Fiyakası bozuldu, süngüsü düştü!..
Saray yalnızlaştı!..
Seçim yarışı AKP ile diğer partiler arasında değil, daha çok Tayyip ile diğer partiler arasında geçti...
Kağıt üzerinde tarafsız (!) olan Cumhurbaşkanı, meydanlara indi, parti başkanı gibi seçim kampanyası yürüttü...
Sonuçta kaybetti!..
Seçmen, parlamenter rejimi “bekleme odasından” çıkardı;
Tayyip Bey’i “bekleme odasına” soktu!..
* * *
Bu seçimde...
Kibir kaybetti, tevazu kazandı...
Nefret dili, kin iftira, hakaret, aşağılama, öfke, sevgisizlik kaybetti;
Efendilik, terbiye, insana saygı, sevgi kazandı...
Kutuplaştırma, “Benden olanlar benden olmayanlar” ötekileştirmesi kaybetti;
Türkiye’nin normalleşmesi arzusu kazandı...
Tek parti, tek adam rejimi ve “Yeni Türkiye” safsatası kaybetti;
Çoğulculuk kazandı...
İktidar ve saray baskısı kaybetti;
Baskıya karşı başkaldıranlar kazandı...
Başkanlık hırsı kaybetti;
Demokrasi kazandı...
* * *
Türkiye dün sabaha daha bir rahat uyandı...
Seçim sonuçları bir belirsizlik doğurmuş olsa da, tek parti istibdadının sonunun gelmiş olması, vatandaşı horlama, korkutma, sindirme, yıldırma, fişleme, kendinden olmayanları ezme döneminin sona ermesi bakımından ülkede bir rahatlama yarattı...
Her şeyi bilen, her şeye karışan despotik anlayış önceki gün ağır bir yenilgiye uğradı...
400 milletvekili suya düştü!..
Tayyip Bey sonunda 330’a bile razı oldu, ama onu da bulamadı!..
Başkanlık, hiçbir merdivenin ulaşamayacağı yükseklikteki bir rafa kalktı!..
* * *
Aslında, 31 Mayıs günü yazdığımız gibi, Başkanlık hayallerine çoktan kar yağmıştı!.
Tayyip Bey meydanlarda bağırıp çağırarak konuştukça AKP‘nin oyları eridi...
İktidar üç partiyi karşısına alıp onları paralel, DHKP-C terör örgütü, PKK ile ittifakıyla suçladıkça, üzerine bir de “Haçlı ittifakı” söylemi eklenince AKP bu akıbete hızla sürüklendi...
Ve sonuçta bu sarayın hezimeti oldu!..
* * *
Bu seçimde CHP’nin hakkını yemeyelim...
HDP’nin aldığı oyların en az üç puanı CHP seçmeninden gelen “emanet”
oylardır...
Sırf rejim değişikliğini, tek adam sultasını engellemek için HDP‘nin barajı aşması gerektiğini düşünen bir kısım CHP seçmeni “stratejik bir kararla” oylarını bu partiye “emaneten” verdi...
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da “Emanet oyları hayal kırıklığına uğratmayacağız” diyerek bunun farkında olduğunu açıkladı...
CHP bu seçim kampanyasında halkla teması aslında çok iyi gerçekleştirdi,
ekonomi üzerine yoğunlaştı...
Kılıçdaroğlu büyük çaba harcadı, örgütü hareketlendirdi ve miting alanlarında çok iyi bir performans gösterdi...
Oyları düşmesine rağmen başarılı görülmesinin nedeni budur ve CHP’nin asıl oyu yüzde 28-29 civarındadır...
* * *
Ancak, iş burada bitmiyor...
Anayasayı ihlal edenler, yolsuzluk ve rüşvet çamuruna batanlar, zenginleştirdikleri yandaşlarıyla birlikte Yüce Divan’da hesap vermeden sonuca ulaşılmış sayılmaz!..
Bu konuda Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Anayasa Hukuku Profesörü Necmi Yüzbaşıoğlu’nun verdiği bilgi çok önemli...
Prof. Yüzbaşıoğlu diyor ki:
“Yüce Divan’a sevk için ve yüzde 10 barajının kaldırılması için hükümetin kurulmasını beklemeye gerek yok. Meclis, Başkanlık Divanı oluşur oluşmaz çalışmaya başlayabilir. Hükümet kurulamasa da tüm yetkilerini kullanabilir”
* * *
Bu iktidardan, bu tek parti baskısından, yolsuzluklardan, sıfırlanan paralardan, Türkiye’nin itibarını yerle bir edip, dünyada alay konusu haline getirenlerden yargı önünde hesap sormadan...
Türkiye huzura kavuşamaz...
Peşleri bırakılmamalıdır, hesap mutlaka sorulmalıdır!..