Aramızda 911 kilometrelik sınır hattı bulunan Suriye, dış destekli müdahaleler sonucu bunun ancak 27 kilometrelik bölümünü kontrol altında tutabiliyor. Yeni komşumuz PKK-PYD, IŞİD oldu. Bir ülkenin iç işlerine karışmak, yönetim değiştirmeye kalkışmak bakalım Türkiye’nin başına daha ne gaileler açacak... Suriye yönetimine karşı olan muhalifleri eğitmekle, donatmakla, geçmişte bu ülkenin PKK’nın başı Abdullah Öcalan’ı ülkesinde beslemesi, teröristlere kamp yeri vermesi, her türlü desteği sağlaması arasında ne fark var?

ÖCALAN ONU İSTEDİ

Abdullah Öcalan’a en yakın, kendi deyimiyle “Öcalan’la en iyi anlaşan kişi” olduğunu ifadesinde belirten Hamili Yıldırım, yaklaşık 26 yıl PKK’nın dağ kadrosunda bulundu. Örgütteki kod adı Kazım’dı. 1.65 boylarında, 70 kilo ağırlığında esmer, kahverengi gözlü, kalın kaşlı, lise mezunu ve Tuncelili olduğu dosyasında belirtilen Yıldırım, yıllarca Tunceli sorumluluğunu da yaptı.
1978 yılında katılmıştı örgüte... 2004 yılında Suriye tarafından sessiz-sedasız
Cilvegözü Sınır Kapısı’nda Türk görevlilere teslim edildi. İfadesinde çok çarpıcı açıklamalar yaptı. Tıpkı Öcalan gibi konuşmuş, bundan sonraki tüm çabasının Türk-Kürt kardeşliği üzerine olacağını belirtmiş.
“Çözüm süreci” döneminde Abdullah Öcalan çalışmalarına yardımcı olması, danışmanlık ve sekreterlik hizmeti vermesi için bilgi ve birikimine güvendiği mahkumlardan Hamili Yıldırım’ı yanına istedi. Kısa süre önce bu isteği yerine getirildi. Yıldırım’ın bir özelliği Öcalan’ın yakalanmasından sonra örgüt içinde ihanete uğramasıydı.
Çağdaş dünyanın geldiği noktada PKK’nın taleplerini, isteklerini çok aşırı, ağır ve gerçek dışı buluyordu. Doğan Kitap yayınlarından çıkan “Kırmızı Klasör” adlı kitabımda Hamili’nin ifadesi de yer alıyor. İşte Apo’nun danışmanı-sekreterinin anlattıklarından bir bölüm:
“Bin yıldır yan yana yaşamış, bu ülke insanlarının halklar mozaiği şeklinde yan yana, kardeşçe, özgür bir şekilde şiddetsiz bir ortamda yaşamaları en güzel olanıydı. Yapılan hatalar ne kadar ağır olsa da kabul edilip, görülmesi gerekiyordu. Yeniden tarihe dönüp bakmak vazgeçilmez bir görevdir. Ulusal Kurtuluş Savaşı yeniden incelenmeli. Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve devrimleri, her türlü kaygıdan uzak, gerçekçi olarak ele alınmalı.”

ÖRGÜTÜN FEDA ETTİĞİ İSİM

Abdullah Öcalan’ın isteğiyle PKK’lılar 1999 yılında sınır ötesine çekilirken 350 civarında örgüt mensubu kontrolsüz geri çekilmesi nedeniyle vuruldu. Bu durumu eleştiri konusu yaptığı için Hamili hedef oldu. İşte bir örgütte neler yaşandığını, bu örgütün önemli ismi şöyle anlatıyor:
“Eleştirince kıyamet koptu. Bu nedenle PKK 7. kongresinde yalnızca ben tartışıldım. Bir yıllık eğitim, benim üzerime yapıldı. Yüzlerce dergi ve gazeteye konu oldum. Bir nevi siyasi linç olayı yaşandı. Oysa en demokratik kişilik bendim, konu saptırıldı. Bunu yapan benim arkadaşlarımdı. Beni imha etmek için onlarca operasyon çıkardılar. Onlar ‘100 kişiyle, Hamili Yıldırım Türkiye’den geri çekilmiyor’ deyince operasyonlar daha da yoğunlaşıyordu. Amaç, benim karşı çıkıp çıkmamam değildi. Mustafa Karasu ile yaptığım telefon konuşmasında ‘Seni feda ettik’ diyordu. Aslında, bu her şeyi açıklıyordu.”

OYUNA GETİRİLDİ

Hamili Yıldırım’ın, Kuzey Irak’tan, Suriye’ye, oradan da Hatay bölgesinde Amanos dağlarında faaliyette bulunması kararlaştırıldı. Aslında bu bir oyundu. Başta, Murat Karayılan olmak üzere Dr. Behoz kendisine bölgeye sağlam ulaşması için her türlü önlemin alındığını söylüyordu.
Özellikle “çok sağlam, 7 yıllık kurye” dedikleri kişi, bunları arabaya bindirip, kendisi motosiklete binip 500 metre uzaklaşmadan, etrafı El-Muhaberat özel birimlerince çevrildi. Hamili, yakalanışını “Arkadaşlarım beni alçakça sattı” diye değerlendiriyor.
Öcalan’ın danışmanı-sekreteri Hamili Yıldırım, ifadesinde bundan sonraki çabasını da şöyle aktarıyordu:
“Türkiye mozaiği bir handikap değil, doğru ve sağduyulu yaklaşılırsa tanrısal bir nimettir. Belki bir anlam ifade etmeyecek ama bundan sonraki çabam, Türkiye mozaiğinin korunması ve kollanması olacaktır. Geçmişe dönüp baktığımda, vicdanım hep sızladı. Artık yüreğimin sesine kulak kabartıyorum. Benim söyleyeceklerim bundan ibarettir.”
Tıpkı, Abdullah Öcalan da, Kenya’dan getirilirken benzer açıklamalar yapmıştı. “Çözüm süreci” yeniden başlarsa Hamili Yıldırım’a büyük görev düşecek. Çünkü Öcalan’ın çok itibar ettiği bir isim olduğunu yetkililer de biliyor.