Türkiye ile Suriye arasında 11 sınır kapısı var. Bu kapılardan Mürşitpınar, Akçakale, Ceylanpınar, Şenyurt, Nusaybin ve Islahiye kapıları terör örgütü PKK’nın kontrolünde... Karkamış ve Çobanbey kapıları terör örgütü IŞİD’in denetiminde... Cilvegözü ve Öncüpınar kapılarının hakimi Suriye rejim muhalifleri... Geriye kalan tek kapı Yayladağ ise Suriye rejiminin kontrolünde...
911 kilometrelik Türkiye-Suriye sınırı işte bu hale getirildi. 911 kilometreden kala kala Suriye yönetiminin elinde 27 kilometre kaldı. O sınır kapıları, Ortadoğu ülkelerine açılan ihracat kapılarımızdı. Türkiye’nin de katkısıyla Suriye’de gelinen durumdan en çok zarar gören ülkelerin başında da ülkemiz geliyor. 2 milyon kişiye yakın Suriyeli de topraklarımızda perişan bir vaziyette...

SAVAŞ TAMTAMLARI

Suriye yönetimine karşı ayaklanmaları, direnmeleri için o ülke vatandaşlarını kışkırtan, durum tersine dönünce ülkemize gelmelerini isteyenlerin hesapları yine tutmadı. O hâlâ bir hafta içinde Suriye rejiminin çökeceğini, ülkemizde sanki 90 bin cami yokmuş gibi Şam’da bulunan Emeviye Camii’nde cuma namazı kılmaya hevesleniyor. İşte bugün yaşanan ve giderek ülkemizi de içine alan tehdidin baş sorumluları arasında yöneticilerimiz bulunuyor.
Şimdi yine “kırmızı çizgi” zamanı... Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye yönetiminin boşalttığı yerlerde Kürt Devleti kurulmasına izin verilmeyeceğini, bu durumun “kırmızı çizgimiz” olduğunu belirtiyor. Yani “savaş nedeni” sayıyor. Cumhurbaşkanının “savaş nedeni” saydığı gelişmelerin sorumlusu kim? Bu işler nasıl buralara geldi?
“Analar ağlamasın” diye diye, ülkemizin Güneydoğusu’nu adeta terör örgütü ve yandaşlarına teslim edenler, askeri karakolundan, birliğinden çıkamaz hale getirenler, “alan hakimiyeti”nin terör örgütünün eline geçmesini sağlayanlar, ülkemizi şimdi savaşa sürüklemek istiyorlar. Savaş tamtamları çalınıyor.

İFTARDA YAZILI EMİR

Güneydoğu’da bir dönem terörle mücadele edenlerin başlarına neler geldiğini bilen asker, şimdi çok dikkatli... Hemen her konuda “yazılı emir” istiyor. 18 Haziran’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel iftar nedeniyle bir araya geldiklerinde Suriye konusu ele alındı.
Hükümet, Suriye toprakları içinde “güvenli bölge” oluşturulmasını istiyor. Askere “gir” deniliyor, asker “yazılı emir” soruyor. Çünkü bir ülke toprağına “gir” demekle olmuyor bu işler. Suriye’nin bugün o bölgelerde egemenliği olmasa bile topraklarına Türk askerinin girmesi “savaş nedeni”dir. Asker bu durumun uluslararası boyutunun nerelere doğru gidebileceğini de çok iyi kestiriyor.
Türkiye’yi yabancı ülke toprağına soktuğunuz zaman, o ülkenin bir uçağının gelip kendi hava sahası içinde bulunan yabancı ülke askerine bomba yağdırdığını düşününüz. Ardından, Türkiye’nin uçakları Suriye’ye girecek. Buyurun size bir savaş...
Orgeneral Özel, “yazılı emir” isteyince Davutoğlu, “O emri daha önce vermiştik” diyor. Özel, o emrin “güvenli bölge”yi kapsamadığını belirtiyor. Bunun üzerine Davutoğlu, Başbakanlık Müsteşarı Kemal Madenoğlu’na “yeni emri hazırlayın” diyor. Hemen aynı akşam o emir Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’e veriliyor.

GÜNEYDOĞU’DA İSYAN PROVASI

Dışişleri Bakanlığı ile Genelkurmay arasında uyumlu bir çalışma başlıyor. Türkiye’nin Suriye’de “güvenli bölge oluşturmak” Suriyelileri terör örgütlerinden korumak için “güvenli bölge” oluşturulmasının gerektiğinin anlatılması öngörülüyor. Bu Suriye’ye Rusya ile yapılan temas sonucu ulaştırılıyor. Aynı şekilde İran’a da benzer bilgiler veriliyor.
Bu tür bilgilendirmeler yapılmadan girilmesi halinde sorunların daha büyük olacağı değerlendiriliyor. Aynı bölgede terör örgütleri PKK ve IŞİD’in askerlerimize saldırabileceği de dikkate alınıyor. İşte, Türkiye’nin, PKK-PYD kontrolü altındaki yerlerde güvenli bölge oluşturmak istemesi, PKK’yı da rahatsız ediyor. Askerin Suriye’ye girmesi durumunda, örgütün Güneydoğu’da, devlete karşı isyan provalarına girebilecekleri de değerlendiriliyor ve bunlara göre bir yapılanmaya gidiliyor.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in “emekliliğine 1,5 ay kala Suriye’ye girmemek için direneceği” yorumları da yapılıyor. Konuştuğum bir askeri yetkili, “Böyle bir şey olabilir mi? Hükümet emir verdikten sonra gereği yapılır. Asker bir taraftan hazırlıklarını yaparken, diplomatik girişimler de devam ediyor. Bu konuda kapsamlı bir planlama yapılması gerekiyor. Yoksa, yabancı bir ülke toprağında sıkıntılar yaşanır” diyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Suriye topraklarına girmesini belki de en çok isteyenlerin başında geliyor. Dileriz, bu girişin arkasında “erken seçim hesapları” yatmıyordur.