Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, “TL, dolar karşısında değer kaybettiği için, enflasyon yükseldi” demiş. Bildiğiniz gibi Türkiye, çift para birimli bir ülkedir. Hesaplar dolarla, işlemler TL ile yapılır. Bu tür ülkelerde “devalüasyondan enflasyona bir geçiş” vardır. Buna İngilizce’de “pass-thru” deniyor. Bizim Merkez Bankası’nın hesaplamasına göre, yüzde 10 devalüasyon, yüzde 1.5 enflasyon artışı yaratıyormuş. Ancak bu geçirgenlik çift yönlüdür. Yani TL’nin revalüasyonu (değer kazanması) da enflasyonu düşürür. Türkiye’de geçmiş yıllarda sağlanan enflasyon düşüşü de bu sayede zahmetsizce gerçekleşmiştir. Sıkı para politikası değil “yüksek faiz-düşük kur” politikası izlenmiştir.
Son söz: Enflasyon ne ile inmişse, onunla çıkmıştır.

*  *  *

Başbakan Ahmet Davutoğlu, önderini örnek alıp, yağcı gazetecilerle birlikte “yurtiçine propaganda yapmak için yurtdışına geziye” çıkmış. Lahey’e iner inmez, otelde Hollandalı işadamları ile toplantı yapmış. Hollanda, vergi mevzuatında sağladığı kolaylıklar sayesinde, kağıt üstünde, Türkiye’ye en fazla doğrudan yatırım yapan ülkelerin başında gelir. Başbakan, Hollandalı işadamlarında Türkiye’ye yatırım yapmak için büyük bir iştah olduğunu görmüş. “El parasıyla kalkınmaya inandığı” için buna çok sevinmiş. Aynı gün TÜSİAD toplantısında Türk işadamlarına seslenen yardımcısı Mehmet Şimşek ise şöyle konuşmuş: “Sizi buraya (Türkiye’ye) yatırım yapmaya ikna etmemiz lazım. Yatırım için buraya mahkûm değilsiniz, yurtdışına yatırım yapabilirsiniz. Zaten yapıyorsunuz da, biliyorum. Bu yüzden sizi ikna etmemiz gerek. Türkiye uzun vadede iyi bir yatırım yeridir.”
Son söz: Demek Türkiye, dışarıdan bakınca cazip görünüyor.

*  *  *

Yazılanlara göre ülkemizde faaliyet gösteren sigorta şirketlerinin hemen hepsi, uzun yıllardır ama bilhassa 2015’te trafik branşında zarar etmiş. Kaskoda ise biraz kâr varmış. Pazar payı kapmak için “gırtlak gırtlağa” bir rekabete giren sigortacılar, durumlarını düzeltmek için, hem trafik sigortası primlerine zam yapma, hem de tazminat kapsamını daraltma kararı almışlar. Araç sahipleri ayağa kalkınca ilgili bakanlık, üstüne vazife olmadığı halde, işe karışmış. Bazı uyanıklar, şirket zararlarının bir kısmını devlet karşılasın diye şahane (!) bir çözüm geliştirmişler. Sevgili okurlar: Lütfen kanmayın, devletin kendi parası yoktur. Kaynak millettir. Bakanlık ise “trafik ile kasko birleşsin” diye insanları ahlaksızlığa ve tedbirsizliğe teşvik edecek bir öneri getirmiş. Sigortacılık, riskleri birbirinden ayırma ve ona göre fiyatlandırma sanatıdır. Trafik sigortası “üçüncü şahısları” koruduğu için zorunludur. Kasko ise gönüllü olarak seçilen “birinci şahsı” koruyan bir sigorta ürünüdür. Bunlar birleşemez. Zarardaki sigorta şirketleri batacaksa, batsın. Kalan sağlamlar ülkeye yeter.
Son söz: Fiyata zam, zarardan sonra değil, önce yapılır.