Yönetim tarzını hiç beğenmiyor ve çok zayıf buluyorum!
Bu nedenle, eleştirilerim onun şahsına değil, yönetiminedir.
Çok yüksek perdeden konuşmalarının çoğunun boş olduğunu düşünüyorum.
Kilis’in hali meydanda... Korkuya kapılan halk panik halinde... Peki, Başbakan ne yapıyor?
“Roketleri fırlatan DAEŞ örgütüne (yani IŞİD’e) misliyle cevap veriyoruz” diyor.
Misliyle cevap vermek ne demek? Bu neyi değiştirir ki? Giden canları geri getirir mi? Kilis’te, 4 ay içinde 18 kişi, IŞİD’in Katyuşa roketleriyle can verdi.
Bir başbakanın görevleri arasında, yurttaşlarının can güvenliğini sağlamak ilk sırada yer alır.
* * *
Ege Denizi’ndeki Türk adalarının hâli meydanda...
Başbakan Davutoğlu bu konuda da hiçbir şey yapmadığı gibi, konuşmuyor bile...
Birçok okurumdan mesajlar geliyor:
“Türkiye Ege’deki adalarımızı Yunanistan’a vermek için acaba bir anlaşma mı yaptı? Başbakan bu yüzden mi, adaların işgaline ses çıkarmıyor?” diye soruyorlar.
“Kamuoyundan gizli böyle bir anlaşma yapılamaz” diye düşünüyorum ama burası Türkiye... Öyle garip olaylar yaşıyoruz ki, ister istemez, “Her şey olabilir” diye düşünmek zorunda kalıyoruz.
* * *
Yunanlılar bizi (yani siyasiler de dahil hepimizi) adamdan saymıyor olacaklar ki, Ege’deki Türk adalarını fütursuzca işgal ediyorlar.
Zorbaca el konulan adalarımızın sayısı 17 oldu. Ayrıca 150’ye yakın kayalığımız da işgal altında...
Hani bir karış toprağımızı bile vermezdik? Ne oluyor böyle?
Vatan topraklarını savunmakla görevli Başbakan’dan hiçbir ses yok!
Yazıyoruz, çiziyoruz, bağırıyoruz ama Başbakan beye bir türlü duyuramıyoruz. Neden?
Çünkü, duymak istemeyene hiç bir şeyi duyurmak mümkün değildir!
* * *
Şimdi Kilis’te bir facia yaşanıyor.
İnsanlar “Bizi kim koruyacak?” diye ağlaşıyor.
Ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu haklı olarak Başbakan Davutoğlu’na şöyle sesleniyor:
“Sen Kilis’te vatandaşın can güvenliğini sağlayamıyor musun? Sağlayamıyorsun! Öyleyse, ‘izzet-i ikbal’ ile çekileceksin bu hükümetten...”
Kılıçdaroğlu haklı ama Başba-kan’ın çekilmeye hiç niyeti yok! O, ülkeyi, iyi idare ettiğini zannediyor!
“Deveye diken, bize de döven gerek!”
Aylardır tepelerine inen IŞİD füzeleri ile cehennem hayatı yaşayan Kilisliler, sonunda dayanamayıp Valilik binasına doğru protesto yürüyüşü yaptılar.
“Bizi kim koruyacak? Allah rızası için can güvenliğimizi sağlayın!” diye haykıran yurttaşların aldıkları cevap ne oldu, biliyor musunuz?
Tazyikli su ve biber gazı!
Protestocu vatandaşları valilik binasına yaklaştırmayan polis, üzerlerine basınçlı su ve biber gazı sıkarak onları dağıttı.
IŞİD’den bomba, polisten gaz yiyen Kilisliler, dağılıp kaçmak zorunda kaldılar!
Bir çok kişi “Biz de kendi ülkemizde Suriyeliler gibi göçmen olacağız, başka illere kaçmak zorunda kalacağız” diye dert yandı.
Kilislilerin üçte biri şimdiden kenti terk etmiş durumda...
* * *
Kilis’ten bir okurum mesaj yolladı... Diyor ki:
“Evet, aylardır perişanız... Derdimizle ilgilenen yok. Fakat size daha acı bir şey söyleyeyim. Kilis’te, 1 Kasım seçimlerinde AKP yüzde 65,6 oy almıştı. Şimdi bir seçim yapılsa ne olur biliyor musunuz?
Belki inanamayacaksınız ama...
Emin olun ki, çok daha fazla oy alır... Halkımızın ağlaştığına bakmayın siz... Bu defa AKP’ye yüzde 65 değil, yüzde 85 oy verirler! Deveye diken, bizim halkı da döven gerekiyor!”
Tebessüm
Öbür dünyada sorgu!
Adamın adı Mazlum, soyadı Masum’muş... Mazlum Masum bir gün ölmüş ve öbür dünyaya göçmüş. Orada sorgu sual başlamış:
“Evli misin, çoluğun çocuğun var mı?”
“Hayır efendim, vakit bulamadım!”
“Hiç içki içtin mi?”
“Aman efendim...”
“Kumar oynadın mı?”
“Aman efendim...”
“Kadınlarla aran nasıldı?”
“Aman efendim, ben kim, çapkınlık kim?”
Cebrail dönüp seslenmiş:
“Oradan bir çift kanat getirin!”
Mazlum Masum çok sevinmiş:
“Melek oluyorum, değil mi sayın Cebrail?”
Cebrail başını sallamış:
“Hayır, kaz oluyorsun!”
Günün Sözü
Adaletin küçüldüğü ülkede büyük olan artık suçlulardır!