30

Bazı mekanlar vardır, görür görmez içiniz ısınır. İşte İSPENDEK BALIK LOKANTASI da öyle bir yer. Ne kimseden duyduk, ne de bir yerde okuduk. Bir pazar günü arabayla dolaşırken Boğaziçi Üniversitesi’nin önünden Rumeli Hisarüstü’ne doğru sürdük arabamızı... Sol tarafta öğrencilerle dolu kafeleri, lokantaları, pastaneleri seyrederken tam yolun sonunda kaldırım üstüne yayılmış tahta masaları, iskemleleri gördük, görür görmez de lokantaya vurulduk. Hemen can dostlarımız Dr. Zuhal-Dr. Altan Özgit çiftini Ulus’taki evlerinden alıp buraya getirdik. Çünkü onlarla çok gezmiştik, zevklerimizin aynı olduğunu, aynı mekanlardan zevk aldığımızı çok iyi biliyorduk. Nitekim haklı çıktık, görür görmez İspendek’e onlar da bayıldı. Yaş ortalaması oldukça düşük bir popülasyon vardı İspendek’te... Muhtemelen Boğaziçi’nde okuyan öğrenciler, genç evliler ya da genç sevgililer, yani fazla para harcamadan keyifle yemek isteyenler. Önce “İspendek” kelimesine takıldık, bir kilodan ufak, 400-500 gram ağırlığındaki levreğe verilen isimmiş, yeni bir şey daha öğrendik.

Özer Yüregen Özer Yüregen


Genç garson gönlümüzü fethetti

Lokantada tek marka rakı içiliyor, ben bu tip konularda aksiyimdir, bana sunulanı değil, kendi istediğimi içmek isterim. Genç garsonumuza söylediğimde ‘Ne demek ağabey, bir koşu bakkaldan alır, gelirim’ diyor. Dakika bir, gol bir... Daha baştan gönlümüz fethediliyor. Yavaş yavaş lokantanın tamamen dolduğunu görüyoruz, sokak lambasıyla ve ağaçlara takılmış küçük ışıklarla romantik bir aydınlanma oluşuyor. Keyfimiz yerinde, Özgit Ailesi’ni özlemişiz, konuşacak ne çok şeyimiz varmış. Önce meze tepsisi geliyor, klasik mezeler hakim burada da... Patlıcan salatası, acılı ezme, soslu patlıcan, atom denilen biberli süzme yoğurt, yoğurtlu semizotu salatası, marine levrek söylüyoruz, tabii ki demirbaş mezeler kavun ile beyaz peynir. Bakıyoruz herkesin keyfi yerinde, masalardan ne tartışma yükseliyor ne de yüksek bir ses... Hafiften Klasik Türk Müziği çalıyor, Zeki Müren’ler, Müzeyyen Senar’lar, arada da Kamuran Akkor “Laleler”i söylüyor.

Dr. Zuhal-Dr. Altan Özgit Dr. Zuhal-Dr. Altan Özgit


Levrek buğulama muhteşemdi

Etrafta dolaşan garsonlardan farklı giyinmiş bir genci çağırıyorum, belli ki burada sözü geçen biri... Ara sıcak ve ana yemek için ne önerdiğini soruyorum. Ara sıcak için yaprak ciğer ve fener kavurma öneriyor. Fener kavurma çok güzel ama ciğerlerin bazısı güzel, bazısı lastik gibi... Biz daha ağzımızı açmadan biraz önce konuştuğumuz sakallı genç tekrar geliyor yanımıza. Ciğer için özür diliyor, kalabalık nedeniyle kendisi yapamamış ama levrek buğulamamızı kendisi pişirecekmiş. İsmi Özer Yüregen’miş, Ağrı’lıymış. Sekiz yıldır balık şefliği yapıyormuş. Patronları Zeynel Sezgün’ün yokluğunda hem işletmecilik, hem şeflik, hem de garsonluk yapıyormuş. Bir de Naz Hanım varmış ama biz onu göremedik... Daha da sohbet edecektik, ama üç kişilik bir genç kız grubu, “Biz senin için geldik buraya!” diyerek zorla çağırınca sohbetimiz yarım kaldı. Masamıza levrek buğulama gelince Özer’in şefliğine tam notu verdik. Buğulamayı önden çorba gibi içtik, sonrasında da etlerini paylaştık. Yemek sonunda da karnımız doyduğundan karışık meyve ile yetindik. Eğer içkiyi saymazsak adam başı 75 liraya çıktık. Kendimizi sokak ortasında sokak lambasının romantik ışığında yemek yer gibi hissettik, çok keyif aldık, çok da eğlendik. Umarım tekrar tekrar gelir, Özer şefin diğer özel yemeklerini de tadarız.

31