Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) yılın son enflasyon raporunda, enflasyon tahminlerimi yukarı yönlü olarak güncelledi. 2017 yılının başında %6,5 olarak belirlenen cari yılsonu enflasyon tahmini, 3. Enflasyon Raporu’nda açıklanan %8,7 seviyesinden son enflasyon gerçekleşmeleri ışığında %9,8’e yükseltilmiş oldu." diyen Enever Erka, "2018 tahminleri ise %6,4 seviyesinden %7 seviyesine yükseltildi. Bizim ise hali hazırda güncel tahminlerimiz 2017 yılsonunda enflasyonun %10,4, 2018 yılsonunda ise %9,4 seviyesinde gerçekleşmesi yönündedir. Bu şekliyle değerlendirdiğimizde, Merkez Bankası’nın enflasyon tahminlerinin 2017 için piyasa ve ekonomik gerçekler ile daha uyumlu hale geldiğini, sonraki yıllar için ise iyimser kalmaya devam ettiğini gösrmekteyiz." açıklamasında bulundu.
[old_news_related_template title="Merkez Bankası enflasyon tahminini açıkladı" desc="Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 8,7'den 9,8'e yükseltti." image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2017/11/sur-sondakika.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2017/ekonomi/merkez-bankasi-enflasyon-tahminini-acikladi-2072472/"]
"Özellikle Ağustos ayından sonraki süreç değerlendirildiğinde, kurlarda (sepet kurda yükseliş, bunda da USDTRY’den ziyade EURTRY’deki yükselişin etkisi ağırlıkta, son dönemde buna USDTRY de eşlik etti), petrol fiyatlarında Eylül ayından itibaren artan yükseliş eğilimi ve emtia fiyatlarındaki artıştan dolayı hammadde ve ara malı ithalatı faturasının artması gibi etkenler söz konusu oldu." ifadelerini kullanan Erkan, "Bu noktada özellikle, yıl boyunca stabil seyreden TL’deki değer kaybının son birkaç ayda ön plana çıkması neticesinde özellikle Avrupa’dan yapılan ithalat fiyatları üzerinde artış hızlanmış, döviz kurlarındaki yükseliş ithalatı ihracattan daha hızlı bir şekilde artırmıştır. Bu noktada petrol fiyatlarının rekabetçi avantajının ortadan kalkması ve yeniden yükselişe geçmesi itibariyle enerji faturasını kabarttığı, ancak enerji ithalatı dışarıda bırakıldığında çekirdek ithalatın da kur etkisinden arttığı görülmektedir. Bu durum, son birkaç ayın dış ticaret istatistiklerinde de ortaya çıkmakta, aynı zamanda cari açık üzerinde yukarı yönlü baskı yapmaktadır. Bir taraftan ekonomik aktivite ve büyüme yoğun şekilde ithalata bağlı olarak gelişirken, bu durum bir yandan büyürken, bir yandan da enflasyonun yükselmeye devam etmesine yol açıyor. Nitekim, çekirdek enflasyonun Eylül ayında %11’e dayanması, durumun sadece enerji fiyatlarıyla açıklanacak boyutta olmadığını göstermektedir." dedi.
"Gıda enflasyonu tarafında kısa vadeli tedbirler ile iç piyasada fiyatları dengelemek bir noktadan sonra mümkün." diyen Enver Erkan, "Özellikle tarladan tezgaha geçiş dönemlerinde mevsimsel anlamda bazı avantajlar da elde edebiliyoruz. Ancak özellikle işlenmiş gıdalardaki yukarı yönlü baskının burada sürdüğüne dikkat çekmek gerekiyor. Diğer taraftan Merkez Bankası, petrol fiyat tahminlerini 2017 için 53 USD ve 2018 için 60 USD seviyelerine güncellerken Brent petrolün fiyatının hali hazırda bu seviyelerden yüksek olması da enerji maliyeti açısından bir başka enflasyonist risk olarak öne çıkıyor." ifadelerini kullandı.

"Cuma günü açıklanacak olan Ekim ayı enflasyonuna ilişkin piyasa beklentisi, aylık bazda %1,70. Böylece yıllık enflasyonun da %11,50 bandına yükselmesi bekleniyor." diyen Enever Erkan açıklamalarına şöyle devam etti:
Çekirdek enflasyonda da aynı şekilde yükseliş eğiliminin korunarak %11,20 seviyesine gelinmesi bekleniyor. Bu açıdan baktığımızda kısa dönem için enflasyondaki yükselişin bir tehdit unsuru olduğu söylenebilir. Beklenen düşüş Aralık’ta, baz etkisinden dolayı olacak gibi görünmekte, sonrasında ise dezenenflasyon süreci izlenerek para politikası duruşu şekillenecek. Şu anda ağırlklı ortalama fonlama maliyeti %12’ye yakın. Artan kur oynaklığı Merkez Bankası’nı fonlama maliyet için son kalan alanı kullanmak durumunda bırakır mı, zileyip göreceğiz. Ancak Sn. Murat Çetinkaya’nın konuşması, para politikasının deznelfasyon sürecini destkeleyecek derecede sıkı olduüu. Tek kanaldan yapılan fonlama itibariyle GLP’de muhtemelen %12,25 üzerini görmeyeceğiz, ancak ağırlıklı ortalama fonlama maliyetindeki alan gerekirse kullanılabilir.” Gerekirse ilave sıkılaştırma yaparız” cümlesinden de bu anlaşılıyor. Ancak kur oynaklığıın son dönemde artması, kur geçişkenliği üzerinden 2-3 ay sonraki enflasyonda yukarı yönlü riski artırdığından dezenenflasyon süreci öngörüldüğü gibi hızlı ilerlemeyebilir. Bu da şimdi yapılmayan faiz artışının, ilerleyen bir periyodda daha fazla oranda yapılmak zorunda kalınması durumunu getirebilir. Türkiye’de artmakta olan enflasyon ve buna tepki olarak ek sıkılaştırma yapılmaması, enflasyon ve fonlama oranı arasındaki makasın daralmasına neden olmaktadır.
