Bilimsel adı...…
Aepyornis maximus.

*

Yaşayan en büyük kuştu.
Paleolitik döneme aitti.
Boyu üç metre...…
Ağırlığı yarım ton’du.

*

Hem devasa cüssesi nedeniyle, hem de pençeleriyle filleri bile kapıp götürdüğü varsayıldığı için “fil kuşu” deniyordu.

*

Yumurtlayarak çoğalıyordu.
Yumurtaları da dev’di.
10 kilogramdı.
25 santim çapında...…
35 santim boyundaydı.
Gözünüzle kıyaslayın, tavuk yumurtasının 150 katı büyüklüğündeydi.
Kabuk kalınlığı bile yarım santimdi.

*

Fil kuşu’nu paleolitik döneme ait diğer canlı türlerinden ayıran, çok çok önemli bir özellik vardı. Evrimleşmişti. Dinozor tabir ettiğimiz türevler birer birer yok olurken, fil kuşu hayatta kalmayı başarmıştı.

*

Hatta... Normalde, milattan önce 10 binli yıllarda filan yok olmaları gerekirken, radyokarbon analizlerine göre, Madagaskar’da, 1200’lü yıllara kadar hâlâ yaşadıkları tespit edilmişti. O tarihlerde adaya gelen Avrupalı denizcilerin seyir defterlerinde “dev kuş”ların varlığından sözediliyordu. Marco Polo bile, doğuya yaptığı yolculuk sırasında, yerlilerden dev kuş öyküleri dinlediğini anlatıyordu.

*

Peki ne oldu, nasıl oldu da, doğaya, dünyaya adapte olan fil kuşunun nesli tükendi?

*

İşte bu sorunun cevabını da, fil kuşlarının en son yaşadığı coğrafyalarda araştırmalar yapan bilimadamları buldu. Fil kuşları, ne yırtıcı düşmanları tarafından yokedilmişti, ne de iklim tarafından...

*

Fil kuşları, yumurtalarını yiyen şuursuz insanlar tarafından yokedildi!

*

Evet... Devasa pençelere sahip fil kuşlarını avlamaktansa, riske girmektense, 10’ar kiloluk yumurtaları yuvalarından araklayıp, yemek, çok daha kolay, çok daha tehlikesiz geliyordu.

*

Fil kuşları zamana, doğaya, düşmanlara direniyordu ama, yumurtaları yok edildiği için, çaresiz kalıyor, neslinin devamını sağlayamıyordu.

*

Nesli tükenmemişti yani...
Nesli kurutulmuştu.

*

Fil kuşlarından insanoğlunun elinde kala kala, sadece fosil yumurtaları kaldı. Fosil yumurtalardan da, tüm dünyada sadece 15 tane kaldı. ABD’de, İngiltere’de doğa tarihi müzelerinde sergileniyor. Hatta bir tanesi 2013’te Londra’da müzayedede satıldı.

*

Ve... Bu fil kuşu yumurtalarından biri nerede biliyor musunuz?

*

Kuleli’de!

*

Kuleli Askeri Lisesi’nin müzesinde sergileniyor... Fotoğrafını gördüğünüz bu yumurtayı Kuleli’ye kim hediye etmiş? Bilinmiyor. Ne zamandan beri Kuleli’de? Bilinmiyor. Üzerinde Osmanlıca etiket var, Türkçe mealinde “paleolitik devirdeki piyurniş kuşuna ait yumurta” yazıyor. Fil kuşu’na neden piyurniş kuşu demişler? Bilinmiyor.

*

Bildiğimiz şu... 19’uncu yüzyılın imparatorluk orduları tarihten silindi, işgal orduları geldikleri gibi gitti, Nazi orduları yok oldu, Sovyet orduları dayanamadı... Kuleli orada dimdik duruyordu.

*

Düşmana, zamana direnmişti ama... Yok edici tehdit hiç beklemediği yerden, hiç ummadığı yerden geldi.

*

Şuursuz insanların önüne attılar... Balyoz, Ergenekon, Casusluk yalanlarıyla, bağrından çıkan evlatlarını tek tek yediler!

*

Bu netice kaçınılmazdı tabii.

*

Nesli tükenmeyince...
Nesli kurutulan, fil kuşudur Kuleli.