Ortadoğu coğrafyasında Kürtlerin yeni parlayan lideri Selahattin Demirtaş’ın geleceği de ışıklı olacağa benziyor.
Söz gelimi:
Apo’yu ikna etse.
Kandil’i razı kılsa.
PKK’ya silah bıraktırsa.
Türkiye’nin “şişeden çıkmış ve geri girmesi mümkün görünmeyen cin yapılmış barış sürecini” Meclis’te çözebilse; HDP’ nin oyu 10-15 puan daha artar.
HDP Yüzde 28 olur.
CHP’yi de geçer.
Bu öngörümü biraz uçuk bulabilirsiniz. Selahattin Demirtaş aslında ölü bir yıldız, asıl ışık kaynağı Abdullah Öcalan’dır, Selahattin Demirtaş, ışığını Abdullah Öcalan’dan alıyor diyebilirsiniz.
Haklı olabilirsiniz.
Ancak tarihte bazen yeni parlayan ve ışığını başka bir kaynaktan alan yeni  liderler de yazılabilir. Bence tarih Selahattin Demirtaş’a “ışığını kendi güneşinden  alan ölü gezegen olmaktan kurtulma“ görevi verdi.
Ya Herro!
Ya Merro.
Bu Kürtçe güzel bir deyim ve anlamı şu:
Ya kal.
Ya git.
Ya tut.
Ya bırak.
Kapının eşiğinde durma.
* * *
Türk ve Kürt seçmeni bir olup Selahattin Demirtaş’a sadece muhalefet yapma görevi vermedi. Onu kilidi açacak anahtar parti de yaptı.
Kimse kandıramaz.
Bu halk aptal değil.
Kürtler ve Türkler de “kıvırtma ve sürekli yalanla” sürgit uyutulacak insanlar hiç değil. Kalkıp da şimdi; “AKP ile CHP büyük koalisyonu kursunlar. Barış sürecini “bölünmeye” dönüştürmeden Kürtlere verilecek tavizi AKP ile CHP birlikte versinler” demek “kıvırmak” olur. Kapının eşiğinde durma pis kurnazlığı sayılır. Selahattin Demirtaş, seçimde yaklaşık 6 milyon oy almış ve bunun da bir bölümünü “bölünmeden çözüm isteyen Türklerden almış” bir lider olarak kapının eşiğinde duramaz. Objektif şartların gereği olarak “ölü yıldız olmaktan çıkıp, kendisi ışık veren bir Ortadoğu yeni yıldızına dönüşerek“ iktidara ortak olmak zorunda.
Çözüm başka nasıl olacak?
Yine mi aynı sahneler!
Apo’ya koşuşturmalar.
Kandil’e sormalar.
PKK’yı dağda tutmalar.
ABD’yi ve AB’yi arkasına alıp, Türklere “Sizi döveriz, serhildan (sivil isyan) yaparız” diye korkutmalar.
Tüketildi.
Bitti bu korkutmalar.
* * *
Demirtaş’a tarih, “kurulacak yeni hükümete ya içinde yer alarak ya dışarıdan tam destek sunarak; Türk ile Kürt birlikte Büyük Millet Meclisi’nde şişeden çıkmış cini yeniden şişeye sokması görevi” verdi. Demirtaş kilit lider oldu. Seçimde Türklerden de oy alarak, Kürt sorununu millileştirmiş oldu. Şimdi, barışın gelmesi için “Ya Herro, Ya Merro” diyerek kurulacak koalisyon hükümetinde iktidar ortağı olmak zorunda.
Bölünmeden çözüm ne?
Kürtler ne istiyor?
PKK silahı nasıl bırakır?
Demirtaş açıklamalı.
Halk bilmeli.
Ya Herro!
Ya Merro!

SÖYLEŞİ

Kaderin intikamı!

SÖZCÜ’nün dünkü manşetine Veli Toprak’ın yazdığı özel habere göre Cumhurbaşkanı, “Yavru Saray’ın dört bir taraftan etrafını Çin Seddi’ne benzer duvar ile çevirdi” ve Çin Seddi’li sarayımız da oldu. Emeklisine bayramda ikramiye verirsek ülke batar denilen ülkede 1150 odalı büyük sarayın yanına 250 odalı yavru saray yapılıyor. Yavru sarayda Cumhurbaşkanı, eşi, kızı, oğlu, torunları kalacak. Kaderin intikamına bakın ki; Yavru sarayı etrafını yüksek duvarlarla çevirten Cumhurbaşkanı, 2002’de ilk başbakan olduğunda Başbakanlık binası etrafındaki yüksek perdeleri; “Halktan korkmaya ne gerek var” diyerek yıktırmıştı!