Sevgili okuyucularım, 7 Haziran günü bu ülkede seçim yapıldı. Şu anda aradan iki ayı aşkın bir süre geçmiş durumda.
Ne oldu, hangi gelişmeler sağlandı?
Yeni Meclis yapısında kurulması gereken hükümet için hangi somut adımlar atıldı ve nasıl bir sonuca ulaşıldı?
Sıfıra sıfır, elde var sıfır!
Seçim yapılıyor, aradan bunca zaman geçiyor ama elde hiçbir şey yok.
Var olan sadece iki parti, AKP-CHP arasında yürütülmekte olan göstermelik görüşmeler.
Kılıçdaroğlu-Ahmet ikilisi yarın akşam saatlerinde bu kez liderler düzeyinde buluşup durum değerlendirmesi yapacakmış.
Yanılmayı dilerim ama bu doğrultuda olumlu bir sonuç çıkmasını beklemeyin!
***
MHP daha ilk günden, seçim gecesi pes etti ve “Ben hükümette yer almayacağım” dedi.
Bir siyasi parti düşünün ki iktidar olmaktan kaçmaktadır çünkü muhalefet yapmak kolay iştir ve omuzlara yumurta küfesi yüklenmez.
Bu nasıl bir partidir?..
Ve aynı parti attığı her adımda AKP’ye stepne olurken, suçlamalarını ve muhalefet oklarını sadece ve sadece CHP’ye yöneltti.
HDP’yi, Kürtçüleri ve bölücüleri eleştirdiğinde anlarım, saygı duyarım.
Ama bunlarınki farklı bir olay.
Dikkat ediniz, seçimden önce mitinglerde iktidarı en sert eleştiren parti MHP idi, hatta yolsuzlukların hesabını soracaktı!
Aradan geçen şu iki ay süresinde bunların AKP’ye yönelik bir tavrını, eleştirisini duydunuz mu?
Duymadınız!..
Er meydanından sessizce çekildiler.
HDP’nin sabıka dosyası derseniz, kabarık.
***
Bir yanda terör almış başını gidiyor, öbür yanda Meclis kapalı. Çalışmaya ne zaman başlayacağı bilinmiyor.
Bu saatten sonra çalışsa da hiçbir etkinliği olmayacak.
Peki bundan sonra Türkiye’de yeni hükümet açısından neler olacak, kim ne yapacak, hükümeti kim nasıl kuracak?
O da meçhul!
Herkes umutsuz...Seçim öncesindeki umutlar, heyecan ve canlılık toprağa gömülmüş durumda.
İnsanlar artık “Ne olacak” diye sorma zahmetine bile katlanmıyor.
***
Şimdi size gelecekte bizi bekleyen dört adet en güçlü seçenek konusunda biraz bilgi vereyim:
- Çok zordur ama AKP-CHP veya AKP-MHP koalisyonu kurulur. AKP kuramazsa, hükümeti kurma görevini Tayyip önümüzdeki günlerde Kılıçdaroğlu’na verir. Bu veriş tamamen göstermelik olur çünkü AKP ve MHP zaten destek vermeyeceğine göre, Kılıçdaroğlu hükümet falan kuramaz.
- Bu seçenek olmazsa AKP tarafından bir azınlık hükümeti kurulur. AKP kurar, dışarıdan bir parti destek verir. Belki MHP, belki HDP... Bu da zor.
- Üçüncü seçenek seçim hükümeti. Anayasada bu iş için 45 gün süre verilmiş. Taksimetre, hükümeti kurma görevinin Davutoğlu’na verildiği gün çalışmaya başladı ve son gün 23 Ağustos. O tarihe kadar yeni bir hükümet kurulamazsa, Tayyip erken seçim kararı verme yetkisine sahip. Seçim tarihini Yüksek Seçim Kurulu belirler. Ancak bu durumda, yani o seçim hükümetinde Meclis’te grubu bulunan bütün partilerin yer alması şart. Anayasa böyle diyor ama istemeyen girmez. Böylece HDP’nin de hükümete girmesi gerekiyor. Bu da mümkün görülmüyor.
- Dördüncü seçeneğimize geldik! 45 günlük süre dolmadan, yani en geç 22 Ağustos günü Meclis’in erken seçim kararı alması... Seçim gününü Meclis belirler. O takdirde Tayyip’in vereceği karara gerek kalmaz. Bu durumda bugünkü hükümet göreve aynen devam eder. Ancak burada da çok ciddi bir sorun var. Seçimden yeni çıkmış ve bir sürü para harcamış milletvekilleri bu kararı alır mı? Bence biraz zor alır!
***
Çok özetle sıraladığım bu dört seçenekten hangisi gerçekleşir, ya da şimdi akıllara gelmeyen başka bir formül mü bulunur, bilinmiyor.
Bilinen bir şey var:
Ne olursa olsun, Türkiye yeni seçime AKP’li bir başbakan ile girecek.
AKP-CHP görüşmelerinden pazartesi günü olumlu bir sonuç çıkmasını beklemiyorum.
AKP işi yokuşa sürüyor çünkü bütün önemli kartlar elinde.
CHP’nin istemlerini kabul etmesi söz konusu değil.
Aslında yeni bir hükümeti kurmak için üç muhalefet partisinin Meclis’teki sandalye sayısı yetiyor da, bu üç partinin bir araya gelmesi mümkün değil.
Tren kaçtı gitti.
***
Sevgili okuyucularım, yukarıda çok özetle anlatmaya çalıştığım tablo için lütfen “Kafamız karıştı, ne olacağını anlayamadık” demeyin.
Bizler gazeteciyiz, bir şeyler bildiğimizi zannederiz ama olanı biteni biz de anlamıyoruz...
Anlamadığımız gibi, ne olacağını da bilemiyoruz.
Her kafadan bir ses çıkıyor, tahminler havada uçuşuyor! En güçlü tahmin, Tayyip 23 Ağustos sonrasında erken seçim çağrısı yapacak.
Bu nasıl bir demokrasidir, kimlerin elinde oyuncak olmuştur, belli değil.
Herkes kendine göre yontuyor, kendi oyununu oynuyor.
Bunlar olurken terör yine azmış, dış politikada dünyaya rezil olmuşuz, ekonomi dibe vurmuş, döviz ve işsizlik zıplamış, çarşı pazar fiyatları tavan yapmış, kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısı bir milyona yaklaşmış...
Partileri, hele de iktidar partisini hiç mi hiç ırgalamıyor.
Böyle bir tabloyu başka bir Batı ülkesinde bugüne kadar pek görmedik.
Karşımızda bir bilmece var, çözülmüyor! Boşuna seçim yapmışız biz!..
Bundan sonrakini de büyük olasılıkla boşuna yapmış olacağız.