Terörle mücadele etmeyince, şehit sayısı da azaldı. Terörle mücadele etmeyenler, örgütün güçlenmesine neden olanlar “analar ağlamasın” diyordu. Evet, analar ağlamasın ama örgüt bu kadar güç kazanırken anaları daha fazla ağlatacağınızı bilmiyor muydunuz?
2001 yılında şehit sayımız 20’ye, 2002 yılında 10’a inmiş, olay sayısı giderek azalmıştı. Terörle mücadelede yaşanan boşluklar, teröristi azdırdı, güçlendirdi, halk üzerinde korku yarattı. “Belini kırdık” demekle terörün beli kırılmıyor. Sonra terörün belini kırmak bu kadar kolay oluyorduysa, 13 yıllık AKP hükümetleri döneminde hemen her yıl ortalama 150 şehit verilmesine niçin neden oldunuz? Niçin zamanında belini kırmadınız, bunun için 13 yıl niçin beklediniz?

SATIŞLARI DA ENGELLİYORLAR

Bayramda Güneydoğu’daki ilçesine giden okurumuzla konuşuyoruz. Yılda en az üç kez gittiği ilçesini artık tanıyamıyor. Memleketinde Türkçe yazılı tabela kalmadığını içi yana yana anlatıyor. Parklara teröristlerin adı verilmiş. “İnsanlar konuşmaya, akşam sokağa çıkmaya korkuyor” diyor. Yöre halkı kimin dağa gittiğini, kimlerin sözde mahkemenin hakimi, savcısı olduğunu, kimden ne kadar “vergi” adı altında haraç alındığını da biliyor. Vatandaşın bildiğinin daha fazlasını kuşkusuz devletimizin yetkilileri de biliyordur bilmesine ama...
İşin garibi, Güneydoğu’da PKK’ya hizmet edenler devletten ihale alıyor, kredi alıyor. Devlete yakın olanların işyerlerinden alış-veriş yapılması engelleniyor ve yerliler göçe zorlanıyor. Bu durum Güneydoğu’nun hemen tüm ilçelerinde, köylerinde geçerli. Evini, işyerini satmak isteyenlerden bunlar alınmıyor, almak isteyenler engelleniyor. Çünkü bunların zaten kendilerine kalacağına inanıyorlar.

BU MESAJLAR HULUSİ AKAR PAŞA’YA

Eksik olmasınlar, okurlarımızdan iletiler gelir, görüşlerini, deneyimlerini, anılarını aktarırlar, fotoğraflar gönderirler. Okuyuculardan gelen birkaç öneri ve uyarıyı aktarayım:
“...TSK’nin bazı noksanları dikkat çekiyor. Ne koftiden gerekçelerle kamu görevlilerine helikopter tahsis edilirken, ölüme gönderdiğin insanlardan bunu esirgemenin mazereti olamaz. İlla şehit düşmesi mi gerekiyor?
(Terhis olan askerlerin taşınmasında yaşanan sorunları aktarmış ve bunun için birilerine “sorumluluk” verilmesi gerektiğini belirtmiştim. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın konuyla yakından ilgilendiği ve sorunun kalıcı bir çözüme kavuşturulması için çaba gösterdiği bilgisi ulaştırıldı.)

ER RYAN’I KURTARMA AZMİ

“Halkın TSK’ya her zaman bir sevgisi, güveni ve kredisi var. Ancak bazıları belki çok önemsizmiş gibi göründüğü için el atılmayan, sürüp giden yanlış uygulamalar ve rencide edici durumlar var. Örneğin: Bir çok büyük kışlada ziyaretçilere çok sıkıntılar yaşatılıyor, ya kantin yok, ya sıcakta soğukta dışarıda bekletiliyorlar, hatta doğru dürüst çay-kahve içilecek yerleri yok. Bu işler bir-iki ere havale edilmiş, ziyaretçilerin çilesiyle ilgilenilmiyor.
Oğlunu kışlaya teslim etmiş bir ailenin, ziyaretinde sıkıntılar yaşamaması gerekir. İstanbul Maltepe’de Kenan Evren Kışlası’nda sorunlar hep sürüyor. Askerin bölümü uzaksa gelişi en az yarım saat. Bir ring aracı dahi yok. 2015 yılbaşı sırasında çadır kafe yapmışlardı. 5 dakikada çay bitti, askerimle bir çay içemedim. Yaşanan bazı olaylar TSK’da rütbelilerin, aşağı kısma önem vermediği gibi bir imaja yol açıyor. TSK, her daim filmdeki gibi ‘Er Ryan’ı kurtarma azminde olmalı.”

BİNBAŞI OLAYINDA ŞÜPHELER VAR

Emekli asker Murat Üçler, Tunceli’de Tabur Komutanı Binbaşı Yavuz Sonat Güzel’in şehit edilmesiyle ilgili bazı şüpheleri olduğunu belirtiyor, “Ateş açılıp bir tek onun şehit olması ve başka hiç kimsenin yaralanmaması durumu bende şüphe uyandırıyor. Bu konu derinlemesine araştırılmalı” diyor.
Bu köşede, Güneydoğu’da görevli savcı, hakim, kaymakam ve diğer kamu görevlilerinin eşyalarını getiremediklerini belirtmiştim. Okuyucumuz Nevin Öz iletisinde şunları aktarıyor:
“Yazınızda içinizi yakan olayı anlatmışsınız. Evet çok haklısınız. Bankacı arkadaşım anlattı, Güneydoğu’dan gelen bir aile, eşyalarını getirmek için kamyon bulamadığından sadece arabalarına sığacak kadar özel eşyalarını alıp Malatya’ya geliyorlar ve ev eşyalarını tekrar alabilmek için bankadan kredi çekiyorlar. İnsanın kendi memleketinde ne duruma düştüğünün çok acı ama bir o kadar da gerçek örneği.”
“Terörün beli kırıldı” demekle beli kırılmıyor. Bunun için kararlı bir mücadele gerekiyor. Bu mücadelenin başlayabilmesi için anlaşılan 7 Haziran seçim sonuçları beklenmiş. AKP hükümetleri döneminde 1500 şehit, 200’e yakın vatandaşın öldürülmesi niçin beklendi? 1 Kasım’dan sonra makasın mücadele mi, yoksa müzakereye mi döneceğini göreceğiz.