Bu yazı FED (ABD Merkez Bankası), faiz kararı almadan yazılmıştır. FED 2009’dan beri faizi pratik olarak “sıfır” (%0.25) düzeyinde tuttu. Bu da herkeste “ne zaman artıracak” merakı uyandırdı. FED de bu merakı istismar ederek, faizi “ha artırdım, ha artırıyorum” diyerek piyasaları yönlendirdi. FED faizi, Amerika’da işsizlik %5’e geriler büyüme de % 2’yi geçerse artıracağı izlenimi verdi. Yani şunu söylüyordu: Bizim, faizleri düşük tutmamızın sebebi hikmeti, “işsizliği azaltmak” ve “milli geliri artırmak”tır. Faizleri düşük tutmanın tehlikesi ise enflasyonun azmasıdır. ABD’de bu tehlike henüz yok. Ama çekirdek enflasyon (ucuz petrol etkisinden arındırılmış ölçüm) yıllık %2 seviyesine geldi. Büyümede hedefe yaklaşıldı, işsizlik de %5’e geriledi. FED muhtemelen şunu diyecektir: Faiz kararları almada acele etmek ne kadar yanlışsa, geç kalmak da o kadar risklidir. Bu sebeple faizleri çeyrek puan artırdık.

SIFIR FAİZ BÜTÇE AÇIĞINI KAPATIR, ARTIYA BİLE GEÇİRİR


Gelelim sıfır faizin hikmetine. Sıfır veya düşük faizin hükümetlere en büyük faydası, bütçe denkliği sağlamayı kolaylaştırmasıdır. Hatta faiz, reel olarak negatif ise bütçe reel olarak fazla bile verebilir. Bu sayede hükümet, hem dar gelirlilere yaptığı “sosyal transferleri” artırır; hem de ekonomiyi canlandıracak bayındırlık harcamalarını yükseltebilir.

SIFIR FAİZ GELİR DAĞILIMINI DÜZELTİR


Milli geliri bir havuzda toplanan su gibi düşünün. Bu havuzda toplanan milli gelir dört borudan halka dağılır. Bu gelir dağıtan boruların adaları sırasıyla 1. Ücret 2. Faiz, 3. Kira 4. Kâr’dır. Belli bir yılda milli gelir hiç artmasa bile, “Gelir Dağıtma Vanaları” ayarlanarak milli gelir dağılımını değiştirmek mümkündür. Zaten siyasi hükümetlerin temel iktisadi işlevlerinden biri “havuzda toplanacak suyu artırmaksa” diğeri de “suyu vatandaşlar arasında daha eşitlikçi dağıtmaktır”. Faiz sıfır olunca, parasal servet sahiplerinin faiz gelirleri de sıfır olur. Faiz düşük olunca kira gelirleri de düşer. “Para faizsiz, dükkân kirasız” kuralını hatırlayın. Düşük faiz, iki borudan akan suyu artırır. Birincisi “kâr” ikincisi “ücret”tir. Kârlar yüksek vergilendirilirse, ücret borusundan akan su daha da çok artar. Bu da gelir dağılımını âdil veya eşitlikçi hale getirir.

SIFIR FAİZ VE SERVET DAĞILIMI


Sıfır faiz, mevduat ve tahvil gibi parasal servetlerin, durduğu yerde büyümesini durdurur, hatta onları reel olarak küçültür. Sıfır faizin en büyük sakıncası emeklilik fonları ve sigorta şirketlerinin rezervlerinin erimesidir. Bu kuruluşlar, ileriye dönük vecibelerini karşılamakta acze uğrar. Buna karşılık sıfır faiz, taşınmazların (gayrimenkullerin) fiyatını arttırır. Artan gayrimenkul fiyatları, gayrimenkul yatırımlarını cazip kılar. Bir yandan inşaatçılığın, diğer yandan inşaat malzemeleri üretiminin artışıyla milli gelir büyür. Ancak taşınmazların değer artışı durmazsa “varlık fiyatları balonu” oluşur. Bu balon, bir mali istikrarsızlık kaynağıdır. Eğer bu balona bir de kredi balonu eklenirse, mutfakta yeni bir kriz pişiyor demektir. Bu da sıfır faizin fazileti değil, lanetidir.
Son söz: Varlık balonu başlamadan, sıfır faiz bitmelidir.