O zamanlar çocuktular, yaşı 30’un altında olanlar hatırlamaz... Akp’nin iktidara gelmesinin arefesinde, 2002 senesinde, “Ecyad kalesi yıkılıyor” diye dünyayı ayağa kaldırmıştık.

*

Ecyad tee 1781 senesinde Mekke’ye inşa edilen Osmanlı kalesiydi. Kabe’yi korumak için, Kabe’ye hakim bir tepeye, 23 dönüm arazi üzerine yapılmıştı. Arap yarımadasının elimizden çıktığı birinci dünya savaşına kadar Türk garnizonu olarak kullanılmıştı. Ve, Suudi Arabistan yönetimi bu kaleyi yıkıp, yerine otel dikmek istiyordu.

*

Dünyayı ayağa kaldırdık. Türkiye Cumhuriyeti devleti, Suudi Arabistan’ı resmen kınadı. “Ecdadımıza hakarettir” denildi, “Türkiye’ye küfürdür” denildi, “Kabe’yi korumak için o kalede can veren şehitlerimizden utanın” denildi. İmza kampanyaları düzenlendi, Unesco’ya şikayet edildi, “Suudi kralı, Taliban gibi sanat eserlerini yıkıyor” denildi. TBMM’de sırf bu mesele için özel oturum yapıldı, milletvekillerimiz ağzına geleni söyledi, yumruğunu kürsüye vurarak “gökkubbeyi başlarına yıkarız” diyen bile oldu. Suudi Arabistan’ın Ankara büyükelçisi, dışişleri bakanlığımıza çağrıldı, fırçalandı, “hele bi yık, hesabını ağır sorarız” filan denildi.

*

Ciddiye bile almadı herifler.

*

Önce nispet yapar gibi, Türk düşmanı İngiliz casusun Cidde’de oturduğu evi restore ettiler, kapısına “bu ev Türklere karşı bağımsızlık savaşı vermemize yardımcı olan Lawrence’ın karargahıdır” plaketini astılar. Sonra da yıktılar Ecyad’ı, dozerle.

*

3 kasım 2002’de Akp iktidara geldi, 28 kasım 2002’de Suudi kralı Ecyad kalesinin yerine dikilecek binaların temelini attı. Türkiye’de atmosfer değişmişti. Akp’den itibaren Suudilere gık çıkarılmadı.

*

Ecyad’ın yerine yedi gökdelen dikildi. “Zemzem kuleleri” olarak tanınan bu gökdelenler, devremülk şeklinde satıldı. En yağlı müşterileri kim oldu biliyor musunuz? Türk vatandaşları oldu. Türkiye’ye pazarlanması için sadece 300 daire ayrılmıştı ama, Türkiye’den gelen daha ilk talepte bin 700 daire kapış kapış gitti.

*

Beş sene sonra 2007’de... Ecyad’ı yıkan Suudi kralı, takvimde başka gün kalmamış gibi tam 10 Kasım’da Ankara’ya geldi, Anıtkabir’e gitmedi. Türkiye Cumhuriyeti’nin protokol tarihinde bir ilk yaşandı... Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve asrın liderimiz Tayyip Erdoğan, kralın ayağına, kralın kaldığı otele gittiler. Suudi kralına “Türkiye Cumhuriyeti Devlet Şeref Madalyası” takdim ettiler, Suudi kralı da bunlara madalya taktı. Kralın sağına ve soluna oturup poz verdiler.

*

Ecyad kalesini yıkıp, Lawrence’ın evini restore ettiren Suudi kralı, geçen sene 91 yaşındayken öldü. Reyhanlı için, Ermenek için, Uludere için, Suruç için yas ilan etmeyen Akp hükümeti, derhal “milli yas” ilan etti, tüm yurtta ve dış temsilciliklerimizde Türk bayrağı yarıya indirildi. Asrın liderimiz Afrika’da seyahatteydi, apar topar yarıda kesti, koştura koştura Suudi kralının cenaze törenine katıldı.

*

Bu arkadaşın 25 çocuğu vardı. Ama, krallık koltuğuna 80 yaşındaki üvey kardeşi oturdu. Gel zaman git zaman... Ahmet Kiziroğlu, genelkurmay başkanımızın elinden tuttu, Arabistan’a götürdü, hevesini alsın diye kamuflajlı asker kıyafeti giydirilmiş sünnet çocuğu gibi giydirip, Suudi kralının yanına oturttu, hep birlikte poz verdiler. Ortak askeri tatbikatlar yapacağımız açıklandı, yalaka basınımız tarafından “müjde” olarak duyuruldu.

*

Ve dün ortaya çıktı ki... Suudi Arabistan savaş uçakları, Suriye sınırımızdaki operasyonlara katılmak üzere Adana İncirlik’e konuşlandı. Tarihimizde ilk kez, NATO üyesi olmayan bir ülke, İncirlik üssünü kullanmaya başladı.

*

Böylece... Kabe’yi koruma noktasından, memleketi koruyamama noktasına geldik. Sınırlarımıza göz kulak olsunlar diye, bedevilerden medet umar hale getirildik.

*

Bitirmeden ilave edeyim.

*

Ecyad kalesi henüz yıkılmadan önce, Türkiye’nin “dünyayı başınıza yıkarız” diye efelendiği dönemde, Suudi yönetiminin borazanı olarak bilinen Okaz gazetesi şu manşeti atmıştı: “Türkiye kimliği olmayan bir ülkedir, tarih bilinci hakkında konuşacak en son ülke Türkiye’dir.”

*

Kendi payıma özür dilerim.
Haklıymış Arap.