Türk milleti asla esir edilemez!
Tarih, bu milletin özgürlük destanlarıyla doludur.
İstiklâl Marşı’mızın şairi Mehmet Akif Ersoy’un dizeleri gibi:
“Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım,
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım!”

★★★

Bugün 30 Ağustos Zaferi’nin 96’ncı yıldönümü.
Günümüzde hikâye gibi anlatılan Kurtuluş Savaşı’mızın ne kadar zorlu dönemde, ne kadar güç şartlar ve imkânsızlıklar altında kazanıldığını, tarih bilgisi zayıf olanlar küçümseyebilir.
Hatta, savaşı kazanıp Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran muhteşem başkomutan ile en yakın silah arkadaşına bazıları “İki ayyaş” gibisinden yakışıksız sözler söyleyebilir...
Fakat tarih öyle demiyor...
Tarih, Türk ordularının Başkomutanı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile silah arkadaşı İsmet İnönü için “Türk’ün azmini, kararlılığını, yenilmezliğini ispat eden,  milli birlik ve beraberlik ruhunu canlandıran komutan ve devlet adamları” diyor.

★★★

Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Dursun Atılgan’dan bir mektup aldım.
Hayatını Atatürk ilkelerine vakfeden Dursun Atılgan:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin tam bağımsızlığı konusunda ödün vermeyen örnek Atatürkçü’lerimizden olan İlhan Selçuk’un “Gel de şaşma” başlıklı muhteşem yazısını 30 Ağustos Zaferi nedeniyle tam da yeri gelmişken paylaşmayı bir görev sayıyorum.” diyerek mektubuna (nur içinde yatsın) İlhan Selçuk’un gerçekten çok güzel olan yazısını eklemiş.
İlhan Selçuk ile uzun yıllar önce ben de aynı gazetede çalışmıştım. Sevdiğim bir ağabeyimdi.
İlhan Selçuk’un, Dursun Atılgan tarafından yollanan yazısını okuyalım:

★★★

GEL DE ŞAŞMA!

Arap İngiliz’le birleşmiş, Türk’ü arkadan vurmuş.
Ermeni Rus’la birleşmiş,
Doğu Anadolu’yu kana bulamış.
Rum Yunan’la, Yunan İngiliz’le birleşmiş,
Batı Anadolu’yu ele geçirmiş.
Ülkenin mahvolmadık, yıkılmadık, kan dökülmedik hiçbir yeri kalmamış.
Elde avuçta İstanbul ile İzmir bile yok.
Anadolu’nun altı-yedi milyon nüfuslu en yoksul bölümüyle, yüzde doksan beşi okuma yazma bilmez, yorgun, yoksul, bitkin, ezik bir halk.
Nasıl kurtulmuşuz?
Şaşıp kalıyorum!
Yunan’ı nasıl denize döküp hizaya getirmişiz?
İngiliz’i İstanbul’dan nasıl çıkartmışız?
Dünyanın süper güçleriyle masaya nasıl eşit oturmuşuz?
Yıl 1923... Anadolu’da 10-11 milyon savaş artığı yaşıyor. Aç biilaç, parasız, yüzde 95’i elifi görse mertek sanacak kadar alfabesiz...
Ne yapacaksın?
Demokrasi yap!
Nasıl yapacaksın?
2000’li yıllarda Nurcu tarikatı ardına bu kadar adam takılmışken, 1923’ün yanmış Anadolu’sunda nasıl demokrasi yapacaksın?
Kalan ne?

★★★

Yıl 1923... Komşunun komşuyu boğazladığı iç savaşlardan, Anadolu’yu mezbahaya döndüren dış savaşlardan yeni çıkmışsın.
Fabrikan yok. İşçin yok. İşadamın yok. Mühendisin yok. Doktorun yok. Uzmanın yok. Suyun yok. Barajın yok. Elektriğin yok.
Kadınların kara çarşafta çuvala giriyor.
Erkeğin dört karı alıyor.
Yurttaşlık yasası yok. Üniversiten yok. Banka yok. Burjuva yok. Proletarya yok. İhracatçı yok. İthalatçı yok. Sermayen yok!
Kalkın bakalım... Nasıl kalkınacaksın?
Sermayesiz ekonomik kalkınmanın yumurtasız omletten ne farkı var?

★★★

Mustafa Kemal kuşağı ne yapmış?
Yöneticiler devletçiliğe neden ve nasıl sarılmış?
Türkler bankacılığı nasıl öğrenmiş?
Merkez Bankası 1930’a değin neden açılamamış?
Özel sektör nasıl oluşturulmuş?
Yeni devlet nasıl kurulmuş?
Çağdaş öğretime nasıl geçilmiş?
1920’de 10-11 milyon nüfusun yüzde 95’i alfabesiz, savaş artığı bir toplumla, okuma-yazma seferberliği nasıl açılmış?
Kitaplıklarda kitap yokken, Ulusal Kütüphane nasıl kurulmuş?
Okullarda tarih kitabı bile yokken tarih nasıl yazılmış?

★★★

Yok olmanın kuyusundan çıkıp var olmanın doruğuna nasıl tırmanılmış?
Yunanlı ile dostluk nasıl kurulmuş?
Avrupa’da saygınlık nasıl kazanılmış?
Şaşıp kalıyorum!
2000’li yılları geçtiğimiz, yetmiş milyonu aşan Türkiye’nin hâline bakıyorum.
Hiçbir şeyimiz yokken neler yapmışız?
Her şeyimiz varken neler yapamıyoruz?
Bir de bu ortamda, Mustafa Kemal’e saldıranlara bakıyorum!

GÜNÜN SÖZÜ


Acı duyabiliyorsan canlısın. Başkalarının acısını duyabiliyorsan insansın! (Tolstoy)

11rahmibey30cm

plusbanner2x