Hollywood her yıl genç izleyicilere en azından üç-beş film sürmesi amaçlanan yeni seriler üretmeye çalışır. “Doğruluk mu Cesaret mi?” de yeni bir “Son Durak” (The Final Destination) ya da “Çığlık” (Scream) serisi üretme çabasından doğmuş bir film belli ki.

Yaşadıkları her şeyi YouTube ve Snapchat gibi sosyal medya araçlarıyla paylaşmayı seven genç kahramanları var filmin. Aynı okulda okuyan altı genç arkadaş, bahar tatillerini eğlenerek geçirmek için Meksika’ya giderler. Grubun en az bencil, çevresine ve dünyaya karşı duyarlı olan Olivia’nın en yakın arkadaşı Markie’yle ilgili ciddi sırları vardır. Kendisinin ve arkadaşlarının başını da Olivia derde sokar aslında. Tatillerinin son gecesinde Olivia’nın tanıştığı bir genç erkek yüzünden yıkık bir kiliseye partilemeye giderler birlikte! Burada oynadıkları “doğruluk mu cesaret mi?” oyunu peşlerini bırakmaz. Oyunun kurallarını herkes bilir; sırası gelen oyuncu ya kendisine yöneltilen soruya doğru cevabı vermeyi seçecektir ya da cesaret gerektiren bir olayı gerçekleştirecektir. Ancak lanet yüzünden yalan söyleyen ya da kendisinden istenen hareketi yapmayan oyuncu ölecektir. Bu ölümcül oyun, arkadaşların aralarındaki sırları ifşa etmelerine sebep olmakla kalmaz, hepsi sonu ölümle biten zor oyunlar oynamak zorunda da kalırlar.

dogrulukmucesaretmi2
Dört kişinin elinden çıkmış olan bu basit hikaye ilk bakışta “Son Durak” filmlerindeki gibi ilgi çekici bazı açılımlara sahip olabilecekken senaryoda bu avantaj pek de yaratıcı şekillerde değerlendirilememiş. Mesela açılış sahnesinin etkisizliği yüzünden film pek de yüksek başlamıyor. Karakterlerin bize tanıtıldığı bölümlerde de kötü yazılmış diyaloglar bizi karakterlerden adeta itiyor. Ama sonrasında gençlerin tatil anılarını derleyen sosyal medya paylaşımlarıyla kurgulanmış jenerik ve birkaç parlak buluş filmi belli bir oranda izlenebilir hale getirmeyi başarıyor.

Diğer yandan bu yerinde duramayan, alkole düşkün, birbirlerinin erkek arkadaşlarıyla da çok ilgili, sosyal medya bağımlısı gençlerin tepesine inen bir ceza gibi kurgulanmış filme adını da veren bu basit oyun. Ölüm sahnelerinde ise “Son Durak”taki kadar yaratıcı fikirler bulunamamış ve 13+ sınıflandırması alınsın diye de bu cinayet ve intihar sahneleri ‘kansız’ gerçekleştirilmişler. Oysa bu kadar insanın vahşi şekillerde öldüğü filmlerde yüksek bir sınıflandırma almamak için yapılan bu ayar filmin etkisini de zayıflatıyor doğrusu.

Yaratıcılığın iyi çalışmadığı bir diğer şey de; hikayenin temelini oluşturan lanetin etkileyici bir buluşa bağlanamaması.

Daha çok televizyon dizilerinden tanınan genç oyuncuların arasında iki esas kızı, Olivia ve Markie’yi canlandıran Lucy Hale ve Violett Beane, haliyle filmde de en çok dikkat çeken isimler olmuşlar. Ama bakalım genç kuşak için yeni bir korku/gerilim serisine dönüşecek kadar ilgi görecek mi film...

dogrulukmucesaretmi
2,5 yıldız
Doğruluk mu Cesaret mi?
Truth or Dare
Yönetmen: Jeff Wadlow
Senaryo: Jeff Wadlow, Michael Reisz, Christopher Roach, Jillian Jacobs
Oyuncular:  Lucy Hale, Tyler Posey, Violett Beane 
100 dakika, 15+


TAKLİT BİR “BÜYÜK HESAPLAŞMA”

1995 yapımı Michael Mann filmi “Büyük Hesaplaşma” (Heat) polisiye türünün en iyi filmlerinden biridir kuşkusuz. Görünürde basit bir hikaye üzerinde yükselir. Ekibiyle profesyonel soygunlara imza atan bir hırsız son büyük bir işin ardından kaçmak niyetindedir. Ancak işinde çok inatçı olan ve evinde ciddi ailevi sorunlar yaşayan tecrübeli bir polis, her ne kadar belli bir oranda bu adama saygı duysa da ekibiyle beraber peşine düşer.

Bir hırsız-polis hikayesinin derinlerine inerken, erkeklerin başka birine, ya da yasalara uygun sakin bir düzene bağlanmak konusundaki tereddütlerini, korkularını anlatabilmek bir maharet ister. “Büyük Hesaplaşma” bu konuda bir zirvedir. Kuşkusuz iki erkeği canlandıran efsanevi aktörler Robert De Niro ve Al Pacino’nun karizması da iyi yazılmış ve çekilmiş senaryoyu bütünler. Birbirlerini karşı karşıya bulan bu iki adamın arasındaki farkın o kadar da belirgin olmamasını ustaca anlatır film.

suctakimi2
Bu hafta vizyona giren “Suç Takımı”, ait olduğu türün şahika filmlerinden biri olan “Büyük Hesaplaşma”yı büyük oranda taklit ediyor. O filmdeki gibi Los Angeles’da bir grup soyguncu büyük bir banka soygunu planlıyordur. Yine karısıyla sorunlar yaşayan maço bir polis dedektifi olan Nick ekibiyle birlikte bu soyguncuların peşine düşer. Zaman zaman bu soygun ekibinin özel hayatlarına da girip çıkmakta film. Ama yine de bütün karakterlerin klişe ve yüzeysel kalmalarına engel olunamamış.

Önce polis Nick’ten başlarsak, Gerard Butler’ın canlandırdığı Nick polisten çok leş bir suçlu gibi. Alkolik, ağzı bozuk, karısı ve kızlarıyla pek ilgilenmeyen, kadın avcısı bir adam. Seyircinin de kolay sempati duyamayacağı bir polis karakteri yani. Soygun çetesinin başındaki Ray ise soğukkanlı, askeri geçmişi olan iri kıyım bir adam olmanın ötesinde pek de bir özellik barındırmıyor. Bu adamların da normal bir hayatı olabildiğini bize göstermesi için de sadece bir tane sahne kurgulanmış. Bu sahnede Ray ve çetesi bir gün, çetenin iri kıyım bir üyesinin (rap şarkıcısı 50 Cent canlandırıyor) ergen kızının yeni erkek arkadaşının gözünü korkutup sonra gülüşüyorlar! Aman ne yaratıcı, ne komik bir sahne! Kızla buluşmaya gelen ergenin korkması için o kadar adamın bir odada toplanıp sert sert bakmasına gerek de yok aslında. Kızın babası tek başına yeterli halbuki!

Çetenin amacı Los Angeles’taki Amerikan Merkez Bankası’nda imha edilecek büyük miktardaki eski paraları, bu işlemden hemen önce çalabilmek. Oysa Nick ve ekibinin çete içinde bir bağlantısı vardır. O karakter sayesinde de hikaye son 15 dakikasında “Olağan Şüpheliler” filmine dönüşüyor zaten.

suctakimi
Ama bu 140 dakikalık iddialı soygun filminde o kadar üstünkörü halledilmiş detaylar var ki insan şaşırıyor. Mesela bankaların bankası olarak tarif edilen hedef bankanın o kadar acayip bir güvenlik sistemi var ki, çalışanlara yemek getirmek için işe yeni girmiş bir servis elemanı binanın en kuytularına kadar girebiliyor! Nick ve Ray arasında sağlam ve inandırıcı bir gerilim de yaratılamıyor. Güpegündüz gerçekleştirilen soygun planı da pek dahice değil doğrusu...

Sonuç olarak “Suç Takımı” birkaç sahnesindeki işçiliğiyle ilgi çekiyor, sıkmıyor ama yeterince kalıcı bir etki de bırakamıyor seyircide.

2 yıldız
Suç Takımı
Den of Thieves
Yönetmen: Christian Gudegast
Senaryo: Christian Gudegast
Oyuncular: Gerard Butler, Pablo Schreiber, O'Shea Jackson Jr.
140 dakika, 15+