Enflasyon “fiyatlar genel düzeyinin” yükselmesidir. Deflasyon ise bunun tersidir. Yani “fiyatlar genel düzeyinin” düşmesidir. Şimdiye kadar yıllık olarak Türkiye’de deflasyon yaşanmamıştır. Enflasyon, yanlış olarak “hayat pahalılığı” ile özdeş kabul edildiğinden, vatandaş bunu zihnindeki “kötü şeyler” kutusuna koymuştur. Deflasyon, düz mantıkla “kötü” enflasyonun tersi olduğu için “iyi bir şey” olarak düşünülebilir. Ama bu doğru değildir. Vatandaş için iyi olan, toplam milli gelirin artması ve kişisel gelirin nominal olarak enflasyondan daha yüksek oranda büyümesidir. Yani artan milli gelirden payına düşeni alabilmesidir. Deflasyon, çoğu kez, toplam milli gelirin düşmesi ve işsizliğin artması sonucunu doğurur. Bu sebeplerle sanıldığının aksine, fiyatlar genel düzeyinin gerilemesi yani “deflasyon” da zihnimizdeki “kötü şeyler” kutusuna girmesi gereken bir iktisadi oluşumdur.

DÜNYA EKONOMİSİNİN GENEL DURUMU (KONJÖNKTÜR)

Dünyada esmekte olan hakim rüzgarların yarattığı genel durum şudur: Enflasyon bitmiş yerini deflasyon almıştır. Büyüme yavaşlamış, bazı ülkelerde küçülme yani fakirleşme oluşmuştur. Faizler düşmüş hatta sıfırlanmıştır. Düşen küresel talep yüzünden ham madde fiyatları düşmüştür. Petrol fiyatları, hiç kimsenin öngörmediği bir oranda neredeyse üçte bire düşmüştür. Pek tabii burada Amerika ve AB’nin, Batı’ya kafa tutan ve genişlemeci bir siyaset izleyen Rusya’nın daha doğrusu Putin’in burnunu sürtme politikasının etkisi büyüktür. Birkaç yıl boyunca dillere pelesenk olan “gelişmekte olan ülkeler ile gelişmiş ülkeler ayrışmaktadır” hikayesi büyük çapta bitmiştir. Dünya ekonomisine hakim olan rüzgarların Türk ekonomisine olan etkisi 2014’te giderek daha belirgin hale gelmiştir. Türkiye’de de büyüme düşmüştür. Bu yıl, muhtemelen yüzde 3’ün altında kalacaktır. Üstelik bu büyümenin neredeyse tamamı, petrol ve ham madde fiyat düşüşleri sayesinde elde edilen “cari açık” daralmasından kaynaklanmaktadır. Yani iç piyasa büyümesi “sıfır”dır. Enflasyon, döviz fiyat artışları ile önce çıkmış, daha sonra döviz fiyatları inince düşmüştür. Daha da önemlisi enflasyon şu sıralarda düşme eğik düzlemine oturmuştur. Yani düşüş sürecektir.

OLMAZ DEMEYİN; BELKİ DE 2015’TE TÜRKİYE’DE DE DEFLASYON OLUR

Yıllarca yüksek ve yapışkan enflasyonla boğuşan Türkiye, son 12 yılda uygulanan “Örtülü Kur Çıpası” sayesinde enflasyonu tek haneye düşür-müştü. Hemen hatırlatayım bu tablonun aynısı Türkiye benzeri tüm ülkelerde görüldü. Ancak Türkiye’de cari açık 2011 yılında yüzde 10’a çıkınca, ülkemiz “en kırılgan beşli” listesine girdi. Hükümet, bu kırılganlığı ortadan kaldırmak için “Yumuşak İniş” kararı aldı. Bunun anlamı cari açığı, “büyümeyi yavaşlatarak” düşürmekti. Nitekim büyüme düştü, cari açık daraldı.

TALİH KUŞU

Ancak son 4-5 aydır, hızla düşen petrol fiyatları, Türkiye’nin ekonomi politikasını adeta altüst etti. Cari açık zahmetsiz bir şekilde daralınca, kırılganlık bitti. Döviz fiyatları düştü. Geriye tehlike diye FED’in faizleri artırmasından başka bir şey kalmadı. O da ufuktan kayboldu. Bu durumda enflasyonun yüzde 5’i görmesi hatta altına inmesi ihtimali belirdi. Bu Türkiye için “deflasyon” demektir. Onun da sonucu, büyümenin daha da düşmesi ve işsizliğin artması olabilir. Pek tabii bu şartlar altında ne olacak? Bana göre Merkez Bankası’nın faizleri ciddi oranda düşürmesi kaçınılmaz hale gelecektir.

Son söz: Lodosla gelen, poyrazla gider.