Saatinize bakın...
Altmışa kadar sayın...
Siz sayıncaya kadar, bir dakikada memlekette yirmi kadın dayak yedi... Yumruklar inip kalktı... Kadın ağladı, bağırıp yardım istedi...
Ama bunu duymadınız...
Muhafazakar toplum olduğumuz
için buna “Karı koca arasında mesele” diyoruz...

*

Duyduklarımız, sadece devletin resmi rakamlarıdır:
Bir ayda 27 kadın, erkekler tarafından öldürülüyor... 7 kadının cesetleri bulunuyor, faili belirsiz, bıçaklanmış, kurşunlanmış, ya da yakılmış...
Toplam; 34 kadın ayda...

*

6 yılda öldürülen kadın sayısı 4 bin...
Utanmasalar buna da “Karı koca arasındaki mesele” diyecekler, felsefeleri aynen böyle diyor çünkü...

*

Ve Sevgililer Günü’nden bir gün önceydi...
Tüm dünyada o yaştaki gençlerin hayallerinde kırmızı güller, kurdeleli kutular, beyaz gelinlikler uçuşurken... Özgecan kız arkadaşı ile çarşıya çıkmıştı...
Onun iç dünyasını, neler düşündüğünü, neleri hayal ettiğini tabii ki bilemeyiz...
Ama bir milleti ağlattı Özgecan...
Üç serseri tarafından tecavüz edilmiş, öldürülmüş ve yakılmıştı...

*

Geriye kaldı üzerinde durulmamış 4000 öldürülmüş kadın...
4000 öykü...
Üzerine belki çiçek ekilmiş toprakta biten 4000 hikaye...

*

Niçin?...
Çünkü:
“Sen de eteğinin boyunu uzun tut” diyorlar...
“Hamileyken sokağa çıkmayacaksın” diyorlar...
“Kadın erkek bir değildir” diyorlar...
“Gülmek fahişeliktir” diyorlar...
“Diz kapağının üstü gözükse, anan olsa gidersin” diyorlar...
“Aynı merdiveni kullanmak tehlikelidir” diyorlar...
Anlamıyorsunuz...

*

İşte...
Karizma sahibi, Amerika’daki “Üç Müslüman” cinayetine kızdı da...
Yanı başımızda IŞİD’in evleri basıp kadınları kızları götürmesini... Zincire vurulmuş kız çocuklarının pazarlarda satılmasını... Tarihin en iğrenç kadın zulmünün yaşandığı bu günleri tek cümle ile kınadığını kimse duymadı...

*

O zaman bakın saatlerinize...
Yumruklar inip kalkıyor, burunları kanıyor, dudakları patlıyor, saçlar yolunuyor, yardım bekliyor, ağlıyor, bağırıyor...
Yanıyor Özgecan’lar...