TÜRKİYE'de üretilen peynirlerle ilgili 10 yıllık araştırmayı 'Peynir Deyip Geçmeyin' adıyla kitaplaştıran Veteriner Hekim Prof. Dr. Yavuz Öztürkler ile Avukat Metin Öztürk, insanlara peyniri farklı bir göz ile göstermeyi başardı. Ülkemizin bir peynir cenneti olmasına rağmen ne üreticiler ne de tüketicilerin peyniri yeterince tanımadığını belirten Prof. Dr. Yavuz Öztürkler, bunun sonucunda ülkemizin. ekonomik olarak ciddi bir kayıpla karşı karşıya kaldığını söyledi.
Kars Kafkas Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dölerme ve Suni Tohumlama Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yavuz Öztürkler ile yakın arkadaşı Kars Barosu avukatlarından Metin Öztürk, Kars peynirini tanıtmak için kurdukları işletmenin başarısız olması üzerine peynirin kitabını yazmaya karar verdiler. Türkiyeyi adım adım, dünyanın ise peyniri ile ünlü olmuş birçok ülkesini gezen Prof. Dr. Öztürkler ile Öztürk, kitap içeriğine 'burçlara göre peynir, kadın ve erkek sağlığında peynirin önemi, kurtlu peynir, peynir güzelleştirir' gibi birbirinden ilginç konulara yer verdiler. Peynirin bir vitamin deposu olduğunu vurgulayan Öztürk ve Prof. Dr. Öztürkler, Türkiye'de unutulmaya yüz tutan geleneksel peynirleri kayıt altına aldı. 'Peynir Deyip Geçmeyin' ve 'Peyniri hiç bu gözle görmediniz' başlıklarının yer aldığı 552 sayfalık kitapta GDO'lu peynirden peynir falına, peynirli şiirlerden karikatürlere, hamile kadınların peynir yemelerinden anne sütünden peynir yapımına kadar yüzlerce konu bulunuyor.
'UNUTULMUŞ YÜZLERCE PEYNİR TÜRÜ VAR'
Peynir denince akla beyaz peynir, kaşar, lor, çökelek gibi birkaç çeşit peynirin geldiğini oysa ülkemizin bir peynir cenneti olduğunu, yüzlerce unutulmuş peynir türü bulunduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yavuz Öztürkler ve Avukat Metin Öztürk kitabı kaleme almak için 10 yıl içinde binlerce kilometre yol kat ettiklerini anlattı. Prof. Dr. Yavuz Öztürkler şöyle dedi:
"Dünyada bizim kadar çeşit peynir yiyen yoktur. Peyniri sağlıktan, güzelliğe, hastalıktan faydasına kadar her yönüyle inceledik. Yaptığımız araştırmada çok ilginç sonuçlar elde ettik. Yaklaşık 400 çeşit peyniri olan ülkemizin Hollanda, Fransa gibi ülkelerin gerisinde kalmasına üzülüyoruz. Bu kitapla birlikte bir üretim ve tüketim patlamasının yaşanmasını umut ediyoruz."
'SÜT BANYOSU MU, PEYNİR BANYOSU MU?'
Avukat Metin Öztürk de, Kars kaşarını geri getirmek için kolları sıvayıp geleneksel Kars kaşarı üretmeye çalıştıklarını kaydederek şöyle konuştu:
"Iğdır'ın Tuzluca ilçesi'ndeki mağaradan getirdiğimiz tuz ile tezek ve odun ateşinde haşlayarak taş oda veya mağaralarda yöresel yöntemler uygulayarak ürettiğimiz muhteşem kaşarı, ticarette yaşanan sorunları aşamayınca bırakıp kitaba ağırlık verdik. Yazdığımız kitabı bölümlere ayırdık. İlk bölümde kadın ve peynir, ikinci bölümde erkekle peyniri ilişkilendirdik. Üçüncü bölümde ev hanımlarımızın mutfaklarında geleneksel peynirden tutun da çok ciddi anlamda reklamı yapılan peynirleri üretebileceklerini gösterdik. İşlediğimiz konular arasına peynir ve sağlığı da ele aldık. GDO'lu peynir, peynirin tehlikesi var mı, küflü peynir kanser yapar mı konularını işledik. Yazılanlar toplumun her kesimini yakından ilgilendirecek. Hatta genç kızlarımıza da bir bölüm ayırdık. Dedik ki 'peynir falına nasıl bakılır?' Ayrıca fal ve burçlara önem verenler için peynir türlerini ilişkilendirdik. Diyelim siz ikizler burcusunuz. İkizler burcu hangi peyniri yemeli onu bile araştırdık. Bununla da yetinmedik gençlere yönelik peynir dövmelerini ele aldık. Mısır'da kadınlar güzelliklerine çok önem verir. Türk kadınının güzelliği de ortada. Süt banyosu konusunu ele aldık. Dedik ki 'acaba süt banyosu mu güzelleştirir yoksa peynir banyosu mu?' O da kadınlarımızın ilgisini çekecek. Kitabı okuyan kadınlarımız merak ettikleri her konu hakkında bilgi bulacak."

DHA