28 Haziran 2014’te yayımlanan 6545 sayılı Kanun ile idari yargı sisteminde (vergi ve idare mahkemeleri) yeni bir yapılanmaya gidilmişti.
Adalet Bakanlığı’nın kendine verilen yetkiye dayanarak, Bölge Adliye Mahkemeleri ve Bölge İdare Mahkemeleri’nin tüm ülkede fiilen göreve başlayacakları tarih olarak belirlediği ve duyurduğu 20 Temmuz 2016 tarih geldi ve uygulamaya geçildi.

BÖLGE İDARE MAHKEMELERİ “İSTİNAF MERCİİ” OLUYOR!

İstinaf sistemine geçişle birlikte “ikili yargılama” sistemi yerine “üçlü yargılama sistemine” geçildiğini söyleyebiliriz.
Yeni sistemle birlikte, ilk derece yargılama makamı olan vergi mahkemelerinin kararlarına karşı doğrudan temyize başvurma imkânı ortadan kaldırılıyor. Bu mahkemelerin kararlarına karşı önce ilk derece mahkemesinin bulunduğu yargı çevresindeki Bölge İdare Mahkemeleri’ne istinaf başvurusunda bulunulması artık zorunlu olacak.
Özetle eski sistemde “itiraz” mercii olan Bölge İdare Mahkemeleri yeni sistemle birlikte “istinaf mercii” olarak yapılandırılmıştır. Diğer bir anlatımla, birçok vergi uyuşmazlığı için “temyiz yolundan” önce yeni bir kanun yolu daha oluşturulmuş oluyor. Bu da daha uzun yargılama süresi demektir.
Yeni sistemde Bölge İdare Mahkemeleri’nin istinaf incelenmesi sırasında, ilk derece mahkemesinin kararını kaldırıp, işin esasına girerek bir karar oluşturabileceğini de vurgulamamız gerekiyor. Bu da önceki sistem düşünülünce oldukça önemli bir değişiklik; bu değişikliğin de kesinleşecek kararlar bakımından yargılama süresini kısaltacağını söyleyebilir.
5 bin TL’yi geçmeyen vergi uyuşmazlıklarına itiraz ve temyiz yolları artık kapalıdır.
Yeni sistemde, her vergi uyuşmazlığını “istinaf incelemesine” veya “temyize” konu etmek de artık mümkün olmaktan çıkmıştır. Zira,
5 bin TL’ye kadar olan vergi uyuşmazlıklarında ilk derece vergi mahkemelerinin verdikleri kararları için istinaf ve temyiz yolu 20 Temmuz’dan sonra kapandı. Özetle bu miktarı geçmeyen davalar hakkında ilk derece mahkemelerinin verdikleri kararlar “kesin” olacak.
Belli tutardaki uyuşmazlıklarda temyiz ve itirazı kaldıran bu değişikliğin anayasa karşısındaki durumunun iyi irdelenmesi gerekiyor. Anayasa Mahkemesi’ne yapılacak iptal başvuruları sonucu iptal kararı verilse bile, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı, verildiği tarihten sonraki dönem için geçerli olacaktır.
5 bin ila üzerindeki ihtilaflar, ilk derece vergi mahkemelerinde görüldükten sonra, Bölge İdare Mahkemeleri nezdinde istinaf incelemesine itiraza konu edilebilecek. Ancak 100.000-TL’ye kadar olanlar Danıştay’da temyize götürülemeyecektir. (Bu düzenleme ile Danıştay’ın iş yükünün de önemli ölçüde azalacağını öngörmek mümkündür.)
100 bin TL ve üstündeki ihtilaflar ile ilgili Bölge İdare Mahkemesi kararları istenirse bu aşamadan sonra Danıştay’da temyize konu edilebilecektir. Şimdiden, 100 bin TL üzerindeki davalarda artık üçlü bir yargılamanın olacağını söylemek mümkün; çünkü Bölge İdare Mahkemesi nezdinde davasını kaybedecek mükelleflerin tamamına yakınının-herhangi bir kanuni engel olmadığı için - davalarını Danıştay’a da taşıyacaklarını öngörebiliriz.

KARAR DÜZELTME YOLU KALDIRILIYOR…

Danıştay tarafından temyiz sonucunda verilen kararlara karşı başvurulacak önemli bir kanun yolu olan “karar düzeltme” de 20 Temmuz’dan sonra olmayacaktır.
Mükellefin yükü hafifleyecek mi?
20 Temmuz’da fiilen hayata geçen sistemin oldukça yenilikler getirdiği ve Danıştay ile kısmen de Bölge İdare Mahkemeleri’nin iş yükünü ciddi manada azaltacağı öngörülebilir. Düşük tutarlı ihtilaflarla yargı mercilerinin boş yere meşgul edilmesinin de önünün kapatılmış olduğunun altını çizelim. Özetle, yeni dönemde kamu kaynaklarının daha etkin ve adil kullanılmış olacağını söyleyebiliriz.
Ancak yeni sistemin iki ana noktadan eleştirilmesi kaçınılmaz görünüyor;
İstinaf sistemiyle birlikte yargılama sürecinin daha da uzayacağını iddia etmek mümkün. Kaldı ki hem süre uzadığı hem de sistem biraz daha karmaşıklaştığı için yargılama, mükellefler için daha pahalı hale de gelebilecek gibi görünüyor.
Yukarıda da vurgulamaya çalıştığımız üzere Bölge İdare Mahkemeleri artık bozdukları kararları mahkemeye iade etmek yerine, ilk derece mahkemesi yerine geçerek, kendileri karar verebilecektir. Bu yeni sistemin, ilk derece mahkemelerin önemini azaltacağını ve ilk derece yargılamanın kalitesini etkileyeceğini öngörebiliriz.
Yargının mevcut elektronik altyapısı ve fiziki kaynakları dikkate alınırsa, 100 bin TL ve üstü davalar için getirilen 3 aşamalı yargılama modelinin, yargılama sürelerini ve masraflarını ciddi manada artıracak olması kaçınılmaz görünüyor. Özetle, mevcut durumda bile çok uzun sürelere yayılan vergi dava sürelerinin, bu yeni sistemle birlikte daha da uzayabileceği ve mükelleflerin ihtilaflarını mahkeme önüne götürmelerinin zaman ve parasal maliyetinin daha da artabileceğini söyleyebiliriz.