. Bugün Türkiye'nin aldığı bir karar var. NATO Acil Müdahale Gücü'nü oluşturan diğer 6 müttefikle birlikte önümüzdeki yıllarda kuvvetlerin liderliğini üstlenme kararı aldı. Türkiye'nin kararı bizleri de memnun etti. İstihbarat paylaşımımızı ve siber savunmamızı iyileştiriyor ve güçlendiriyoruz. Çünkü hibrit harbin içinde konvansiyonel tehditler, çökertmeye yönelik tehditler ve siber tehditlerin yer aldığı farklı tür tehditler bir araya gelmiş bulunuyor. Bir taraftan da dezenformasyon ve radikalleştirme kampanyalarıyla karşı karşıyayız. Bizim dezenformasyon karşısında en büyük silahımız bilgi. Demokratik ifade özgürlüğüne dayalı açık toplumlarımızın değerleri de bunun gerektiriyor."

İspanya Senatosu Ermeni önergesini reddetti

İspanya Senatosu Ermeni önergesini reddetti


ALINAN KARARLAR

Zirvede Birleşik Krallık'ın stratejik muhaberatı geliştirmeye yönelik fon kurma kararının da aldığını aktaran Jens Stoltenberg, “Birleşik Krallık, ayrıca NATO'nun savunma kapasitesini oluşturma amaçlı bir fon da kuracağını söyledi. Türkiye de bir katkıda bulunacağını söyledi. Mükemmel bir girişim" dedi.

Böylece NATO üyesi ülkelerinin savunmalarını güçlendirirken desteklemiş olacaklarını kaydeden Stoltenberg, “Eğer komşularımız daha istikrarlı olursa biz de daha güvenli oluruz. Bu nedenle komşularımız için komşularımızla birlikte daha çok şey yapmalıyız" diye konuştu.

Stoltenberg, Finlandiya ve İsveç'le işbirliği geliştirmek üzere de karşılıklı değerlendirmelerde bulunduklarını söyledi. Bu amaçla, daha fazla istişare gerçekleştirmek konusunda mutabık kaldıklarını belirten Stoltenberg, “Ayrıca Baltık denizi ve ötesinde olup bitenlerle iki ortak ülkeyle daha fazla bilgi paylaşımı gerçekleştireceğiz. Böylece büyük resmi daha iyi görebileceğiz" sözleriyle açıklamalarına devam etti.

AB VE NATO İŞBİRLİĞİ

NATO'nun karşı karşıya olduğu durumlarının daha kapsamlı bir mukabeleyi gerektirdiğini kaydeden Stoltenberg, böylelikle yurttaşları ve demokratik değerlerin korunup, savunulabileceğini dile getirdi. Bu çerçevede AB Dış Politika ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Mogherini ve kendisinin, ekiplerine NATO - AB işbirliğini hibrit harbe karşı koyabilecek şekilde güçlendirme talimatı verdiklerini söyledi. Bunun birlikte daha hızlı ve etkin çalışmayı sağlayacağının altını çizen Stoltenberg, “Nihai amacımız bir hibrit tehdide karşı kimin ne zaman ne yapacağının net olmasını sağlamak" dedi.

'MEKTUP DİKKATE ALINACAKTIR'

Konuşmasının ardından soruları yanıtlayan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Baltık ülkelerinin bölgedeki NATO önlemleri karşısında tatmin olmadıklarının altını çizen bir soruya yönelik, bu konuda bir mektup hazırlığı olduğunu bildiğini aktardı. Stoltenberg, “Müttefikler grubunun hazırladığı mektup dikkatle değerlendirilecektir" dedi.

Obama artan gelir eşitsizliğini değerlendirdi

Obama artan gelir eşitsizliğini değerlendirdi


AKDENİZ'DE GÖÇ

Stoltenberg, Akdeniz'de uluslararası göçe ilişkin AB'nin istihbarat konusunda NATO'dan destek istenip istemediğine yönelik bir başka soru karşısında şunları söyledi:

“Ben burada AB'nin çabalarını memnuniyetle karşılıyorum. Amaç daha kapsamlı yanıt oluşturabilmek. Ne yazık ki, Akdeniz bölgesinde gördüğümüz artan bir tehdit var. Göçenlerin sayısında artış var. Ne yazık ki daha fazla can kaybediliyor. Akdeniz'i geçmeye çalışan insanlarımızın sayısı artıyor. Bu bizim için çok önemli bir sorun. AB'nin bu konuda daha kapsamlı yanıt hazırlığı içinde olması bizi sevindiriyor. AB aynı zamanda BM ile işbirliği yapıyor. Bu konuyu toplantılarda görüştük. Ama bu AB operasyonudur. Esas olarak onların sınır kontrolüyle ilgili meseledir. Onlarla işbirliği yapmaya da hazırız. AB'nin dışişleri ve savunma bakanları toplantısına da katılacağım. Pazartesi günü. Onlarla birlikte çalıştığımızın göstergesidir."

RUSYA'YA İLİŞKİN NATO'NUN KONUMU DEĞİŞMİYOR

Stoltenberg, “NATO için iki tehditten söz edilebilir. Rusya ve DAEŞ. Acaba burada düşmanının dostu dostumdur diye düşünülebilir mi?" sorusuna ise NATO'nun Rusya'yla geçen bahar aylarında verdiği karar uyarınca bütün uygulamaya yönelik işbirliğinin sonlandırıldığının altını çizerek cevap verdi. Bunun Kırım'ın gayri meşru ve gayri hukuki olarak ilhakından kaynaklandığını kaydeden Stoltenberg, “Siyasi temasları açık tutmak için zorluklarımız var. Savunma ve siyasi diyalog konularında adımlar atılabilir ama bizim konumumuz değişmiyor" dedi.

NATO'dan Rusya'ya sert kınama

NATO'dan Rusya'ya sert kınama


'IŞİD'LE MÜCADELE STRATEJİSİ YOK'

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, iki gün süren ve sona eren NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı'na ilişkin değerlendirme yaptı. Önemli bir toplantıya Türkiye'de ve Antalya'da ev sahibi yapmaktan büyük mutluluk duyduğunu dile getiren Çavuşoğlu, zirveye 50 civarında ülkenin dışişleri bakanları, üst düzey yöneticileri ve uluslararası örgütlerin temsilcilerinin katıldığını söyledi. Toplantılarda NATO ittifakının güneyi ve doğusundan kaynaklanan güvenlik sorunları ve 2016 Varşova Zirvesi çalışmalarının ele alındığını aktaran Bakan Çavuşoğlu, toplantılara ilişkin şu bilgileri paylaştı:

“Dün sabahki çalışma kahvaltısında ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, İran'la sürdürülen nükleer müzakereler ve Rusya'ya yaptığı ziyaretle ilgili bilgiler verdi. Afganistan'daki Kararlı Destek Misyonu ortaklarının katılımıyla bir toplantı düzenlendi. Burada Afganistan'a yönelik desteğin devam edeceği vurgulandı. Sonrasında açıklanan deklarasyonda da, NATO asgari bir güçle değil ama sivil bir misyonla Afganistan'da kalmaya devam edecek. Kararlı Destek Misyonu çerçevesinde üye ülkelerin bazıları ve Türkiye'nin de Afganistan'a desteği devam edecek. Türkiye ihtiyaç duyduğu sürece Afganistan halkına yardım etmeye devam edecektir. Afganistan'ın kalkınması ve güvenlik güçlerinin kurulması içinde desteğimiz devam edecek."

ABD'de istihbarata kısıtlama

ABD'de istihbarata kısıtlama


Bakan Çavuşoğlu, zirvede DAEŞ ve ona yol açan Suriye ve Irak'taki durum, Ortadoğu'yu yakından ilgilendiren Yemen ve herkesin ortak kaygısı olarak işaret ettiği Libya'yı da değerlendirdiklerini belirterek, “DAEŞ'le mücadele de daha etkili yöntemlerin kullanılması gerektiği ve bunun sebepleri arasında yer alan Suriye'deki rejim konusunda da adımlar atılması gerektiğini vurguladık" dedi.

Konuşmasında Türkiye olarak NATO'nun genişlemesinden yana olduklarını belirten Çavuşoğlu, “4 aday ülke var. Bosna Hersek, Karadağ, Makedonya ve de Gürcistan. 2016'nın genişleme zirvesi olmasını istiyoruz. Bu konuda mesafe kat eden ülkelere olumlu yanıt verilmesi gerekiyor. Üyeliği hak eden ülkelere üyelik davetinin gönderilmesi gerekiyor. Bu konuda ciddi atım atan ülkelere eylem planının mutlaka uygulanması gerekiyor. Bu yöndeki tutumumuz devam edecek" diye konuştu.

Zirvede ayrıca iki gün önce Vişegard dörtlüsü olarak anılan Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan ve Polonya'nın dışişleri bakanlarıyla da bir araya geldiğini belirten Bakan Çavuşoğlu, burada Türkiye'nin AB üyeliğini, enerji çeşitliliği ve güvenliği gibi konuları ve Balkanları değerlendirdiklerini aktardı.

Libya'da çatışmalar yeniden başladı

Libya'da çatışmalar yeniden başladı


Açıklamaların ardından soruları yanıtlayan Bakan Mevlüt Çavuşoğlu, Türk delegasyonunun Kırım izlenimlerine ilişkin heyet çalışmalarını tamamladığını ve geri döndüğünü aktardı. Çavuşoğlu, heyetin Kırım'da iki ayrı grup halinde hem resmi programları ve hem de halkın arasına karışarak Kırım'daki insan haklarının şartlarını ve oradaki sorunları tespit ettiğini belirterek, “İki gün önce yapılan toplantıda izlenimlerini kısaca aktardılar. Raporu detaylı şekilde yazdıktan sonra, ilgilenen örgütlerle raporu paylaşacağız. Ama edindiğimiz izlenin maalesef Kırım'da ihlallerin devam ettiği Kırım Tarar halkının baskı altında olduğudur" diye konuştu.

Bakan Çavuşoğlu, toplantılarda IŞİD probleminin hangi çerçevede ele alındığına ilişkin soruya ise şöyle yanıt verdi:

“Güneyden gelen tehditler deyince herkesin aklına DAEŞ ve diğer terör örgütleri geliyor. İkili görüşmeler ve oturumlarda tüm mevkidaşlarımız bunu gündeme getirdi. DAEŞ'le mücadelede kapsamlı bir stratejinin olmadığı aşikardır. Bugüne kadar ortaya konulan stratejiler başta hava saldırısı DAEŞ'i durdurmaya yetmemiştir. Bu koalisyon kurulurken 'Nasıl mücadele edilebilir, nasıl yok edilebilir' bunu konuşmuştuk. DAEŞ'e sebep olan rejim dahil diğer unsurları da göz ardı etmemek gerekiyor. Bu konuda yetersizlik ve Suriye'de siyasi dönüşüm ve Irak'taki kapsayıcı hükümetin daha da güçlenmesi askeri savunma dahil ulusal muhafız güçleri dahil her türlü güçlendirilmesi noktasında bir konsensüs var. Hala DAEŞ'le mücadele de konusunda sonuç alıcı bir stratejimizin olmadığını üzülerek söylüyorum."