Ne olaydı, ne olaydı; “kasetle geldi ama bak kurultayla gitti” diye­bilecek bir lafımız olaydı. Muhalefet partisi CHP’de “parti içi demokra­si” çalışıyor, delegeler genel başkanın esiri olmamışlar, siyaseti geçim aracı görmüyorlar, milletvekilliğini devletten geçinmenin yolu yapmak niyetinde değiller; “kasetle geleni kurultayla gönderdiler” diyebilseydik.
Bunu bile çok gördüler.
Diyemedik.
Eski tas, eski hamam.
Katıldığı her seçimi kaybetti.
Girdiği her kurultayı kazandı.
Yerini “genç bir lidere” kendi isteğiyle bıraksaydı. Gönüllerde taht kuracaktı.
Gönül tahtı istemiyor.
Parti koltuğuna yapıştı.
Kurultayları kazanıyor.

* * *

Kurultay salonunun duvarlarına “ada­let ve cesaret” yazmışlardı.
Ne adalet vardı.
Ne cesaret.
En çok iktidar partisi, Tayyip Erdo­ğan, Binali Yıldırım, Devlet Bahçeli ve MAN Adası’nda şirket kuranlar sevin­miştir.
Bu sevinç şöyle anlatılır:
Güçlü iktidar yoktur.
Aciz muhalefet vardır.
Tarihin her döneminde sayısız örnekleri görülür. Zafer ve hezimet iç içedir. Galibiyet ve mağlubiyet beraber yaşar. Kürsüye çıkıp zafer konuşması yapanlar bir bakarsın kendini bodrum­da bulur. İçi yenilgi dolu bir göstermelik zafer kazanılmışsa tarih öyle bir akar ki, kürsüye çıkanlar, bodruma inenlerle yer değiştirir. Türkiye’de yapılan son 8 seçimin sonuçlarına doğru bakmayı bilen gözler; “Güçlü iktidar yoktur, beceriksiz muhalefet vardır” ger­çeğini görüyorlar. İktidar partisi 2011 seçimlerinde 21 milyon 400 bin oy almıştı, 2014 seçimde 19 milyona indi. İl genel meclisi ile belediye meclisleri­ne verilen oyların ortalaması alınarak yapılan kıyaslamada “balkonda zafer konuşması yapan iktidar lideri Erdoğan’ın inişin tehlikeli virajına geldiğini” görmüşlerdi.
İnişi hızlı olacaktı.
Muhalefet aciz kaldı.
İktidar oy artırdı.

* * *

Bahane kirli çoraptır.
Kokar.
Kimse bahanelere sığınmasın.
Halkı anlamaz, bilmez, düşünemez, söyleneni kavrayamaz, tutucu ve gerici kalıplardan çıkamaz, din istismarcıları­nın yörüngesinden kurtulamaz, rüşvete ve avantaya teşne; “verirsin bir tor­ba kırık pirinç” alırsın oyunu, “verir­sin bir küfe kömür” alırsın vicdanını, “verirsin çocuğuna okulda bedava bir kitap” alırısın vatandaşlık bilincini sanmasın.
Muhalefet, kıymetini bilsin.
Kurultay, kazanç olmadı.
Kurultay, ilgi uyandırmadı.
Kurultay, bir yenilik sunmadı.
Onlara oy vermişler ve vermemiş tüm seçmenler; ana muhalefet partisi kurultayda ne yapacak diye beklemek­teydi. Yaklaşmakta olan 3 seçime hangi hazırlıklarla girdiklerini gösterecekler, ülkenin 81 ilinde, ilçelerinde, her ma­hallesinde, her evinde titiz araştırmalar yapıp “Türkiye’nin dert haritasını” çıkarmışlar, bu dertlere göre bilimsel, akılcı, uygulanabilir çözümler üretmiş­ler, bunu halkın anlayabileceği sadelikte anlatacak yol ve yöntemleri bulmuşlar... Seçmen böyle bir kurultay görmek, heyecanlanmak, umutlanmak istedi.
Çift imza entrikası gördü.
48 delege çift imza vermişti.
48 delegeye niçin böyle yaptın diyen bile olmadı. Parti Meclisi 60 üyeden oluşuyor fakat 596 delege Parti Mec­lisi’ne girmek için aday oldu. Genel Başkan, Parti Meclisi’ne giremeyen üyeler küser, bana oy vermezler diye düşünmüş olmalı ki, başkanlık seçimini bir gün önce yaptırdı.
Kurultayda ilk gün kazandı.

* * *

Delegeleri ayarlıyor.
Kurultaylarda kazanıyor.
Girdiği her seçimi yitiriyor.
Güçlü iktidar yoktur.
Aciz muhalefet vardır.