Cumhurbaşkanının TBMM kürsüsünden ettiği yeminin sonu aynen şöyle:
“...aldığım görevi TARAFSIZLIKLA yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine andiçerim...”

*

Dünyanın en kuvvetli “tarafsızlık” yeminidir bu...
Anayasada yazılı, görüyorsun...
Sabaha kadar ezberliyorsun...
TBMM kürsüsüne çıkıp okuyorsun...
550 milletvekiline ayakta alkışlatıyorsun...
70 televizyonla dünyaya ilan ediyorsun...
Emine Hanım ağlıyor...
Sen git AKP’ye gir...

*

Herhalde “Bu da böyle olsun” denilemez...
Nasıl ki anayasaya uymayınca anayasayı buna uydurduk... Yemine uymayınca da yemini buna uydurmakta sıra...

*

Benim en sevdiğim yemindir mesela:
“Yalanım varsa...”
Şu yemini de severim:
“Ben salladım yemini
Yemin bulsun yerini...”

*

“Müslüman adam” diyorsan, İslam’da yemin ciddi bir kurumdur... Bile bile yalan yere yemin edip tutmamak büyük günahtır...
Türk insanı zeki olduğu için yine de bulur bir yolunu, Diyanet’e sormuşlar mesela:
“Onunla konuşmayacağım diye yemin ettim, telefonla konuşsam olur mu?..”

*

Müslüman ettiği yemini bile bile çiğnerse, o zaman “kefaret” öder...
Kefaret; tutulmayan yemin karşısında, muhtaç on yoksulu doyurarak ödenen bedeldir... Bir de yalan yeminden kurtulmak için köle azat etmek var ki...
Bu devirde köle olmadığı için Burhan Kuzu’yu da azat ettin mi...
Oldu işte...

*

Sonuçta; Türkiye dün biraz daha zifiri karanlığa yuvarlandı...

*

Bizim de yeminimiz var:
Türkiye’den vazgeçmeyeceğiz...
Ant olsun...