Yılbaşından bu yana Türk Lirası’nın ‘kara gün’ yaşamadığı bir ay bile olmadı. Ancak geçen hafta yılın en kötü günlerini yaşadı. Geçen hafta, dolar rekor üstüne rekor kırarken, Borsa İstanbul’da sert yabancı satışları görüldü. 2 Mayıs’ta uluslararası derecelendirme kuruluşu Standard &Poors Türkiye’nin kredi notunu kırdı ve ardından beklentilerin üzerinde gelen yurtiçi enflasyon verisi yeni rekorlara davetiye çıkardı.

Perşembe günü açıklanan nisan ayı enflasyon verisinin yıllık 10.85 ile beklentilerin üzerinde gelmesiyle, dolar, yükselişini hızlandırarak 4.2902 TL’yi gördü. Bu arada, Türkiye 10 yıllık Hazine tahvil faizleri de geride kalmayıp, haftanın son işlem gününde günlük bazda 31 baz puan artışla yüzde 13.76 seviyesine tırmanarak rekor kırdı. Bu seviye 10 yılın zirvesi olarak kayda geçti.

[old_news_related_template title="Vatandaşın dövizi azaldı şirketlerinki arttı" desc="Yılbaşından bu yana vatandaş ve şirketlerin hesabındaki döviz cinsi paraların tutarı 1.8 milyar dolar arttı. Vatandaşın mevduatı 1.8 milyar dolar azalırken şirketlerin dövizi 3 milyar dolardan fazla arttı. " image="https://sozcuo01.sozcucdn.com/wp-content/uploads/2018/05/iecrop/dolara-ne-oluyor_16_9_1525441118.jpg" link="https://www.sozcu.com.tr/2018/ekonomi/vatandasin-dovizi-azaldi-sirketlerinki-artti-2388035/"]

ÇÖZÜM FAİZDE KİLİTLENİYOR


Ekonomistler 10 yıllık tahvil faizlerinin birkaç günde yüzde 1 üzerinde artmasının Türkiye’ye yönelik negatif bir risk algısının göstergesi olduğuna işaret ederken, tüm bunlar piyasalarda yeni bir beklentiyi öne çıkardı. Seçim öncesi kurlarda stabil bir seyir için Merkez Bankası’nın 7 Haziran Para Politikası kurulu (PPK) toplantısında faiz artırımına gidebileceği zaten beklentiler arasındaydı.

Ancak, gelinen noktada bir yandan dünya dolar endeksindeki güçlü seyir diğer taraftan Türk ekonomisindeki kırılganlıklar, Türk Lirası’nı zayıf düşürüyor. Bu anlamda, gerek ekonomistler gerekse yabancı yatırım kuruluşları Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya’nın 7 Haziran’ı beklemeden sahaya inmesi gerektiğini dile getiriyor. Dövizin ateşini bugünden yarına söndürecek tek aracın kuvvetli bir faiz artışı olduğu belirtiliyor. Çünkü, mayıs ayında yabancı çıkışı hiç olmadığı kadar hızlandı.

Baskın seçim öncesi oluşan siyasi riskler ile yabancı yatırımcılarda temkinli duruşa geçme eğilimi oluştu. Ekonomistler, seçim sonrası oluşacak ortamın yabancıların Türkiye algısını belirleyeceğini ve yeniden pozisyon almalarını sağlayacağını belirtiyor.

BASKI YARATIR


Dolar için destek noktasının 4.21 lira ve üzeri olduğunu kaydeden yatırımcı uzmanları, bu seviyenin üzerinde Merkez Bankası’ndan faiz artışı beklenebileceğine işaret ediyor. Bu oynaklık seviyesinin devamı halinde faiz artırımı dışındaki çözümlerin geçici olacağına dikkat çekiliyor. Bu noktada ise artan enflasyon beklentileri ve ilave sıkılaşma gerekliliği piyasa faizleri üzerinde yukarı yönlü baskının devam etmesine neden olabilir.

FAİZ ARTIRIMI İÇİN ALAN VAR


Para piyasalarında yaşanan bu gelişmeler neticesinde birçok banka ve kurumdan açıklama geldi. Bunlardan biri de Hollanda merkezli Rabobank oldu. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) olağanüstü toplantıya giderek faiz artırımı yapabileceğini kaydeden Rabobank Stratejisti Piotr Matys, Türk Lirası’nın işlem gördüğü seviyeye bağlı olarak TCMB’nin en az 200 baz puan faiz artırımı için alana sahip olduğunu açıkladı. TCMB Başkanı Murat Çetinkaya’nın Türk Lirası’nda satışı durdurmaya yönelik faiz artırımı için 7 Haziran’daki Para Politikası Kurulu toplantısını bekleyemeyebileceğini söyleyen Matys, AKP hükümeti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 24 Haziran seçimi öncesi stabil bir Türk Lirası’nı tercih edeceğini söylerken, TCMB en son 29 Ocak 2014 gece yarısı olağanüstü toplantıya giderek faizlerde 550 baz puanlık artış yaptığını hatırlattı.

[special_article_template title=" TCMB’nin kuvvetli bir faiz artışı dışında herhangi bir araçla bu gidişatı durdurabileceğini zannetmiyorum." desc="" who="SPINN Danışmanlık Kurucu ortağı ve Ekonomist Özlem Derici Şengül"]

KUVVETLİ FAİZ ARTIRIŞI DURDURABİLİR


SPINN Danışmanlık Kurucu ortağı ve Ekonomist Özlem Derici Şengül, bu hafta hem yurtiçi hem yurtdışı koşullarda herhangi bir değişiklik olmayacağını bu nedenle kurdaki oynaklığın devam edeceğini aktardı. Kurdaki yükselişi tetikleyici unsurların, seçim öncesi mali genişleme ve global faizlerin Türkiye gibi dış finansman ihtiyacı içinde olan gelişen ülke piyasalarının aleyhine şekilde yükseldiğini belirten Şengül, bu aşamada TCMB’den beklentilerin arttığını söyledi. Şengül, “TCMB günlük döviz ihalelerini arttırabilir ancak TCMB’nin kuvvetli bir faiz artışı dışında herhangi bir araçla bu gidişatı durdurabileceğini zannetmiyorum” diye konuştu. Hem faizlerin hem kur, hem de enflasyondaki artışın şirketlerin maliyetlerini arttırdığını ve önünü görmelerini engellediğini kaydeden Şengül, “Bu durum üretimde yatırımlarının durmasına neden olabilir. Kişiler tarafında ise enflasyon alım gücünü düşürdüğü için dolarizasyonu teşvik ederek ekstra dolar talebi oluşmasına neden olacaktır” diye konuştu.

MALİ POLİTİKA SIKINTI YARATIYOR


GCM Menkul Kıymetler Araştırma Uzmanı Enver Erkan da kurlardaki volatilitenin artışıyla Merkez Bankası’nın 7 Haziran’daki toplantıyı beklemeyebileceğini, öncesinde sözel yönlendirme ile ortaya çıkma gerekliliğini hissedebileceğini belirtti. Erkan’a göre eğer proaktif adımlar atılmaz ve ABD verileri de kurlarda düşüşe izin vermezse yeni yüksek seviyeler görülebilir. Enflasyon konusu aşılmadan faizleri indirmenin mümkün görünmediğini ve bu yüzden para politikasının sıkı kalmaya devam etmek durumunda olduğunu kaydeden Erkan, “Ancak para politikası tarafında bütün ekonomide yaratabileceği yan etkiye rağmen 75 baz puan artış yapılırken, mali politikaların halen genişleyici olması fiyat istikrarının sağlanmasını da zorlaştırıyor. Atılacak faiz adımının boşa gitmemesi önemli, çünkü faiz aynı zamanda Hazine ve şirketler açısından ek faiz yükü yaratıyor” değerlendirmesi yaptı.