Bu hafta beni en çok güldüren haberlerden bahsetmek istiyorum. Ramazan ayı denince aklınıza ne gelir? Oruç tutmak değil mi? Peki oruç denince...? Benim aklıma güzel iftarlar, sıcak pide, tereyağı ve pastırma geliyor.
Ama maalesef bir kısmımızın aklına gece gündüz, yaz kış, ramazanda bile, 7/24, 365 gün hep seks içerikli bir şeyler geliyor.
E mübarek ramazan da yaklaşınca herhalde bu mübarek insanlardan biri İlahiyat profesörü Osman Zümrüt’e dini içerikli bir soru sormuş.
Profesörümüz de cevaplamış. İşte en çok güldüğüm haberler arasında, bir numarada ilahiyatçı profesör Osman Zümrüt’ün açıklaması var. Sayın profesörümüz demiş ki:
“Tecavüze uğrayan kadının orucu bozulmaz!”
Ayy biz kadınlar nasıl rahatladık bilemezsiniz... Geceleri uykumuz kaçıyordu hep bu yüzden... Artık ramazanda kadınlar gönül rahatlığıyla tecavüze uğrayabilirler! Her şey gidiyor ama oruç kalıyor! Çok şükür!

* * *

İki numarada Akit yazarı Mehtap Yılmaz var.
‘’Sayın Erdoğan emretsin 12 yıllık yuvamı yıkar üç çocuğumun gözünün yaşına bakmam’’ demiş.
Adamcağız neden böyle bir şey istesin?
Nasıl bir fantezi dünyasıdır bu?!
Bunu başka bir yazar söylese topa tutarlar. Ne namusu kalır, ne ahlâkı!
Gerçekten de trajikomik!
Ben bir anne için, bir kadın için her şeyden önce çocuklarının geldiğini düşünen saflardanım.
Ama maalesef mutaassıp geçinen bir kesim için durum öyle değil! Düşünmeden, sorgulamadan, verileni kabul edip körü körüne peşinden gitmeye alışınca bu tür davranışlar doğal tabii.

* * *

Üç numarada Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun zekâları durduracak tespiti var.
Eroğlu NASA’nın (Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi) kim olduğunu sorgulamış ve ciddi ciddi ‘’NASA’nın meteorolojik hava tahminleri, bizim gerimizde, geçen yıl yaptıkları tahminleri tutmadı mesela. Bizim teknolojimiz onlardan ileri. NASA da kim oluyor!’’ demiş.
Çok güldüm.
Maalesef NASA’daki kobay maymunlarının bile, insanlarımızın yüzde 50’sinden daha akıllı olmaları muhtemeldir!
Acaba hangi teknolojiden bahsediyor? Koyun klonlama mı? İşte o konuda lideriz!
Bir de bu grubun kimseyi ‘tanımama’ durumuna çok gülüyorum. Cem Yılmaz’ın parodileri gibi devamlı ‘’Sen kimsin? O kim?’’. Bir kimlik karmaşasıdır gidiyor. Kimseyi tanımıyorlar ama herkesle kavga ediyorlar!

Önüme yatma, arkamda dur!


45 çocuğun kendilerine bağlı evlerde tecavüze uğradığı Ensar Vakfı’nı korumak için “Bir kereden bir şey olmaz’’ diyen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’na CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu:
“Çocuklara sahip çıkın vakıflara değil. Valisi konuşmuyor, Milli Eğitim Bakanı konuşmuyor. Aile Bakanı birilerinin önüne yatmış durumda o zaten hiç konuşmuyor” dedi.
Bu günlerde en moda söz ‘önüne yatma’. İşin içine ‘yatmak’ kelimesi girince her türlü anlam başka yerlere çekilmeye müsait duruma geliyor.
Özellikle bir kesim var ki yatmayı bırakın, yapılan her eylemden etkilenip, tahrik
olabiliyor.

* * *

“Önüne yatmak” yerine başka laf bulunamaz mı?
“Korumak” “kalkan olmak” “arkasında durmak” denilemez mi?
Aslında “Önüne yatmak” ifadesi “bir şeyi önlemek, durdurmak, bir kişi ya da kurumu korumak” anlamında kullanılıyor. Zaten Türkçe sözlüklerde de bu deyimin karşılığı öyle yazıyor.
Kılıçdaroğlu, kötü niyetlilerin başka anlama çekebileceği sözler yerine net olarak “Korumak” “Kalkan olmak” gibi ifadeler kullansaydı, AKP’liler bunu istismar edemeyeceklerdi!

* * *

Gelelim Aileden Sorumlu Bakan Sema Ramazanoğlu’na...
Bakan Hanım’ın, küçük çocukları koruyup savunacağı yerde, yüz karası taciz olaylarının cereyan ettiği vakfın avukatlığını yapar gibi davranması ve “Bir kereden bir şey olmaz” anlamındaki sözleri bütün kadınları, özellikle anneleri çok rahatsız etti.
İktidar kanadında, herkes kuzuların sessizliğine bürünürken, Kılıçdaroğlu’nun bu konuda Bakan Hanım’dan hesap sorması doğru bir harekettir. Adı üstünde, anamuhalefet lideri... Ne yapacaktı yani? O da “Bir kereden bir şey olmaz” mı diyecekti?