Ayrıştırma...
Ötekileştirme...
Toplumun kin ve düşmanlıkla bölünmesi!..
Türkiye’yi emeklisiyle, memuruyla, işçisiyle, çiftçisiyle, esnafıyla mutsuz insanlar ülkesi haline getirdiler...

* * *

Bakınız!..
Bir savcının terör saldırısı sonucu şehit olması üzerine bu ülkenin  güya “tarafsız” Cumhurbaşkanlığını yapan Tayyip, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu hedef alırken neler söylüyor?..
“Berkin Elvan’ı bakkala ekmek almaya gidiyordu diye tanımlayan sen değil miydin?.. Bakkala ekmek almaya gittiğine dair bir belgen var mı? Elinde sapanla demir bilyeyle terör örgütünün içerisinde nasıl resminin çekildiği, bunların hepsi açıklandı. Fakat hâlâ (Kılıçdaroğlu) bunu istismara devam ediyor. Mezarına demir bilye atan (annesi) malum”
Yahu ekmek almaya gitmenin belgesi mi olur?..

* * *

Polisin attığı gaz fişeğinin başına isabet etmesiyle hayatını kaybeden küçücük çocuğu hâlâ terörist olarak göstermeye, meydanlarda yuhalattığı annesini suçlamaya devam
ediyor...
Bu zihniyet topluma huzur veremez!..
Tarafsızlık yemini etmiş bir Cumhurbaşkanı, muhalefet liderleriyle bire bir uğraşıyorsa toplum huzur bulamaz!..
SMS’le çağırılan AKP amigoları şehit savcının evinin önüne toplanıyor, Tayyip AKP Genel Başkanı gibi amigo mangalarına hitap edip siyaset yapıyor; aynı amigolar eve taziye ziyaretine gelen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu ıslıklayıp su şişeleri atıyor...
Toplum kin ve nefretle ayrıştırılıyor...
Alenen suç işleniyor!..

* * *

İstanbul Başsavcılığı terör örgütü propagandası yapıldığı iddiasıyla bizim gazete ve bazı gazeteler hakkında soruşturma başlatmış...
Acı acı gülümsemekten kendimi alamadım...
Bir fotoğrafla terör örgütü propagandası ha?!.
Yahu İstanbul’un bilinen semtlerine, Diyarbakır, Batman, Hakkari, Bingöl gibi illere, ilçelerine bakın...
Bebek katili teröristbaşı Apo’nun afişleri, pankartları, PKK’nın bez paçavraları ve flamalarıyla meydanlarda, caddelerde her gün terör örgütü propagandası yapılıyor, polis-asker seyrediyor...

* * *

Devlet, 30 yılda Türkiye’nin kanını sülük gibi emen 40 bin kişinin katili terör örgütüyle pazarlık masasına oturmuş;
Türkiye, İmralı-Ankara-Kandil Şeytan Üçgeni içinde kalmış, iktidar teröristbaşının ağzının içine bakıyor...
Bırakın propagandayı, teröristlerle pazarlığın adı “çözüm süreci” olmuş!..
Öte yanda bir fotoğrafla terör örgütü propagandası...
Bu ne hassasiyet?..
Ama damadın abisinin başında olduğu TV kanalına sıra gelince, aynı hassasiyetten eser yok!..

* * *

Vur ha vur, vur ha vur!..
Benden değilsen ezileceksin...
Bana yolsuzlukların, hırsızlıkların, trilyonların çiçekli yolları, sana kurşunlar...
Bitmiş bu ülke, bitmiş!..

Namus gitti gider!..

YÖK, İstanbul Üniversitesi rektör seçiminde sandıktan birinci çıkan Prof. Raşit Tükel’i ikinci; ikinci çıkan Prof. Mahmut Ak’ı birinci yapıp Tayyip’e gönderdiğinde şöyle demiştik:
“Şimdi sıra ‘Sandık demokrasinin namusudur’ diyen Tayyip’te... YÖK sandıktan birinci çıkanı ikinciliğe, ikinci çıkanı birinciliğe getirerek sandığı, yani demokrasinin namusunu kirletmiş oldu.
Şimdi Tayyip, demokrasinin namusunu temizleyecek mi, yoksa Mahmut Ak’ı rektörlüğe atayarak demokrasinin namusunun kirlenmesine katkıda mı bulunacak? Bana kalırsa katkıda bulunacak.”
Dediğimiz çıktı ve Tayyip, “adamı” olduğu iddia edilen Mahmut Ak‘ı rektörlüğe atayarak demokrasinin namusunun kirlenmesine katkıda bulundu...
Oyları çöpe gittiği için, rektör seçimlerinde öğretim üyelerinin sandığa gitmemesini yıllar önce teklif etmiştim...
Boşu boşuna sandığa gitmeyin kardeşim...
Bunlar da kendileri çalsın, kendileri oynasın!..