Sevgili okuyucularım, bir ülkede en büyük hukuksuzluk, ifade alacak savcılara, yargılama yapacak hakimler ve mahkemeye kamuoyu önünde saldırıp onları küçük düşürmek, aşağılamak ve duyulan güveni sarsmaktır.
İktidarın emrindeki yandaş-satılık havuz medyası bunu günlerdir yapıyor.
Anayasa Mahkemesi’ne daha şimdiden en ağır biçimde saldırıyor.
Bunların gazeteleri, sanki AKP genel merkezinin basın bülteni olarak çıkıyor.
Hepsine önceden emir veriliyor:
“Yarın şöyle bir manşet atacaksınız.”
Gazetecilik ahlakı falan artık hiç kalmadığı için bunları önemsemiyoruz... Çünkü karşımızda her gün aynı yüz kızartıcı tablo var.
İşte dünkü manşetlerden birkaç örnek:
Sabah: “Yüce Divan değil siyasi kapan. Bu kapanı paramparça etmeliyiz. Yargıda aklanan dört eski bakanı siyasi kararlar veren Anayasa Mahkemesi’nin pençesine bırakmayız. Biz bu mahkemeye güvenmeyiz. Komisyon üyelerinin (Çoğunluğu AKP’li olan soruşturma komisyonu üyelerinin) bu oyunu bozması gerekir.”
Burada en dikkat çekici husus, “Yargıda aklanan” sözleri.
O dört eski bakan hangi yargıda ne zaman aklandı?
Bunlar yargılandı da haklarında beraat kararı mı verildi?
Hayır!..
Sadece İstanbul’da Ekrem Aydıner isimli bir savcı bütün şüpheliler hakkında takipsizlik kararı verdi.
* * * *
Hukukçu değilim ama bizim basın davaları nedeniyle savcılara ve mahkemelere ifade vere vere, epeyce “Hukukçu (!)” olduğumu söyleyebilirim!
Böyle durumlarda savcının yapacağı bir şey vardır.
Eğer dosyalar tertemiz ise, hiçbir suç unsuru yoksa, elbette takipsizlik kararı verebilir.
Varsa dava açar, kararı mahkeme verir.
Şimdi bu dört eski bakan ve yakınlarıyla ilgili yüklü dosyalar ve belgeler var.
Allah için söyleyin, savcı bey hangi nedenle doğrudan takipsizlik kararı vermiş?
Oysa pekala dava açıp şüphelilere “Gidin yargılanın, hesabınızı mahkemede verin” diyebilirdi.
* * * *
Gelelim yandaş medyanın dün attığı öteki manşetlere...
Şeriatçı Akit: “Gözler bugünkü (dünkü) dört bakan oylamasında. Hedef yüce kaos. Paralel çete ve müttefikleri dört eski bakanı Yüce Divan’a sevk ettirip ülkeyi kaosa sürükleme hesapları yapıyor. Meclis Soruşturma Komisyonu’nda bugün (yani dün) yapılacak oylama sadece AK Parti’nin istikbali (geleceği) açısından değil, Türkiye’nin istiklali açısından da son derece önemli.”
Bak sen!.. Gördünüz mü, yolsuzluk ve rüşvet iddiasıyla yargılanması gereken şahıslar için nasıl da korkuyorlar...
AKP’nin istikbali, Türkiye’nin istiklali söz konusu imiş!
* * * *
Star: “Haşhaşilere karşı yüce vicdan... Paralel örgüt bu kez Yüce Divan oyunuyla sahneye çıktı. Gözler yeni darbe girişimine karşı alınacak tavırda...”
Akşam: “Yüce Divan için çirkin kampanya. Yayın organlarıyla linç etmeye çalışıyorlar. Hedefleri zayıf koalisyon hükümeti kurmak. İftira atarak çözümü (Kürtçülük olayını) sabote etmeye çalışıyorlar.”
Atılan bu manşetlerin tamamı yalan, tamamı palavra.
Amaç yolsuzluk yaptığı ve rüşvet yediği belgelenen şahısları aklamak.
Darbe yapılacakmış da, hükümet yıkılıp yerine zayıf bir koalisyon hükümeti kurulacakmış da, paralel örgüt harekete geçmiş de!.. Ne ilgisi var?
Hiç değilse adam gibi yalan söyleyin, bari milleti kandırırken biraz mert olun.
* * * *
Bakınız, geçen yıl gerçekleşen 17 ve 25 Aralık operasyonlarından sonra bir yıldan fazla bir zaman geçti.
Önce birileri itiraz etti:
“Bu ses kayıtlarını kağıda dökmüşler ama çoğu montajdır.”
Belgeler resmi bilirkişiler ve özellikle TÜBİTAK uzmanları tarafından incelendi...
Ve hepsinin gerçek olduğu ortaya çıktı.
Olayın -güya- açığa çıkarılması için kurulan Meclis Soruşturma Komisyonu, AKP tarafından bir türlü çalıştırılmadı.
Ertelendikçe ertelendi, dosyalar görmezden gelindi, bir sürü engeller çıkarıldı.
Sonrasında çok şükür yüzdük yüzdük, geldik kuyruğuna!..
Her şey kamuoyundan ve Türk Milleti’nden gizlendi...
Çünkü korkuyorlardı.
* * * *
İşin bu aşamasında dikkat çeken bir husus daha var. Dünkü yandaş gazetelerin son sayfalarında aynı doğrultuda -tam sayfa- bir ilan yer aldı:
“17-25 Aralık darbe girişimlerinin adli yargıda takipsizlikle sonuçlanmasına rağmen dosyada suçlanan bakanların Yüce Divan’a gönderilme çabası, adli yargıda başarısız olan darbe girişimini Anayasa Mahkemesi’nde sonuçlandırma çabasıdır...
Siyasi ikbal ve makamları için bu fitne odaklarıyla açık ve gizli ittifak yapanları ibretle takip ediyoruz...”
Altındaki imza “SDP Sivil Dayanışma Platformu.”
Kim bunlar?.. AKP yandaşlarından oluşan çok paralı bir topluluk.
Metni kaleme aldıran ise AKP!
Benzer bir ilanı geçtiğimiz aralık ayında bir kez daha vermişlerdi. Bunca gazeteye verilen tam sayfa ilanların bedeli en az 500 bin liradır. Bu paraları bir çırpıda kim bulur, nereden ve nasıl bulur, bu nasıl bir para bolluğudur, bilmek ve anlamak mümkün değil.
* * * *
Az önce de değinmiştim, ne olmuştu adli yargıda?..
İlanda iddia edildiği gibi mahkeme değil, bir tek savcı İranlı dahil tamamı için takipsizlik kararı vermişti, hepsi o kadardır.
Bu kararın siyasi olup olmadığı da her zaman tartışılacaktır ama o savcı hakkında bir tek satır bile yazmadık.
Evet, çok korkuyorlar... Çünkü bu dört bakan Yüce Divan’a gittiği takdirde (onlarla birlikte ister istemez başka bazı tipler de gidecek) ortaya bugün bile bilinmeyen bir sürü gerçekler çıkacak, kimlerin ne haltlar yediği, malı nasıl götürdüğü gözlerimizde daha iyi canlanacak.
* * * *
Sevgili okuyucularım, korku dağları bürümüştü ve bu yüzden günlerden beri yayın yapıp bastırıyorlardı...
Meclis Soruşturma Komisyonu AKP’li milletvekillerinin kelle çoğunluğu ile dün akşam beklenen kararı verdi!..
Ve böylece hepsi -şimdilik- aklanmış oldu!
Bakan Bey’ler ve yakınları rüşvet almamış, yolsuzluk yapmamıştı!
Bu konuda son kararı bu ayın sonlarına doğru Meclis Genel Kurulu verecek. Ancak orada da sonuç değişmeyecek.
O gizli oylamada 53 onurlu, namuslu, vicdan sahibi AKP milletvekili bunların yargılanması doğrultusunda oy kullanıp sonucu değiştirir mi?..
Mümkün değil.
İş bitmiş, kelle hesabıyla aklama sürecinde amaca ulaşılmıştır!