Gözünü nefret bürümüş terörle ilgili olarak...
Ülkenin yönetilemediğini...
Dış politikanın yanlışlığını...
İstihbarat eksikliği ve eşgüdüm noksanlığını...
Emperyalizmin oyunlarını...
Kadroların beceriksizliğini...
Politikacıların çapsızlığını...
Ve benzeri nedenleri daha kaç kez yazacağım?
Yıllardır yazmaktan usandım.
Peki...
Terörü yok etmenin/bu çılgınlık ve vahşet ortamından kurtulmanın başka yolu yok mu? Var.
Öncelikle...
- Kendi dışındaki bütün fikirleri din düşmanlığı sanan; ve her daim çarpışacak düşman arayan önyargıları yeneceksiniz...
- Bir düşünceye körü körüne bağlı olup; hep kendini haklı sayan; sığ bağnazlığı yeneceksiniz...
- Tek yanlı düşünen; kusursuz olduğunu sanan ve görüşlerine boyun eğilmesini isteyen; kinin merkezi zorbalığı yeneceksiniz...
- Yaşamı; zaferden ve yenilgiden; dost ve düşmandan; ya da yandaş ve hasımdan ibaret sanan; kaba gücün sahibi diktatörleri yeneceksiniz...
- Hep öç alma duygusuyla hareket eden; kötülükten-gerilimden beslenen; sürekli kargaşayı körükleyerek ülkeyi zehirleyen; iftiralar atölyesi; sinsi medyatik barbarları yeneceksiniz...
- Salt ırkı, dini, mezhebi nedeniyle koltuklara oturtulan; bu nedenle önemsizleri önemseyen; ve hep dalkavukluk yapan yeteneksizliği-kalitesizliği-vasatlığı yeneceksiniz...
- Güruh desteğini almak için tüm ilkeleri ayaklar altına alan; kitle çılgınlığının kurbanı; iktidarın esiri kaba-saba politikacıları yeneceksiniz...
- Savunmasız insanları öldürerek cennete kavuşacağını sanan, zorlayıcı köktenciliğin vurucu gücü din tiranlığını yeneceksiniz...
İşte...
Bu nedenle...

Yapabilecek miyiz?


Başarabilmek için öncelikle kendi yanlışlıklarınız ile hesaplaşmayı becereceksiniz.
Suçu/kabahati başkasında aramak kolay.
Peki “yanlışlığın iktidarı” nasıl kuruldu?
Soru çok.
Evet.
İşe kendimizden başlayacağız. Derin uykudan uyanacağız.
Şunu yapacağız:
- Boyun eğmeyeceğiz.
- Uşaklık etmeyeceğiz.
- Kaypak olmayacağız.
- Sorumluluğu sürekli başkasının omzuna yüklemeyeceğiz.
- Hep karamsar olup yakınmayacağız.
- Umudu öldürmeyeceğiz.
- Ufkumuzu karatmayacağız.
- Öğrenmekten vazgeçmeyeceğiz.
- Aksaklıkları-yanlışlıkları gizlemeyeceğiz.
- Gerçeklerden taviz vermeyeceğiz.
- Susmayacağız.
- Korkmayacağız.
- Gözdağı vermelere/gürültüye pabuç bırakmayacağız.
- Moralimizi bozmayacağız.
- Serinkanlılığımızı koruyacağız.
- Heyecana, telaşa kapılmayacağız.
- İç güdülerimizle/sezgiyle hareket etmeyeceğiz.
- Dış yüzeylere aldanmayacak, derine bakacağız.
- Şöhrete-paraya yenilmeyeceğiz.
- Gösterişe/şatafata kapılmayacağız.
- Gamsız, pervasız olmayacağız.
- Düşmanca davranmayacağız.
- Halkın duygularını sömürmeyeceğiz.
- Dar görüşlülük yapmayacağız.
Var mısınız?..
Evet...
Siz de... Dayatmayacaksınız.
Siz de... Azarlamayacaksınız.
Siz de... Tepeden bakmayacaksınız.
Siz de... Kibirli olmayacaksınız.
Siz de... Nefret etmeyeceksiniz, kin duymayacaksınız.
Siz de... Gururun esiri olmayacaksınız.
Siz de... Açgözlü olmayacaksınız.
Ve, evet...
Siz de... Çalmayacaksınız!
Siz de... Yalan konuşmayacaksınız!
Evet hepimiz...
- Utanmasını; ve utanç duymasını bileceğiz.
- Lekesiz kalacağız.
- Dürüst olacağız.
- Acı çekenin-zayıfın-yoksulun-ezilenin safında duracağız.
- Masumları koruyacağız.
- Adaleti savunacağız.
- Yılmayacağız, pes etmeyeceğiz.
- Kurnaz olmayacağız.
- Usanmadan hep mücadele edeceğiz.
Ve:
Kuşkusuz yenilgilerden ders çıkaracağız.
Var mısınız?..

Sıradanlaşma tehlikesi


Daha çok yazarız...
Daha çok konuşuruz...
Ancak...
Sitem’in, eleştiri’nin, yakınma’nın alışkanlığa dönüşüp sıradanlaşmasından çekinirim.
Evet.
Kuşkusuz karanlığa mahkum değiliz.
Ama sadece yakınarak da sorunu çözemeyiz.
İtiraz kültürünün kökleşmesi için öncelikle çuvaldızı kendimize batırmalıyız.
Ben... Sen... Hepimiz...
Bizler...
Gerçekle yüzleşmek zorundayız:
Bu kör karanlıktan kurtuluşun yolu şu hakikatten geçer:
Halkı küçümsemekten vazgeçeceğiz.
Atatürk’ün gösterdiği yoldan yürüyeceğiz; fikri, vicdanı, irfanı hür olacağız.
Yani...
- Akılcı olacağız.
- Nesnel, gerçekçi olacağız.
- Aydın olacağız.
- Adil olacağız.
- Cesur yürekli olacağız.
- Boyun eğmez olacağız.
- Örgütlü olacağız.
- Temiz soylu ruha sahip olacağız.
- İradeli olacağız.
- Hümanist olacağız.
- Barışsever olacağız.
- Hoşgörülü olacağız.
- Uzlaştırıcı olacağız.
- Engin kültürlü olacağız.
- Bilgili, öğretici olacağız.
- Ağırbaşlı, ölçülü olacağız.
- Kibar olacağız.
- Güler yüzlü olacağız.
- Ülkeye sadakatle bağlı olacağız.
İşte...
Ancak bu insani değerlere sahip olursak...
Dogmatik öğretileri...
Yobaz diktatörlüğü...
Yalanın iktidarını...
Paranın egemenliğini...
Sömürünün çarklarını...
Terörün acımasızlığını...
Yok edebiliriz...
Ve:
Barışa, bağımsızlığa, özgürlüğe giden yolu ancak böyle inşa edebiliriz.
Benim bildiğim başka kurtuluş reçetesi de yoktur.
Hangi dinden, dilden, siyasal görüşten olursak olalım, bu evrensel değerler etrafında birlik olalım; el ele verelim.
Türkiye’yi ancak güzellik kurtarır...