32. kattan korkunç bir hızla zemine çakılan asansörün çelik tavanı, çelik tabanına yapıştı. Hayatlarının baharında ana-baba kuzusu, evinin erkeği, çocuklarının babası,
üniversite okuma parasını biriktirmeye çalışanı toplam 10 inşaat emekçisi; asansörün tavanı ile tabanı arasında pestil gibi ezildiler. Beyinleri, yürekleri, bedenleri tavan ile taban arasında kan peltesine dönüştü.
Sayın Savcımız!
Siz ne yaptınız!
Aziz Torun gökdelenin sahibi, onu ifadeye çağırmadınız, gözaltına almadınız. Onun çevresi geniş.
İlişkileri Cumhurbaşkanı’na ve bakanlara kadar uzanıyor.

* * *

Sayın Savcımız!
Asansörün bozuk olduğu biliniyordu. Asansörü yönetsin diye görevlendirilen genç işçi eğitim almamıştı. İşçiler düşük ücretle çalıştırılıyordu. Asansörün sonlandırıcısı yoktu. İkinci asansör bozuk olduğu için bütün yük bu çakılan bozuk asansöre binmişti. Gece yarılarına kadar asansör çalışıyordu. Yeterli ışıklandırma yapılmıyordu. Asansörün sensörü de bozuktu. Çıkabilecek en üst noktayı ayarlayamadığı için 31. katta duramadı, 32. kata çıkıp engelleyici kapağa çarptı. Bu çarpmayla asansör üst kılavuzundan çıktı. Otomatik paraşüt (fren sistemi) de devre dışı kaldı.
32. kattan aşağıya 10 canla birlikte çakıldı. Cinayet kazanın olduğu gökdelen inşaatında çalışan Maruf Eren adlı işçi; “Asansördeki arızadan bütün şirket yetkililerinin, buna Aziz Torun da dahil, herkesin bilgisi vardı” dedi.

* * *

Sayın Savcımız!
Siz de bilebilirdiniz!
Asansörün kılavuzundan boşanıp çakılmasından ve 10 işçinin feci şekilde ölmesinden bir gün önce Kayseri’de Erciyes Ommar Otel’de Aziz Torun bir yanında yeni hükümetin Şehircilik Bakanı İdris Güllüce’yi diğer yanında yeni hükümetin Enerji Bakanı Taner Yıldız’ı oturttu, “Gelişen Kentler Zirvesi” toplantısı yaptılar. İki yanına bakan oturtan, her şeyden haberli Aziz Torun’un bozuk asansöründen habersiz olması mümkün mü?
Sayın Savcımız.
Hukuk safi şekil oldu.
Kanunlar ruhsuz kaldı.
Adaletin kanadı kırıldı.
10 işçinin ölümünden o inşaatın sahibi Aziz Torun’un “baş sorumlu olması” kanunların ruhunun gereğiydi.
Onu ifadeye çağırmadınız.

* * *

Londra, Paris, New York, Tokyo’daki en değerli konut alanlarından daha değerli İstanbul Mecidiyeköy’de 36 dönüm Ali Sami Yen arazisi satılmadan önce Ankara’da Başbakan’a bağlı TOKİ tarafından “parsel bazında (kişiye özgü) imar planı” çıkardı ve plana “bodrum katlar emsale dahil değildir” plan notunu koydu. 90 bin metrekare yapılması gereken bina yoğunluğunu 180 bin metrekareye çıkardı. Ali Sami Yen arazisi 416.5 milyon liraya devletin elinden çıktı, Aziz Torun’a kule diksin diye imarı hazır arsaya dönüştü. Aziz Torun bunu becerdi. Sayın Savcımız, Aziz Torun’u ifadeye çağırıp; “Bu kadar işi becerdin fakat işçileri öldürmeyecek asansörü kurmayı niçin beceremedin” diye soramadı. Bu yerin 60 metre altından, gökyüzünün 160 metre (42 katlı 2 ve 36 katlı 1 kule) yükseğine cam ve beton kaması gibi uzanan İstanbul’un göbeği Mecidiyeköy’deki kanlı 3 gökdeleni yapan şirketin başkanı, eski şeker tüccarını ifadeye çağırmaya Savcı’nın gücü yetmedi.

* * *

Sayın Savcımız!
İşte gördünüz:
Aziz Torun’a ait rezidans inşaatında yaşanan cinayet gibi kaza davasında hiç tutuklu kalmadı.
Adalet asansörü.
Yere çakıldı.
Sayın Savcımız.
O asansörün içinde
Siz de vardınız.