Bir büyük mücadelenin yılmaz neferi

Cumhuriyet devrimlerinin tüm değerlerine savaş açtılar. Her fırsatta çağdaşlaşmayı-ilerlemeyi yerdiler, aşağıladılar. Cehaleti, vasatlığı, bayağılığı “kültürümüz” diye dayattılar. Binaların, kentlerin kimliklerini yok ettiler. Gözümüze soktukları görgüsüzlüklerini zenginlik sandılar. Ve... “Kaçak Sarayı” tüm bunların simgesi haline getirdiler. Atatürk’ün mirasına sahip çıkanların sembolü ise, bir Cumhuriyet kadını oldu:
Mimar Tezcan Karakuş Candan...


Telefonda ulaştığımda yoğundu; “yarım saat sonra görüşelim” dedi.
Yoğunluğunun sebebini sonra öğrendim. Erdoğan’ın sarayında verdiği iftarın maliyetiyle ilgili yaptığı açıklama üzerine Ankara Mimarlar Odası’na tehdit telefonları geliyordu.
Keza.. Sosyal medyadaki faşist “Ak-Troller” de boş durmuyor; saldırıyordu!
Savcılığa başvurmuş; koruma istemişti; kendisi ve yönetim kurulu üyeleri için.
Geri adım atmaya hiç niyeti yok.
Peki...
“AKP Devleti”nin ve onun Ak-faşistlerinin hedefindeki bu yiğit-cesur mimar kadın kimdi?..

GÖÇ... GÖÇ... GÖÇ...

Adı, Tezcan Karakuş Candan.
Baharı müjdeleyen bir nevruz günü; 21 Mart 1967’de Manisa’da dünyaya geldi.
Babası Hüseyin, Malatya Darendelili...
Annesi Zeynep, Malatya Hekimhanlı...
1960’lı yıllar...
1950’lilerde başlayan kırdan kente göç büyük yoğunlukla sürüyor.
Hüseyin Karakuş iş bulma umuduyla, Manisa’daki kardeşinin yanına göçüyor. Eşi ve üç çocuğu; Orhan, İlhan ve Özcan’ın geçimi için her işi yapıyor. Sonra kendine üç tekerlekli tezgah yapıyor ve tezgahında kitap satıyor.
O günlerde doğuyor ailenin son çocuğu, Tezcan!..
Altı kişilik ailenin geçimi zorlaşıyor. Karakuş Ailesi bu kez Adana’ya göç ediyor...
Baba Hüseyin bir pamuk fabrikasında, anne Zeynep bir başka pamuk fabrikasında gececi işçi olarak çalışıyor.
İki odalı tenekeden bir evde yaşıyorlar.
Anne-baba işe gidince dört kardeş birbirlerine bakıyorlar.
Bir gün... Tezcan kayboluyor. Hatırladığı bir faytonla eve getirilişi...
Adana günleri uzun sürmüyor.
Ver elini Cumhuriyet’in başkenti Ankara...

SAZ ÇALIYOR, NEY ÜFLÜYOR

1970’li yıllar...
Ankara...
Göçler ile bir gecede yapılan yasak gecekonduların çevrelediği başkent.
Çankaya Köşkü yakınındaki gecekondu semti Seyranbağları’nda oturuyorlar.
Hüseyin Karakuş’un artık nihayet kadrolu bir işi vardır; Makine ve Kimya Endüstrisi’nde güvenlik görevlisidir. İş bulmasının nedeni olarak, CHP-MSP koalisyon hükümetini kuran Başbakan Ecevit olarak görür ve ölene kadar “Ecevitçi”
kalır...
Anne Zeynep maharetlidir, terzidir. Diktiklerini satar.
Zamanla... Aile Ankara’da kalır ama göç vermeyi sürdürür; bu kez evin büyük oğlu Orhan, iş umuduyla Almanya’nın yolunu tutar.
İlhan babası gibi bir kamu dairesinde iş bulur.
Özcan ise öğretmen olacaktır.
Peki ya evin küçük kızı, Tezcan?..
Cumhuriyet 50’nci doğum yılını kutlarken; Tezcan, Kavaklıdere İlkokulu’na yazdırıldı.
5 yıl sonra Gaziosmanpaşa Ortakokulu’na gitti. Çalışkandı; başarılıydı.
Müziğe yeteneği vardı; saz-mandolin çalıyor, ney üflüyordu.
Ve lisede...
Mimar Kemal Lisesi’ndeki matematik öğretmeni Mehmet Toker hayatını değiştirir.
Avukat olmak istiyordu. Fakat öğretmeni, -matematiği çok güçlü olduğu için- mimar olmasını istedi.
Yıl, 1984...
Ankara Gazi Üniversitesi Mimarlık ve Mühendislik Bölümü’nü kazandı.
Üniversite; çocukluğunda hayvanat bahçesini gezdiği ve dondurmasını çok sevdiği Atatürk Orman Çiftliği yanındaydı. Arazisinin bir bölümü zaten AOÇ’ye aitti.
Atatürk’ün bataklıktan yarattığı Atatürk Orman Çiftliği; tüm Ankaralılar gibi üniversite öğrencilerinin de nefes aldıkları, piknik yaptıkları, eğlendikleri yerdi...

ADI, “TEZ” İDİ

Arkadaşları “Tez” diyordu...
Üniversitede sosyal bir öğrenciydi.
Birinci sınıfta Ankara Mimarlar Odası’na gitmeye başladı.
Mimar ve Mühendislik bölümü öğrenci derneği başkanı oldu.
12 Eylül askeri darbesinin boğduğu üniversitelerde YÖK’e karşı başlatılan mücadelelerde bulundu. Parasız öğrenim hakkını isteyen gösteride gözaltına alındı. Ankara Emniyet Müdürlüğü zemin katındaki işkence tezgahlarından geçti. Bir an bile duraksamadı; tereddüt etmedi; çıktığı gün parasız eğitim talebini dile getiren öğrenci eyleminde yer aldı...
Ve, 1989’da üniversiteden mimar olarak mezun oldu.
Mezuniyet pikniğini Atatürk Orman Çiftliği’nde yaptılar.
Mezuniyetinin hemen ardından...
Yüksek lisansını bina bilgisi konusunda ODTÜ’de yaptı; Aydın Cezaevi mimarisi üzerine çalıştı. Çünkü...
O dönem cezaevlerinde, askeri darbenin aşağılık uygulamalara karşı açlık grevleri-ölüm oruçları vardı. Aydın Cezaevi’nde Hüseyin Eroğlu ve Mehmet Yalçınkaya çıkan olaylar sırasında öldürülmüştü...
Akademik kariyerini Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde sürdürdü; yüksek lisansını Latin Amerika Çalışmaları Ana Bilim Dalı’nda yaparak “Latin Amerika Uzmanı” oldu.
Bu çalışması sonunda, “Neoliberal Laboratuvar: Şili./ Türkiye ile Benzerlikler, Farklar, Kıyaslar” kitabını çıkardı...
Bugünlerde iki arkadaşıyla birlikte “Kaçak Saray” kitabı üzerine çalışıyor...

AŞIK OLDU EVLENDİ

Yıl, 1993.
Ankara Çankaya Belediyesi’nde mimar olarak çalışmaya başladı.
Neler yapmadı ki...
Tarihi Kentler Birliği koordinatörlüğünde bulundu.
Dünya Sağlık Örgütü, Çankaya Sağlıklı Kentler Proje ofisinde görev aldı.
TÜBİTAK Bilim ve Toplum Projeleri kapsamında Bilim ve Sanata Yolculuk Projesi’ni yürüttü. TÜBİTAK Sivil Mimari Bellek Projesi’nde araştırmacı olarak yer aldı.
Toplumsal Dayanışma Merkezleri sorumluluğunu üstlendi ve çok sayıda proje üretti; yürütücülüğünü üstlendi.Vs..Vs..
Ve iki yıl sonra, 1995...
Adı, Mehmet Ali Candan...
Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler öğrencisiydi.
Adanalıydı. Çalışma ekonomisi üzerine uzmanlaştı. Sendikacı oldu.
Üniversiteden tanışıyorlardı. Sonra....
Mehmet Ali Candan ile Tezcan Karakuş 1995 yılında evlendi.
Aileye oğulları, Ali katıldı...
Odatv’den Nurzen Amuran’a verdiği röportajında söylediği şu sözü hiç unutamadım:
“Mücadele çocuk büyütmeye benzer; karşılıksız emek ve koşulsuz sevgi ister...”
Tezcan Karakuş Candan...
Ankara Mimarlar Odası Başkanı...
Atılım Üniversitesi Mimarlık ve Güzel Sanatlar Fakültesi’nde öğretim görevlisi...
O...
Yılmaz iradesiyle yürekli bir Cumhuriyet kadını...
Mücadelesi hepimize örnek olan Cumhuriyet aydını...
Evet... Kahraman dönemler yoktur, kahraman insanlar vardır!



ATATÜRK’ÜN MİRASI MÜCADELESİ

5 Mayıs 1925
Mustafa Kemal, Abidin Paşa’nın eşi Faika Hanım’dan 20 bin dekar araziyi satın aldı. Ve Cumhuriyet’in ekonomi ve tarımına öncülük etmesi amacıyla “Orman Çiftliği” kurdu.
11 Haziran 1937
Ek arazilerle 52 bin dekara ulaşan çiftlik Atatürk’ün vasiyet mektubuyla Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi’ne hibe/emanet edildi.
13 Ocak 1938
Çiftlik, Devlet Ziraat İşletmeleri Kurumu’na devredildi.
1 Mart 1950
Çiftlik Devlet Üretme Çiftlikleri Genel Müdürlüğü bünyesine alındı. Çiftliğin 7 bin 372 dekarı çeşitli kuruluşlara devredildi.
24 Mart 1950
Çiftliğin korunması, yaşanmaya başlanan arazi kayıplarının önlenmesi amacıyla “Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü Kuruluş Kanunu” çıkarıldı. Çiftliğin adı, “Atatürk Orman Çiftliği” oldu.
5 Ocak 1953
Arazinin 195,102 dekarı Karayolları Genel Müdürlüğü’ne verildi.
29 Ocak 1954
6 bin 605 dekarı Milli Savunma Bakanlığı’na; 750 dekarı Ankara Belediyesi’ne; 560 dekarı yapı kooperatiflerine; 155 dekarı Etibank’a verildi.
10 Nisan 1957
240 dekarı Karayolları Genel Müdürlüğü’ne; 175,1 dekarı MKE’ye; 125 dekarı TMO’ya; 2,8 dekarı Etibank’a; 5 dekarı Sarıyar Elektrik Tesisleri’ne; 22 dekarı DSİ’ye; 0,876 dekarı PTT’ye; 120,8 dekarı Hazine’ye; 50 dekarı Şap Mücadele Enstitüsü’ne; 110 dekarı Ankara Belediyesi ile çeşitli kamu iktisadi işletmelerine dağıtıldı. 297 dekarı bölge çiftçilerine satıldı.
29 Mayıs 1959
150 dekarı DDY’ye; 25 dekarı Ankara Belediyesi’ne; 50 dekarı Şap Araştırma ve Mücadele Enstitüsü’ne; 300 dekarı İşçi Sigortaları Genel Müdürlüğü’ne; 150 dekarı MKE’ye verildi.
19 Haziran 1976
167,5 dekarı Ankara Belediyesi’ne verildi.
6 Kasım 1981
536,124 dekarı Milli Savunma Bakanlığı’na verildi.
24 Mayıs 1983
Bin 256,208 dekarı Milli Savunma Bakanlığı’na; 396,312 dekarı Gazi Üniversitesi’ne; 186,441 dekarı Karayolları Genel Müdürlüğü’ne verildi.
2 Haziran 1992
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun kararıyla, AOÇ; doğal ve tarihi SİT alanı ilan edildi.
20 Temmuz 1993
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun kararıyla, AOÇ’nin SİT sınırları belirlendi.
7 Mayıs 1998
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun kararıyla, AOÇ 1. derece sit alanı oldu.
8 Temmuz 2006
“Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü Kuruluş Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun”un Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla; Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne AOÇ’nin “öncelikle üst ölçekli plan ve koruma amaçlı imar planı ile bunlara uygun her türlü imar planlarını yapma” yetkisi verildi.
14 Aralık 2006
Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan 1 / 25 000 ölçekli AOÇ Alanları Nazım Planı ile 1 / 10 000 ölçekli AOÇ Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı taslakları, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nca uygun görüldü.
10 Ocak 2007
Hazırlanan planlar; Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından uygun bulundu!
12 Ocak 2007
Planlar; Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi kararıyla onaylandı!
15 Mayıs 2007
Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nin bu kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemi ile Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Peyzaj Mimarları Odası ve Ziraat Mühendisleri Odası tarafından Ankara 13. İdare Mahkemesi’nde dava açıldı.
28 Kasım 2008
Ankara 13. İdare Mahkemesi, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi kararını iptal etti.
17 Mart 2010
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın temyiz istemini, Danıştay 6. Dairesi reddetti.
21 Mayıs 2010
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yeni imar değişikliği Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nca uygun görüldü.
2 Temmuz 2010
Hazırlanmış yeni planlar; Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nca da uygun görüldü.
13 Ağustos 2010
Koruma Kurulu tarafından uygun bulunan planlar ve ekler Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nce onaylandı.
Kasım 2010
Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi, Peyzaj Mimarları Odası, Çevre Mühendisleri Odası, Ziraat Mühendisleri Odası, Ankara Barosu, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi kararının iptali ve yürütülmesinin durdurulması istemiyle Ankara 13. İdare Mahkemesi’nde yine dava açtı.
10 Mart 2011
Bakanlar Kurulu’nun, AOÇ içindeki Orman Genel Müdürlüğü Gazi tesislerinin, Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı ilan edilmesine ilişkin kararı Resmi Gazete’de yayımlandı.
10 Ağustos 2011
Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu; Gazi tesislerinin sadece 3. Derece Doğal Sit Alanı olarak tescil edilmesine karar verdi. Kararı Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi de onayladı.
21 Ekim 2011
Bu kararlara; Şehir Plancıları Odası, Ankara Şubesi, Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası, Ankara 7. İdare Mahkemesi’nde dava açtı.
16 Ocak 2012
Başbakanlığın, Gazi tesisleri ile civarındaki toplam 90 hektar büyüklüğündeki alanın Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı ilanına ilişkin sınır teklifini Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi kabul etti.
2 Şubat 2012
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Ankara-1 Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Ankara Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu; AOÇ’ye ait 7 hektarlık alanın 1. Derece Doğal ve Tarihi Sit Alanı şerhini kaldırılarak sadece 3. Derece Doğal Sit Alanı olarak tescil etti.
28 Şubat 2012
Gazi tesisleri alanının “Başbakanlık Hizmet Binası” yapılmak üzere TOKİ’ye devredilmesine ilişkin protokol, Başbakanlık, Orman Genel Müdürlüğü ve TOKİ arasında imzalandı.
30 Mart 2012
Ankara Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu ve Ankara Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun kararlarına 5 Oda iki ayrı dava açtı.
27 Nisan 2012
Gazi tesisleri ile AOÇ’deki 90 hektarlık alanın “Başbakanlık Yerleşkesi” yapılmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararı Resmi Gazete’de yayımlandı.
25 Haziran 2012
Bakanlar Kurulu’nun bu kararı 5 Oda tarafından yargıya taşındı.
3 Temmuz 2012
5 Oda; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan AOÇ’nin kültürel peyzaj alanı olarak tescil edilmesini istedi; bakanlık reddetti; konu yargıya taşındı.
17 Temmuz 2012
Ankara Büyükşehir Belediyesi “Başbakanlık Hizmet Binası” yapımı için inşaat ruhsatı düzenledi.
13 Aralık 2012
Başbakanlık binasının çevredeki mevcut emsal ve kat yüksekliği esas alınarak eşdeğer yapılaşma getirilebileceğine ilişkin plan önerilerini Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü kabul etti. Karar 5 Oda tarafından yargıya taşındı.
26 Aralık 2012
Ankara Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, Ankara 1 No.lu Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu’nun; AOÇ içerisinde yer alan 2100 ada 23-24 parsellerin 1. derece doğal sit şerhinin kaldırılması kararı 5 Oda tarafından yargıya taşındı.
5 Şubat 2013
Başbakanlık Hizmet Binası ruhsatı yargıya taşındı.
11 Şubat 2013
Ankara Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ile Ankara 1 No.lu Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu’nun; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı kararlarını yönetmeliğe uygun bulması yargıya taşındı.
21 Mart 2013
Mimarlar Odası Ankara Şubesi başvurusu üzerine, AOÇ’deki eski bira fabrikası kompleksi, Ülkü Adatepe Evi ve Merkez Lokantası 1. derece kültür varlığı olarak tescil edildi.
10 Şubat 2014
Ankara 5. İdare Mahkemesi, AOÇ ana planların yürütmesinin durdurulmasına karar verdi. Bölge İdare Mahkemesi davalı idarelerin itirazını reddetti; yürütmeyi durdurdu.
17 Şubat 2014
Ankara 11. İdare Mahkemesi AOÇ arazisi içerisindeki 2100 ada 16 parsel ve 13585 ada 12 parselin bir bölümünün tarihi sit statüsünün kaldırılmasına ilişkin işlemi iptal etti.
29 Nisan 2014
5 Meslek Odası başkanı, yargı kararlarının uygulanmaması gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.
5 Mayıs 2014
Atatürk’ün AOÇ arazilerinin kullanımına ilişkin vasiyetnamesinin ve bağış senedinin ihlal edildiğinin tespiti ile müdahalenin meni talebiyle 5 Oda tarafından dava açıldı.
24 Mayıs 2014
Saray’ın 20.01.2014 tarihli tadilat ruhsatı ve dayanağı olan 1/1000 ölçekli uygulama imar plan değişikliğinin iptali talebiyle 5 Oda tarafından dava açıldı.
2 Haziran 2014
Danıştay 6. Dairesi, 2014/3793E. sayılı dosyası üzerinden verdiği kararla yürütmeyi durdurdu.
1 Ağustos 2014
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin idare mahkemesinde açtığı dava reddedildi.
6 Nisan 2015
Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bireysel başvuru kişi yönünden kabul edilmezlik kararıyla reddedildi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurulması kararlaştırıldı.
Bugün...
Atatürk’ün mirasıyla ilgili 46 dava açıldı ve yargı kararları uygulanmadı.