Dünya ekonomisinde en önemli “3 derecelendirme kuruluşu” var. Bunların verdikleri kredi notları tüm ülkeleri etkiliyor ve onlara yön veriyor:
1) Moody’s,
2) Standart and Poor’s,
3) Fitch.
Bu üç kuruluş da Türkiye ekonomisi için “Yatırım yapılamaz. Spekülatif” notu verdi, uyarılarda bulundu.
Son olarak Moody’s,Türkiye’nin kredi notunu “Ba2 Negatif”e düşürdü.
Bu ne demek? “Türkiye riskli ülke, yatırım yapılamaz” demek.

* * *

Ülkemizin ekonomi yöneticilerinin ne yapması lâzım? Oturup şapkalarını önlerine koyarak “Moody’s kredi notumuzu neden düşürdü? Yanlışımız ya da eksiklerimiz nelerdir? Bunu nasıl ve ne şekilde düzeltiriz?” diye düşünmesi, istişareler yapması gerekmez mi?
Aklın yolu bu ama Maliye Bakanı Naci Ağbal ne dedi biliyor musunuz?
“Moody’s’in verdiği notun, bizim açımızdan hiçbir değeri, hiçbir itibarı yoktur, çöp değerindedir” diye kestirip attı.
Diyelim ki Moody’s hata yaptı... Ya diğer iki kuruluş, Standart and Poor’s ile Fitch’in verdiği negatif notlar ne olacak? Dünya çapındaki bu 3 derecelendirme kuruluşu da bize düşman mı?

* * *

İktidar yalakası demeye utandığım için “İktidar yandaşı ve candaşı” dediğim medya da “Skandal karar! Yabancılar yolumuzu kesmek istiyor!” diye feryadı bastı.
Biz istediğimiz kadar “Kıymeti harbiyesi yok” diyelim yabancı yatırımcılar bu kuruluşların verdiği notlara itibar ediyor. Siyasi iktidara yağ çekip ekonomi yönetimini kandırmakla Türkiye’ye zarar veriliyor! Çünkü darboğaza giriyoruz!

“Psikopat sapıklar”


Ortalık o kadar çok abuk sabuk yaratıklarla doldu ki, sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan da patladı:
“Bunlar bu asırda yaşamıyor!”
İsyanında haklıdır. Biz de aylardır bunları yazıp duruyoruz. Sonunda Erdoğan da AKP Genel Başkanı olarak sesini yükseltmek zorunda kaldı.
Son dönemde sözde dini referanslı açıklamalarıyla tepkilerin odağına yerleşen bazı kişilerin ‘İslâm’ın güncellenmesi gerektiğini bilmeyecek kadar aciz’ olduklarını söyleyen Erdoğan “14-15 asır öncesi hükümleriyle İslâm’ı bugün uygulayamazsınız” dedi.
Erdoğan “Sessiz kalıp bu alanı niçin bu adamlara kaptırıyorlar?” diyerek Diyanet Teşkilatı Din İşleri Yüksek Kurulu’nu göreve çağırdı ve:
“Çözmemiz gereken mesele bir takım psikopatlara, cani ruhlulara, sapıklara, harekete geçme cesareti veren iklimin ortadan kaldırılmasıdır” diye konuştu.
Bu gelişmeler iyi tabii ki... Ve tespitler çok önemli ve doğru.
Ancak bu arada aklımıza da bazı sorular takılıyor:
“Sapıklara cesaret veren bu iklim nasıl oluştu?”
İslâm adına konuşan o sapıklara yıllardır neden müdahale edilmedi?

* * *

“Kadınlar dayak yiyorsa şükretsin” diyen, ketçapı renginden, battaniye ve yorganı yumuşaklığından, asansörü kapalı ve dar bir yer oluşu nedeniyle seksi ilan eden ve şehvet vesilesi sayan adam hakkında savcılığın “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek”ten soruşturma başlattığı açıklandı.
Bu da iyi bir gelişme... Her kim suç işlerse mutlaka yargılanmalı...
Bir ülkede yasalar ya vardır, ya yoktur... Eğer yasalar var ise bu tür kişiler hakkında çok daha öncede soruşturmalar açılması gerekmez miydi?
Neyse, geç de olsa adli makamların harekete geçmesi, iyidir. Neden iyidir?
Bu tür çağdışı kişilere ülkede meydanın boş olmadığını göstermesi bakımından iyidir.

TEBESSÜM

Aslan Aslanoğlu!


Temel komando olmak için müracaat etmiş... Onu komando kampına yollamışlar. Komutan çok sert... Bütün adayları karşısına dizmiş:
“Bana bakın pislik torbaları” demiş “Ben hiç birinizin gözünün yaşına bakmam. Önce benim adımı iyi öğreneceksiniz, sonra da her dediğimi eşşek gibi yapacaksınız. Sizi ben eğiteceğim. Ve doğduğunuza pişman edeceğim. Benden nefret edeceksiniz. İyi duyun, adım Aslan Aslanoğlu’dur. Sakın haa hiçbiriniz adımı unutmasın...”
Aradan birkaç gün geçmiş. Komutan:
“Adımı öğrendiniz mi pislik torbaları?” diye gürlemiş, sonra eliyle Temel’i işaret ederek seslenmiş:
“Sen söyle bakiiim, benim adım ne?”
Temel:
“Şey komutan bey” demiş “Sen bir hayvanın oğluydun ama hangisiydi unuttum!”

GÜNÜN SÖZÜ


Hayatta bazen yakalanan, bazen de kaçırılan fırsatlar insanın kaderini belirler!

basliksiz-1