Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) üzerinde pazarlıklar devam ederken, ilginç gelişmeler oluyor. KKTC’den bir tabur, “terörle mücadele” amacıyla Türkiye’ye gönderildi. Sanki bu ülkede içişleri bakanı yokmuş gibi Güneydoğu’da yaşanan olayların tamamı askere ihale ediliyor. Askeri makamlarla, hukukçularla konuştuğumuzda, terörle mücadelenin askerin görevi olmadığını, bu görevin İçişleri Bakanlığı’na ait olduğunu belirtiyorlar.
Askere terörle mücadele görevi veren bir yasa maddesinin olmadığı belirtiliyor. Ama İl İdaresi Kanunu’nun 11. maddesinin D fıkrasını hatırlattığımızda, valinin o fıkraya göre asker istemesinin terörle mücadele değil ani gelişen, kolluk güçleriyle engellenemeyecek olayların bastırılmasıyla ilgili olduğunu kaydediyorlar. Açıkçası, yasal dayanağı olmadan askere terörle mücadele görevi veriliyor. Şehitler verildikçe, ileride bunun önemli dava konuları olabileceği de sıkça dillendiriliyor.

NEDEN GÖREVİ DEĞİL?

AKP Hükümeti, askerlerle ilgili bir çok yasada değişiklik yaptı. Yüksek Askeri Şura’larda “irticai faaliyetlere karıştıkları” gerekçesiyle Türk Silahlı Kuvvetleri’nden çıkarılan askerler oluyordu. AKP ile birlikte askerlerin çıkarılmasına ilişkin kararları Başbakan ve Cumhurbaşkanı imzalamadı. Sonra yasa değişikliği gerçekleşti. Silahlı Kuvvetler’de, irticai faaliyetleri nedeniyle atılanların başında Fethullah Gülen cemaatine yakın isimler de vardı. “Beraber yürüdüğünüz” zaman onların ordudan atılmasına engel oluyordunuz. Şimdi ise “Neden temizlenmiyor?” diye eleştiriliyor.
İç Hizmet Kanunu’nun 35. maddesi “darbelere zemin hazırladığı” gerekçesiyle 13 Temmuz 2013 tarihinde değiştirilmişti. O maddenin son hali şöyle:
“Madde 35-Silahlı Kuvvetler’in vazifesi; yurtdışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmak, caydırıcılık sağlayacak şekilde askerî gücün muhafazasını ve güçlendirilmesini sağlamak, Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla yurtdışında verilen görevleri yapmak ve uluslararası barışın sağlanmasına yardımcı olmaktır.”
Yani, yasa Türk Silahlı Kuvvetleri’ne terörle mücadele gibi bir görev yüklemiyor. İllerin, ilçelerin silah, mühimmat deposu haline getirilmesine seyirci kalan hükümet ve valiler şimdi askere “hadi bakalım temizleyin” diyor. Birileri de çıkıp “beni hangi yasaya göre şehit olmaya gönderiyorsunuz?” demeli...

Nedenini Hulusi Paşa açıklamalı

Güney Kıbrıs’ta yayımlanan gazetelerde, Türk askerinin önemli bir bölümünün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden (KKTC) çekildiği belirtiliyor. SÖZCÜ, KKTC’de konuşlu Alevkayası’ndaki iki taburdan birinin Şırnak’ın Beytüşşebap İlçesi’ne gönderildiğini duyurmuştu. Bu birliğin Türkiye’ye gönderilmesi, devam eden Kıbrıs görüşmelerinde askerimizin azaltılması konusunda önemli bir adım olduğu kaydediliyor.
Terörün en azgın döneminde bile KKTC’den Türkiye’ye bırakın bir taburu, bir manga asker dahi kaydırılmamıştı. Batı illerinden geçmişte 110 tabur gönderildiğinde de KKTC’de bulunan taburlar hep yerinde kalmıştı. Şimdi neler oluyor?

ÜSTÜNLÜK KİMDE?

Taburun, Türkiye’ye kaydırılmasıyla ilgili değişik iddialar var. Biz o konuya daha fazla girmeyelim ama Güney Kıbrıs Rum Milli Muhafız Ordusu’nda 2 piyade tümeni, 2 piyade tugayı, 2 destek tugayı bulunduğunu hatırlatalım. Dahası Rumların elinde 11 taarruz helikopteri var. Türkiye’nin KKTC’de hava üssü yok ama Yunan Hava Kuvvetleri’nin Güney Kıbrıs’ın Baf bölgesinde 1998’den beri üssü ve uçakları olduğunu da hatırlatalım.
KKTC’den Alevkayası taburunu çektik ama Yunan Hava Kuvvetleri’nin bir taarruzu olursa Geçitkale Havaalanı’nın emniyetini kim sağlayacak? Kuvvetleri karşılaştırıldığında adada Yunanlıların silah ve sayısal üstünlüğünü de görüyoruz.
KKTC’den bugüne kadar tek bir askerimiz bile çekilmezken, şimdi bir taburun Türkiye’ye gönderilmesinin “terörle mücadeleye destekle” açıklanamayacağı belirtiliyor. “Türk askeri KKTC’de asker sayısını azaltıyor, sonra da tamamen ayrılacak” iddiaları gibi hassas bir konuda Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın ne diyeceği de merak ediliyor.