BUNU YAZMAK GEREK

CHP SANDIKLARA SAHİP ÇIKABİLMİŞ OLSA BUGÜN İKİNCİ TURU YAPIYORDUK


Belli ki Muharrem İnce hakkındaki eleştirilere çok öfkeleniyor.
Ve yine CHP’ye öfkelenenler İnce’ye yönelik eleştirilere daha da çok kızıyorlar.
Sanıyorlar ki İnce CHP’nin başına geçerse CHP’de işler düzelecek.
Oysa muhtemelen daha da kötü olacak, çünkü sorun genel başkanı değiştirmekle çözülemez artık. CHP’nin yapısal bir değişime ihtiyacı var.
Bugünkü yönetimin başarısızlığı, yeteneklerinin çok sınırlı olduğu açık biçimde görülüyor.
Mutlaka bir değişim gerek ama popülizmin vıcıklığı içinde yapılırsa bu değişiklikle CHP’nin tamamen tarihe karışma tehlikesinin olduğunu da görelim.
CHP’nin yeteneklerinin ne kadar sınırlı ve yetersiz olduğu seçimlerden 15 gün sonra resmen ortaya çıktı.
İlk gece durumu fark etmiştik ama CHP Genel Merkezi kendini kurtarmak için büyük bir titizlikle gerçeğin üzerine yattı.
Dışarıdan bakınca bile anlamıştık. CHP sandıklara hakim olamamıştı. Sandıklardan sonuç alınamamıştı.
İlk gelen (tahminim 50 bin dolayında) sandıklardan çıkan sonuca göre Erdoğan yüzde 50’ye yaklaşamıyordu. Bu nedenle ısrarla “İkinci tur kesin” diye bağırıştı CHP yöneticileri.
Ama sistem çöküp veriler de alınamayınca çaresiz AA’nın verilerini doğru kabul etmek durumunda kaldılar.
Bu aslında tarihi rezaletti.
CHP yöneticileri kendi beceriksizliklerini örtbas etmek için halkın uğrayacağı derin hayal kırıklığını hiçe sayarak “Adam kazandı, bizim verilerle AA’nınkiler aynı, seçimi kaybettik, haydin dağılın evinize gidin” açıklamalarını yaptılar.
Muharrem İnce bu ağır başarısızlıkta kendi payının olduğunu elbette biliyor.
Parti ile ilişkisini tamamen kesen, sanki bağımsız aday gibi davranan İnce sandık güvenliği için hiçbir önlem almamıştı besbelli.
İnce eninde sonunda halkın kendisine de fatura keseceğini bildiğinden genel merkezle birlikte kendi ayıbını da örtmek için sürekli “kaybettik, kazanamadık” söylemini dile getirdi. Çamur gibi bir popülizmle sarayın ve çevresinin gözüne girebilmek için “Kaybettim ama kutlama yüceliğini gösteriyorum, bunu hiçbir CHP’li yapamaz” havasına girdi. Daha ilk gün Erdoğan’ı arayıp kutladı. AKP çevreleri İnce’yi çok takdir etti.
Ama gerçekler ne yaparsanız yapın saklanamıyor.
CHP’nin 50 bin sandıktan sonuç alamadığı ortaya çıktı.
İşin kötüsü CHP o gece bu 50 bin sandığı toparlayamadığı gibi buralardan hâlâ kendi ekibinin eliyle sonuç alabilmiş değil.
Zaten sorun da bu; geç olsa bile sonuçlara ulaşamayan CHP hiçbir itirazda da bulunamıyor.
Eğer CHP bu kadar aymaz davranmamış olsa bugün cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunu yapıyor olacaktık.
Onun yerine herkes nefesini tuttu Erdoğan’ın “padişahlık devrini andıracak” yeni döneme başlamasını bekliyor ve ülkeyi kimlerle yöneteceğini merak ediyor.
Seçimden 15 gün sonra CHP’nin o gece nasıl beceriksiz olduğu gerçeğini öğrendik.
Bir süre sonra da İnce’nin o gece neden kaçıp gittiğini öğreneceğiz mutlaka.

SOSYAL MEDYA

SADECE SUNULAN ÇÖZÜMLERİ DÜŞÜNME KOLAYCILIĞI


Son günlerde sosyal medyada bir fıkra dolaşıyor.
Benim çok hoşuma gitti. Kaynağını araştırdım.
Ama sonuç alamadım. Sadece mynet sitesinden anladığım kadarıyla bu fıkra aslında bir giriş sınavının sorularından biri. Yani galiba.
Artık neyse ne, günümüze de uygun hoş bir yazı sizlerle de paylaşmak istedim.

BİR BİLEN DİYOR Kİ

Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar:
- Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz?
Doktor:
- Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç sey veriyoruz. Bir kaşık, bir fincan ve bir kova. Sonra da kişiye küveti nasıl boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz.
Adam:
- Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova kaşık ve fincandan büyük.
Doktor cevaplar:
- Hayır. Normal bir insan küvetin tıpasını çeker.
Buradan çıkarılacak ders: “Gerçek akıl, sadece bize sunulan çözümleri seçmek değil, en uygun çözümü bulabilmektir.”
Bu hoş yazıyı paylaşanlardan biri altına bir de şunu eklemiş:
Bugün bize sunulan da, Kova, Fincan ve Kaşık. Ama ne Hikmetse, kimsenin aklına küvetin tıpasını çekmek gelmiyor. Çünkü irdeleme ve sorgulama özelliğimizi kaybetmişiz.
İrdelemeyen ve sorgulamayan bir toplum, yığından öteye gidemez.
Ve her daim köle olmaya mahkumdur.

ÇOK GÜLDÜM

BU PAZAR İÇİN 5 FIKRA BİRDEN


Eski zamanlara yolculuk

Bilim adamlarının ha bire uğraşıp durduğu “Eski zamanlara yolculuk etmek” son derece mümkün.. Öyle makinelere, elektronik devrelere ihtiyaç yok.
Sadece ud taksimi dinlerken 2-3 duble rakı içeceksiniz o kadar..

 “İlgili” Garson

Kadın eşiyle beraber gittiği restoranda garsonun çok sık masalarına gelmesinden etkilenmiş, “Bir yudum şarap alıyorum hemen ilave ediyor, çatalı değiştiriyor, bıçağı değiştiriyor, peçete getiriyor, her saniye burada.. Bari kalkarken yüklü bir bahşiş verelim tatlım” demiş kocasına.
“Mmm, farkındayım” demiş kocası, “İlgisinin kesilmesini, baş başa romantik bir yemek yememizi istiyorsan bluzunun ön düğmelerini kapat tatlım.”

 Yaşlı Adam ve Hırsız Kız

Hayli yaşlı adam alışverişten gelip evinin kapısını açmış, bir bakmış ki içeride güzel mi güzel fıstık mı fıstık genç bir hırsız kız.
“Hemen polisi arayacağım!” demiş yaşlı adam.
“Lütfen aramayın bayım” diye cevap vermiş hırsız kız, “Tekrar yakalanırsam ömrümün sonuna kadar hapisten çıkamam!”
Adam “Ama aramam lazım” demiş.
“İnanın ne istiyorsanız yaparım..! İsterseniz bana sahip olabilirsiniz!” diye karşı çıkmış güzel hırsız.
“Hadi ya? Tamam” demiş yaşlı adam
İkisi de soyunup yatağa girmişler, yaşlı adam saatlerce uğraşmış, debelenmiş, ama hiçbir şey yapamamış.. Sonunda pes edip “Daha fazla uğraşmama gerek yok” demiş genç kıza, “Olmuyor işte. Polisi arayacağım!”

Olgun bir kadınla çıkmanın faydaları

- Sizi gece yarısı uyandırıp “Bizim sonumuz ne olacak?” diye sıkboğaz etmez..
- Genç kızı tavlamak için pahalı bir şampanya patlatmanız gerekir, oysa yaşlı kadın bir bitki çayına fittir.
- Onu kullandığınızı söylemez.. Çünkü o sizi kullanıyordur.
- Gençler pizzacının telefonunu ezbere bilir. Oysa yaşlı kadın size nefis bir yemek hazırlar.
- Sizi bütün arkadaşları ile tanıştırır, oysa genç bir kızın tek bir arkadaşı ile tanışamazsınız..
- Hayatının en güzel yıllarını mahvettiğinizi size söylemez, çünkü onları daha önceden bir başkasına kaptırmıştır.
- Medyum gibidir. Ona utana sıkıla bir şeyler açıklamanıza gerek yoktur. O önceden her şeyi bilir...

Mercedes Benz

Adam şehrin kırmızı fenerli sokağında gördüğü muhteşem güzellikteki kıza hayran olmuş, “Adınız?” demiş heyecandan titreyerek.
“Mercedes..” diye cevap vermiş incecik fıstık...
Adam “İlginç” demiş olaya biraz espri katmak için de eklemiş “Mercedes Benz’le bir yakınlık var mı?” diye gülerek.
“Evet ” demiş kız göz süzerek, “Fiyatlarımız birbirine çok yakın.”

KOMİK

BU HAFTANIN AFORİZMALARI


Mizah yazarı İbrahim Ormancı’nın gönderdiği duvar yazılarından seçtiklerimi sizlere sunuyorum;
Limonun tanesi 1.5 lira. Eve limon alamadığım için hanım bana darıldı, aramız limoni şimdi.

* * *

Bazı insanlar için asla zayıf karakterli diyemem. Çünkü zayıfta da bir miktar söz konusu. Hiç karakteri olmayan insan nasıl zayıf karakterli olabilir değil mi ama?

* * *

Yüreğimizin götürdüğü yere gideceğimize hep sözün bittiği yere gidiyoruz.

* * *

Ayna ayna söyle bana... Bizim ülkeden daha ileri bir demokrasi var mı dünyada?

* * *

O kadar dizi bağımlısı oldum ki sanırım ölünce hayatım dizi film şeridi gibi gözlerimin önünden akıp gidecek.

* * *

Et fiyatları bir türlü düşürülemiyormuş. Hepsi; vejetaryen lobisinin işleri bunlar.

* * *

Hayatımı yazsam roman olur. Hayatıma giren kütükleri sıralasam orman olur!..

* * *

Destan yazılamayan durumlarda ağıt yakılır.

* * *

Kedi ulaşamadığı ciğere GDO’lu diyor artık.

* * *

Beden dilini öğrenmişsin kaç yazar. Dedenin dilinden anlamadıktan sonra.

* * *

Komşu komşunun şarj aletine muhtaçtır.

* * *

Sevgilinin elinde oyuncak olmaya evet der misin? Misal; oyuncak ayısı olmasını ister misin? Sarılıp da yatmayı istemez misin? İyi düşün.

* * *

Bendeki de şans. Kuş pislese; ne para çıkması, benden daha para gider. Pislenen takım elbiseyi kuru temizlemeye vermek gerekiyor haliyle. Nereden baksan otuz kağıt.

* * *

Yahu az çok mürekkep yutmuş ve felsefeyle ilgilenmiş bir insanım. “Alışmak sevmekten daha zor geliyor” şarkısının bu bölümündeki mantığı, felsefeyi ya da ne bileyim bağlantıyı çözemedim daha.

sozcu-banner-1