AKP hükümeti döneminde çıkarılan yasaların önemli bir bölümü “yap-boz” şeklinde gelişti. Bakıyorsunuz bir yasa değişiyor, aradan birkaç ay geçtikten sonra yasanın o maddeleri eski haline dönüştürülüyor. O yüzdendir ki, “kişiye”, “olaya” göre torbadan gece yarısı yasaları çıkarıldı.
12 Eylül 1980 darbesinden önce birçok il’de sıkıyönetim uygulanıyordu. Örgütlerin soygunlarının önüne geçebilmek için banka önlerinde asker bekletiliyordu. 6 Mart 1980 tarihinde soyguncular iki askerimizi şehit etti, bankadan 118 bin lirayı alıp kaçtı.

O yasayı da AKP çıkardı

Bu olay, “Asker niçin bankaları bekliyor? Bankaların o kadar parası var. Kendi güvenliklerini sağlasınlar” eleştirilerine yol açtı. 22 Temmuz 1981’de “Bazı Kurum ve Kuruluşların Korunması ve Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanun” yürürlüğe konuldu ve eksikliklerine rağmen başarıyla uygulandı.
AKP hükümeti döneminde “Bu yasa yetersiz. Kapsamını genişletelim” denildi. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla TBMM Başkanlığı’na gönderilen tasarı, 10 Haziran 2004’te yasalaştı. Yani, bugün cumhurbaşkanının eleştirdiği yasa başbakanlığı döneminde çıkarılırken, TBMM’de ülkenin böyle bir yasaya ihtiyacı olduğu anlatılıyor ve yeni düzenleme “büyük bir reform” olarak nitelendiriliyordu. Üstelik özel güvenlik uygulamasının çağdaş ülkelerin hemen hepsinde bulunduğuna da dikkat çekiliyordu.

Çalışanı korumayan yasa

Özel güvenlik istihdamı günümüzde bir zorunluluk olmuş. Polisin maaşını devlet veriyor. Özel sektörün de korunması için kamunun böyle bir bedel ödemesi gerekmez. Özel sektör nasıl diğer giderleri için harcama kalemi oluşturuyorsa, güvenliğinin sağlanması için de bir fon oluşturmasının doğru olacağı değerlendirilir. Kamu kuruluşlarını da özel güvenlik korumamalı.
AKP hükümeti döneminde çıkarılan yasanın en büyük eksiği, canın, malın korunmasının emanet edildiği özel güvenlik görevlilerini korumamasıdır. Bugün ülkemizde asgari ücret brüt bin 201 liradır. Özel güvenlik elemanlarının hemen büyük bir bölümüne asgari ücret üzerinden ödeme yapılır. Yani, her ay eline 949 lira geçer. İşte, biraz yüksek ücretle çalışacak yer bulduklarından görevlerinden ayrılıyorlar. Ekonomik açıdan personeli hiç korumayan bu yasa, özel güvenlikçilerin özlük haklarını da vazgeçilmez hale getirmeliydi. Bugün özel güvenlikçiler “vasıfsız işçi” statüsünde çalıştırılıyor. O yüzden de eğitimleri, denetimleri, teşkilatlandırılarak bir organize güç oluşları yeterli değil.

AKP yandaşı olmak gerekiyor

Ülkemizde polis sayısı 260 bin civarında... Özel güvenlik personeli de polis sayısının biraz daha üzerinde... Güvenlik personeli olabilmek için para verip kurslara giden ve bunun sonucu sertifika alabilenlerin sayısı da 1 milyon 200 bini buluyor.
İhaleye katılıp bazı kurum ve kuruluşların güvenliğine talip olduğunuz zaman burada güvenlik şirketinin geçmişi, personeli, onların eğitimleri, başarıları dikkate alınmıyor. Öncelikle AKP yandaşı mısın, değil misin? İhale alabilen şirkete de, onların istedikleri kişileri güvenlik görevlisi olarak almak zorundasınız. Açıkçası işi bilene değil, ahbap-çavuş ilişkisine göre şirketlere iş veriliyor.
Şirketlere iş veriliyor ama şirketin o işi yapacak yeterli sayıda elemanı bile bulunmuyor. O yüzden, ihale alan şirket, başka şirketlerden “personel kiralaması” yoluna gidiyor. Dahasını söyleyelim, bazıları ise üniforma kiralıyor. İşte çoğu şirketlerin durumu da böyle... Deneyimli şirketler, özellikle AKP yandaşı olmayan şirketlere zamanında ödeme yapmıyor. Belediyelere icra götürülemediği için de önemli bir bölümü çok sıkıntılı bir sürece sokuluyor.
Kanunla getirilen bazı düzenlemeleri, Emniyet Genel Müdürlüğü, yasaya aykırı bir biçimde genelgelerle değiştiriyor. Özel güvenlik şirketleri, emniyet mensuplarının “arka bahçesi” haline getirilmiş. Eğitimi, denetimi, testleri, atışları polis yapıyor ya da denetliyor. Onlar da bu ilişkileri sonucu emekliye ayrıldıklarında kolladıkları şirketlerde görev alıyorlar.

Merak etmeyin, kaldıramazlar

Özel güvenliği kaldırıp, kaldırılan güvenlikçi sayısı kadar polis getirmek mümkün değil. Bu, özel güvenliğin kuruluş amacına da ters olur. En kestirme yapılması gereken Özel Güvenlik Yasası ve ona bağlı yönetmelikleri günün koşullarına ve duyulan ihtiyaca göre düzenlemek. Eğitiminden, denetimine, olanak ve yetenekleri artırılmalı. Tabii ki bunlar yapılırken güvenlik görevlilerinin özlük hakları da mutlaka iyileştirilmeli, güvenlik görevlisi ve şirketler polisin baskısından kurtarılmalı.
Hakime, savcıya “Siz de metal kapı dedektöründen geçeceksiniz” diyemeyen, iş güvencesi olmayan, aylığı 949 lira olan özel güvenlikçilerden çok beklentiniz olmasın. Ama önemli bir boşluğu ciddi firmalarla doldurduklarını da unutmayalım. Yapılacak düzenlemeyle devlet kuruluşlarından özel güvenlikçilerin çekilip, buraların ileri aşamada polise devredilmesi ya da polis denetiminde çalışmaların yapılması yoluna gidilecek.