Başbakan Yardımcısı bizzat televizyonda; “Avrupa Birliği rüyası bitmiştir!” dedi. Aslen bu rüya ekonomikti, ülkemizin zenginleşmesi içindi... Adı üstünde rüya idi, kâbusla bitti.
Ne olursa olsun Hollanda’nın yaptığı diplomatik nezaketsizliktir. Hukuksuzluk diyemiyorum. Adamlar; “Bizim burada bu hafta seçim var, gelmeyin, seçim bitsin haftaya gelin!” dediler.
Biz ne dedik? “Nazi!” Analarına küfretsek daha iyiydi... Yine de biz iğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batıralım diyeceğim ama zaten delik deşik olmuş halimizle iğne batmasını pek hissetmeyeceğimiz aşikâr.
Türkiye’de artık mağdur olacak bir durum kalmadı, haliyle mağduriyet ithal etmeye başladık. Bütün olanları “16 Nisan’da halkımız Avrupa’ya cevabını verecektir!” diyerek AKP’li bakan özetledi. Yani aslında olay diplomatik değil tamamen siyasi...

MADDE 94/A

Kanun, “Yurtdışında ve yurtdışı temsilciliklerde seçim propagandası yapılamaz” der. Kimi bağlar? Bizi bağlamadığı kesin. Muhtemelen Hollanda’yı bağlamış. Adamlar kraldan çok kralcılık yapmışlar. Yaranamamışlar!
Türkiye’nin  Aile Bakanı ülkede kadın taciz, tecavüzleri ve cinayetleri yokmuş gibi Türkiye Dışişleri Bakanı’nın bile sokulmadığı ülkeye arabayla oy toplamaya gitmiş. Türk diplomasi tarihinin en utanç verici olayı yaşanmış. Türkiye’nin bakanı sınır dışı edilmiştir.
Bir ülke sana “gelme” diyorsa oturur, diplomasini devreye sokar uzlaşma ararsın. Kapıdan kovsan bacadan girerim kafasıyla dayılanmazsın. Uçak olmadı, araba olmadı, bisiklet bulunamadı, en son tünel kazıp mı gireceksin?
İşin acı tarafı ülkeye resmen Afganistan, Irak, Suriye muamelesi yapılıyor. Bu bir anlamda Türkiye’yi ne kadar ciddiye aldıklarının göstergesidir. İçinde bulunduğumuz durumun acı resmidir.

Turizmin helvasını kavurduk

Bu saatten sonra Türkiye’ye Avrupa’dan gelecek olan turistin üçte biri gelirse öpüp başımıza koyalım. Geçen yılı hasbelkader atlatmış olan otel sahipleri bu yılı nasıl geçireceklerini düşüne dursun vize serbestisi ilelebet hayal olmuştur.
Gümrük Birliği’ni geliştirmek için temaslar yapıyorduk ya, onu da unutun. Şirketler, KOBİ’ler vize alabilirlerse gidecekleri Avrupa’da ticaret için anlaşacak firma bulmak için göbekleri çatlayacak.
Ticaret öncelikle dost ülkeler arasında olur. Bizim dostumuz kim kaldı? Hadi yine ticaret bir nebze, illa üç-beş yapılır... Yatırım gelir mi? Artık zor! Proje geliştirilir mi? Nazilerle mi?
Romantizmin bırakılıp bu durumun iyi analiz edilmesi gerekir. Hollanda bize düşman ise neden şirketlerinden Vitol, Petrol Ofisi’ne 1 milyar 368 milyon Euro saydı? Bugün olsa sayar mıydı?
Şimdi Avusturya, Almanya, İsviçre’den sonra Hollanda’ya da ağır yaptırımlarımız olacak. Ne yapacağımızı bir açıklasak ya! Merak içindeyim. Rekabet için coffee shop açıp esrar mı satacağız?