İngilizce’de “Tanımları tartışmak beyhudedir” (It is futile to discuss definitions) diye bir tartışma kuralı vardır. İnsanın aklına hemen “Tanımlar tartışılmadan, tartışma nasıl yapılacaktır” sorusu gelir. Kuralın anlatmak istediği de budur zaten. Kural, “Eğer tanımlarda mutabık değilseniz, tartışmaya girmeyin” diyor. Eğer tartışmadan bir fayda çıkacaksa taraflar belli bir tanımda “o tartışmanın selameti için” mutabık kalmalıdır. Tanımları tartışmak da ayrı bir tartışma konusu olabilir. Ama o zaman önerilen konu tartışılamaz. Bu kuralı bir örnekle canlı hale getireyim.

İSLAM GELİŞMEYE ENGEL MİDİR?

Tartışılacak konu başlığı mesela “İslam, Türk veya herhangi bir toplumun gelişmesine engel midir?” olsun. Bu cümlede tanımlanması gereken iki kritik sözcük var: Birincisi “İslam” diğeri ise “gelişme”. Bir taraf bu kelimeleri “İslam, halkı Müslüman ülkelerde görünen İslam değildir; gerçek İslam çok başkadır” ve “Bu dünyadaki maddi gelişme bir amaç olamaz, gelişmenin hedefi ahiret için hazırlanmaktır” diye tanımlayabilir. Diğer taraf ise “İslam ortadadır; görünen köy kılavuz istemez. İşte akıl dışı fetvalar işte IŞİD (Irak ve Şam İslam Devleti) önderlerinin fikirleri ve fiiliyatı” deyip, gelişmenin ölçüsü olarak da “Birleşmiş Milletler İnsani Gelişmişlik” sıralamasını gösterebilir. Bu durumda “İslam, toplumunun gelişmesine engel midir?” sorusunu tartışmanın bir anlamı yoktur.

KOMÜNİZM VE FAŞİZM KOLEKTİVİST SİSTEMLERDİR

Kapitalizm, kendi dinamikleri yüzünden insanlar arasında servet ve gelir dağılımında derin eşitsizlikler yaratıp çıkmaz bir yola girince, yoksullaşan halk “asgari gelir garantisi ve adi suçlara karşı polis güvenliği karşılığında siyasi haklarından ve girişim özgürlüğünden vazgeçmesi” tekliflerine sıcak bakmaya başlar. Gerek “komünizm” (Sen-ben yok, biz varız veya birey yok, toplum var) gerekse onun hasmı sanılan ama özünde onun hısmı olan “faşizm” (Birlikten kuvvet doğar) denen kolektivist sistemlerin ortak tanımı budur.

FAŞİZMİ YARATAN KOMÜNİZMDİR

Şimdiye kadar hiçbir ülkede, komünist ideoloji taraftar bulmadan ne faşist bir hareket çıkmış ne de böyle bir rejim kurulmuştur. “Özgürlüklerden vazgeçme karşılığı, güvenli bir yaşam” vadeden komünistler “mülkiyetsiz ve sınıfsız ama etnik esaslı çok parçalı bir siyasal yapı” tasarlar. Aynı teklifi yapan faşistler ise “mülkiyetli ve çok sınıflı ama tek parçalı bir devlet” önerir. İkisinin arasındaki fark budur. Kolektivist sistemlerin alternatifi ise “bencil olmayan ahlaklı bireylerin” kurduğu mülkiyetli özgür düzenlerdir.

Son söz: En acımasız hasım, hısımdan çıkar.