Devletin dili değişti. Telefon konuşmalarında, yüz yüze görüşmelerde “günaydın”, “iyi günler” demek artık hoş karşılanmıyor. Eğer devlette işiniz varsa başta kaybediyorsunuz. Bunların yerine “selamunaleyküm”, “hayırlı günler” demeniz gerekecek.
Günümüzde bunlar da yetmiyor. Her müdür, bürokrat o göreve getirilmesinde etkili olan milletvekilinin cep telefonuna “hayırlı cumalar” yazıp göndermekle, hatta bunun önüne arkasına güzel sözler yazmakla kendini yükümlü görüyor. Bugün AKP’li olmayana bürokraside yer yok.

Halifeye karşı, Şam valisi

Hükümet yetkilileri, hemen her konuyu dine bağlamak konusunda son derece mahir. O yüzdendir ki geçmişten örnekler sıkça veriliyor. Cuma hutbeleri adeta AKP’nin propagandasına dönüşüyor. Bugün cuma olduğuna göre, 4 eski bakanla ilgili yolsuzluk, rüşvet iddialarını yani onların yargılanmadan “aklanmak” istenmesini yüzyıllar öncesine dayandıralım. Emekli müftü, CHP Milletvekili İhsan Özkes’in sıkça anlattığı öyküyü dinleyelim:
Hz. Ali halifedir. Ancak, Şam Valisi Muaviye, Hz. Ali’nin hilafetini tanımadığı gibi kendi hilafetinin alt yapısını hazırlamaktadır.
Kufe şehri, Hz. Ali taraftarlığı ile öne çıkarken, Şam vilayeti de Muaviye taraftarlığında öncüdür. İşte bu süreçte bir Kufeli, Şam sokaklarında devesiyle dolaşmaktadır. Kufelinin farkına varan bir Şamlı, Kufeliye tebelleş olur, elindeki deveyi sahiplenmek ister ve “Bu dişi deve benim” der.
Kufeli “Bu deve benim devem sana vermem, ayrıca benim devem dişi değil erkektir” der. “Benimdi”, “senindi”, “dişiydi”, “erkekti” tartışması büyür. Sonunda iş Şam Valisi Muaviye’ye intikal eder. Muaviye her iki tarafı dinler ve “Bu dişi deve Şamlının” diye kararını verir. Toplanan halk da “Bu dişi deve Şamlının” diye hep bir ağızdan söyler.
Muaviye, Kufeliyi yanına çağırır ve kulağına şunları söyler: “Ben de biliyorum sen de biliyorsun ki bu deve Şamlının değil senindir ve dişi değil erkektir ama Şam’da ben ne dersem o olur. Benim dediğimin aksine bir görüş olamaz. Kimse devenin erkekliğini görmez, ben ‘dişi’ dersem öyle görür öyle bilir. Git Ali’ye gördüklerini anlat. Erkek deveye ‘dişi’ diyecek on binlerce adamım var.”
İhsan Özkes, bunları anlattıktan sonra “Dün 1400 yıl önce nasıl ki erkek deveye ‘dişi’ diyen bir muktedirin dediğini aynen tekrar edenler varsa, bugün de bir muktedirin ‘yargılanmadan aklanacaklar’ dediği 4 eski bakan yargılanmadan aklanıyor” diyor.

Bürokraside “doldur-boşalt” sistemi

Sizin, Kamu Personeli Seçme Sınavı’nda, sonra ilgili kurumların sınavında başarılı olup işe girebilmek için ananızdan emdiğiniz süt burnunuzdan gelecek ama birileri hiç bu zahmetlere girmeden sizin oralarda çalışmayı hayal bile edemediğiniz yerlere sınavsız gelip oturacak. Gel de bu duruma isyan etme!
Bakanlık, valilik özel kalem müdürlükleri, basın müşavirlikleri devlete sınavsız girmenin sihirli makamlarıdır. Burada göreve başlayacaksınız, belki bir hafta, belki bir ay çalışacaksınız, hadi bakalım devletin başka bir dairesine marş marş... Sonra, sizden boşalan makamlara bir başka torpilliler grubu geliyor. Sonra da, birilerinin “adalet” deyişine inanıyorsunuz.
Son dönemlerde “torpilliler” listesi yayınlanıyor. Haksız, hukuksuz ve de sınavsız bir biçimde başkalarının hakkını yiyenlerin yüzlerinin kızarmasını bekliyorsunuz. Türk Büro Sen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş, bu adaletsizliği, kayırmayı yıllardır anlatıyordu ama dinleyen yoktu. Son dönemde CHP’nin torpil listelerini açıklaması bazılarını belki derin uykularından uyandırmıştır.

Ayet, AKP’lilere göre farklı mı?

Bu ayet, her cuma günü hutbe sonunda okunur: “Allah adaleti, ihsanı, akrabaya vermeyi emreder. Edepsizlikten, fenalıktan ve azgınlıktan men eder. Öğüt almanız için size böyle öğüt verir.”
Adalet ile başlayan böyle bir ayetin adaletsizliğe delil olarak gösterilmesini emekli müftü İhsan Özkes “din cahilliği” olarak niteliyor, “Kendi kesesinden, kendi mal varlığından akrabaya vermeyenlerin, devlet kesesinden, devlet makamından akrabanın korunup kollanması ve torpili bu ayete dayatması dine, imana sığmaz. Torpili, adam kayırmayı yasaklayan Allah’ı torpile dayanak kılmak ayeti çarpıtmaktır ve saptırmaktır. AKP Milletvekili Mehmet Metiner ise adaleti emreden ayeti, adaletsizliğe delil gösteriyorsa, böylece Allah’ın ayetine karşı geliyorsa biz ne yapalım” diyor.
Milletvekili İhsan Özkes’ten söz ettikten sonra onun, halkın nasıl kandırıldığını belgelerle ortaya koyan ve Tekin Yayınevi’nden çıkan “Dünden Bugüne Cami Yalanları” kitabının da raflarda yerini aldığını hatırlatalım.