Son üç-dört seçimdir, iktidar için algı avlaması yapanlar dışında anketler, yüzde 1- yüzde 2 sapmayla sonucu tutturdular. 1 Kasım için de 7 Haziran sonuçlarına yakın tahminler yayınlıyorlar.
Aynı sonuç çıkar demekteler.
Yani AKP: Yüze 41-42-43.
Benim gözlemlerim farklı.
Hesap döndü, keser de dönmek için 1 Kasım’ı bekliyor. Tayyip Erdoğan’ı ve Ahmet Davutoğlu ile son boynu kalınlar da oylar yüzde 40’ın çok altına inince “Necmettin Erbakan’a arkadan vurdukları keseri” bu kez kendileri yiyecekler.
Keser döner.
Sap döner.
Bir gün hesap döner.
İşte o gün 2 Kasım olacak.
Necmettin Erbakan’dan kopup yeni parti (AKP) kurulduğunda; “Hiç eski sobanın yanması ile yeni sobanın yanması bir olur mu...” diyenler şimdi 13 yılın sonunda o yeni sobayı da artık ısıtmaz buluyorlar. Tayyip’in sobası tütüyor. Terk ettiler. Sessizlik buradan doğuyor. Bu seçimde ilk kez AKP’ye 13 yılda yapılan tüm seçimlerde oy vermiş gizli CHP’liler ile gizli MHP’liler kendi partilerine dönme eğilimindeler.
Kaza, bela çıkartılmazsa.
1 Kasım seçimi yapılırsa.
2 Kasım gelsin.
Göreceğiz.

* * *

Beşinci parti lafı çıktı.
Durduk yerde mi çıktı(!)
Tabanda karşılığı var. Tıpkı Necmettin Erbakan’a daha sağken en yakın kadrosu keser vurup öldürüldüğü gibi şimdi de o keser Tayyip Erdoğan’a vurmak için bilendi. Fazilet-Refah- Saadet; yani milli görüşün içinden nasıl; “Erbakan ile olmuyor” partisi çıkartıldığı gibi bugün de “Erdoğan ile olmuyor...” partisi pusuya yattı, 2 Kasım’ın gelmesini bekliyor.
Üç dönem diyeceksin.
Sen Başkanlığa geçeceksin.
Sonra tüzük değiştireceksin.
Üç dönemliğe kapı açacaksın.
Sonra da listeye koymayacaksın.
Keser bu yüzden bilenmekte.

* * *

Çok hızlı unutuluyor.
Milli görüşten döndüler.
Hem liberal oldular.
Hem muhafazakar.
Hem Brükselci oldular.
Hem Medineci.
Hem İslamcı oldular.
Hem ABD hayranı.
Hem Müslüman Kardeşçi.
Hem Kopenhangcı.
Hem muhafazakar liberal.
Hem ılımlı İslamcı.
Hem baskıya karşı.
Hem mutlak liderci.

* * *

Keser şimdi “mutlak lidere” vurmak üzere bilendiği ve tabanda da “Tayyip padişah gibi oldu...” kızgınlık düşüncesi taraftar bulduğu için “Beşinci Parti” lafı çıktı.
Ateş vardı. Dumanı çıktı.
Erbakan’a yapılanın aynısı!
Ağacın kurdu kendinden.
Tayyipçi- Anti Tayyipçi.
Anti Tayyipçiler; “sessiz- sedasız direniş” içindeler. Seçim kampanyasına desteklerini çektiler, “ Tayyip Erdoğan için oy dilenciliği yapan biri olmaktan” geri duruyorlar.
Hesap döndü.
Keser geliyor.

Küllerimi ağaca serpin diyordu!


Sadece bir döneme damgasını vuran güçlü bir kalem değildi. Çok temiz yürekli biriydi. Meclis’te gözüne vuranlar dahil herkes için iyi düşünürdü ve herkes onu sevsin isterdi. Sömürünün bitmesini, Sosyalizmi, eşitliği ve “kadının yeri evidir düşüncesinin yıkılmasını” savunduğu dönemde milyonların her gün mutlaka okuduğu yazar olmuştu. Bugün türbanlı Emine Erdoğan “eve kapanmaktan çıkıp her an eşinin yanında görünüyorsa” bu gelişmede Çetin Altan’ın kaleminin bıraktığı güçlü tortunun mutlaka payı vardır. Türkiye “köylü kızların tenis oynadığı gün” ileri bir ülke olacaktır diye yazması da kadının ikinci sınıf olmaktan çıkması arzusunu yansıtan bir hayaldi. Ölmeden hayaline kavuştu. Bizim kız voleybol takımımız “Dünya Yıldız Kızlar Şampiyonu” oldu. Sosyalizm uygulaması kendi Kabesi Moskova’da çökünce “Çetin Altan’ın sosyalistlikten Özalcılığa dönmesi” sevenlerini azalttı ama yazıları hep okundu. Yeri doldurulamaz bir yazardı. Ölünce cesedimi yakıp küllerimi Göztepe’deki dededen kalma evin bahçesinde akasya ağacına serpsinler diyordu.