Türk Lirası’nın değer kaybı son günlerde hızlandı. Hızı yavaşlasa bile, TL cinsinden döviz fiyatlarının artışı sürecektir. Euro ile doların çapraz kurunda ortaya çıkabilecek değişimler ise bu iki para biriminin fiyat artışlarının farklı oluşmasına sebep olacaktır. Döviz fiyatlarının artışı, “cari açık”ın daralması için gereklidir. Bu bakımdan döviz fiyatlarının artışını, içilmesi gereken “acı ilaç” olarak görmek gerekir. Eğer aklınıza, cari açığın azalması bakımından Dolar’ın mı, yoksa Euro’nun mu fiyatı daha fazla yükselmelidir diye bir soru takılmışsa, vereceğim cevap “fark etmez” olacaktır. Türkiye’de iktisat alanında kamuoyunu oluşturan mektepli veya alaylı ekonomi yorumcularının ezici çoğunluğu “yüksek faiz-ucuz döviz” den yanadır. Çünkü ucuz döviz, enflasyonu düşürür. Bu arkadaşlar, inatla ve ısrarla ucuz dövizin cari açık yarattığını görmezden gelirler. Yazdıkları on yazının dokuzunda “Enflasyon düşürülmek isteniyorsa, Merkez, faiz silahını çekip, TL’nin değer kaybını durdursun” derler. Ben ise bu öneri için “krize girmiş esrarkeşe, esrar ikram ederek onu rahatlatmaktan başka bir şey değildir” der dururum. Geçinip gidiyoruz işte.

YAPISAL REFORM

Ekonomimizin yapısal sakatlığı “cari açık” bağımlısı olmaktır. Dolayısıyla yapılması gereken “yapısal reform”un hedefi de bunu ortadan kaldırmak olmalıdır. Gerisi palavradır. İhracat, pahalı döviz sayesinde kârlı hale gelirse, sadece bugün ihraç ettiğimiz malların ihracatı artmayacak, bugün hiç ihraç edilmeyen mallar ihraç edilebilir, hatta hiç üretilmeyen mallar da üretilip ihraç edilebilir hale gelecektir. Ayrıca ithal edilene göre fiyatı ucuz kalacağı için, ara-mallarda ithal ikamesi üretim gelişecektir. Bu sayede ihraç mallarının “net ulusal katma değeri” artacaktır. Geldik zurnanın zırt dediği yere: Pahalı döviz, ücretlerin döviz cinsinden düşmesi demektir. Eğer gazetelerimiz döviz fiyatlarının her artışından sonra “ücretler ve emekli maaşları yüzde şu kadar geriledi, fark kapatılmalıdır” diye yayın yapar ve etkili olurlarsa, TL yüzde 90 değer kaybetse bile, bunun ihracat artışına zerre kadar faydası olmaz.

BİRAZ HESAP LÜTFEN

Ben ne zaman “cari açığın ilacı, pahalı dövizdir” desem, hemen ortaya “pahalı dövizin ihracata faydası yoktur” diyen birkaç tuhaf adam çıkar. Bu zevata göre, ihraç mallarının üretiminde önemli oranda ithal malı kullanıldığı için, pahalı döviz maliyeti artırıyormuş. O kadar artırıyormuş ki, döviz pahalanınca ihracattaki mevcut kâr dahi azalıyormuş. Gel de çatlama. Yahu, 100 dolara ihraç edilen bir malın içinde 99 dolar ithal girdi olsa, döviz fiyatı artınca elde kalan 1 dolar, daha fazla TL edeceğinden kâr artar (veya zarar azalır). Eğer 100 dolara ihraç edilen bir malın içinde 101 dolarlık ithal girdi varsa, döviz ne kadar ucuz olursa olsun o malın ihracatından zarar doğar. Tabii bu zevat o kadar da hesap bilmez değildir. Onların dedikleri şudur: Pahalı döviz, iç piyasaya satılan malların kârını o kadar azaltır ki, pahalı döviz sayesinde ihracatta oluşacak ek kâr bunu karşılayamaz. Zaten, pahalı dövizin amacı da bu hesabı terse çevirmektir.

Son söz: Su, yolunu toprağın eğimine göre bulur.