Medya Amerikalı papazı konuşuyor, fişek gibi yükselen doları tartışıyor, şaşıran vatandaş “Ne olacak halimiz?” diyor.
Üzülelim ama yanıp tutuşmayalım. Muhterem halkımız öyle istedi, aynı yönetimi tekrar tekrar başa getirdi.
Hayat devam ediyor fakat, eskisinden çok daha sıkıntılı bir döneme giriyoruz.
Üretmeden tüketen, dış borç alarak yaşayan ülkeler, aldıkları dolarları oraya buraya savuran yöneticilerin aşırı israf ve debdebeleri sonunda krizle karşı karşıya gelirler.
Bunun başka yolu yoktur!
Sen kalk köprülere dolarla geçiş, hastanelere dolarla hasta, havaalanlarına dolarla uçuş garantisi ver, gelen dolarları saçıp savur, sonra da bunun hayrını bekle! Kriz kapıyı çalar tabii ki...
Trump, papaz, dolar, hepsi bahane! ABD zaten pusuda bekliyordu!
Tüm bunların gerçek sebebi bizim kırılgan ekonomimizdir!

* * *

İktidar yandaşı medyanın manşetleri birer çığlık halinde... Bağırıyorlar:
“Dolar bizim önümüzü kesemez!”
“Kur saldırısı 15 Temmuz darbe girişiminden beter!”
“Ekonomik savaşı da kazanacağız!”
“Saldırıya inat büyüyeceğiz!”
“Bizi dolarla durduramayacaklar!”
Kime bozuluyorlar? ABD Başkanı Trump’a...
Doğrudur, Trump dengesiz, gözü dönmüş bir adam... Böylelerine “Bir tahtası eksik” denir. Ne kadar kızsak yeridir ama gerçekçi olup aynaya baktığımızda kabahatin büyük bölümünün kendimizde olduğunu görürüz.
Biz güçlü olsak, kim bize bunu yapabilir?

* * *

Yabancı ülkelere avuç açarak topladığımız 698 milyar dolar gibi ağır bir borç yükü altına girmemizi Trump mı söyledi?
Aldığımız borçlarla fabrikalar kurup, işyerleri açacağımıza, tarıma ve hayvancılığa yatıracağımıza, gökdelenler, saraylar, AVM’ler yaptırıp betona harcamamızı Trump mı istedi?
Yıllardır ülkeye gelen dolarları faydalı yatırımlara dönüştürseydik, bugün halimiz böyle mi olurdu?
Evet, Trump’ı lânetleyelim ama çuvaldızı ona saplarken, iğneyi de kendimize batıralım.

* * *

Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.
Her şey göz göre göre geldi.
Bu acıyı hep beraber çekeceğiz ve güçlükleri elbirliği ile yenmeye çalışacağız!
Ülkeyi yönetenler, İlhan Kesici’nin yıllardır yaptığı uyarıların (tamamını demiyorum) hiç değilse yarısını dinleseydi, bugün halimiz böyle mi olurdu?

Direnmek görevimiz!


Bizimkiler “Trump, dolar-molar, bizi yıldıramaz, asla yolumuzdan döndüremez” diyorlar ama Amerika’ya da panik halinde heyet yolluyorlar!
Türk heyetinin Washington’a gidişi bir hayli zaman oldu ama sonuç yok!
Amerikalılar işi yokuşa sürüyor, taleplerini artırıyor. İzmir’de ev hapsinde olan Rahip Brunson’dan başka Türkiye hapishanelerinde yatan 15 tutuklu Amerikalının da derhal serbest bırakılmasını istiyorlar.
Bu aşamadan sonra Amerika’ya “Al papazı, bırak yakamızı” diyemeyiz. Bu son derece onur kırıcı olur, dünya kamuoyunda sarsılan prestijimiz bu defa dibe vurur.
Yabancı çevreler, bu işin sonunda Türkiye’nin mutlaka boyun eğeceği kanaatinde... Fakat ülkemizde bu konuda azimli bir direnç ve sağlam bir birlik olduğu görülüyor.
Amerika’nın ülkemize yönelttiği tehdit karşısında ana muhalefet partisi CHP ile İYİ Parti, siyaseten karşı karşıya oldukları AKP ile yan yana olmak zorunluluğunu hissettiler.
Çılgın Trump’a karşı atılacak adımlarda beraber olmak ülkesini seven her Türk’ün görevi oldu.
Saldırgan ABD’nin Türkiye’ye yönelik tehdit, yaptırım ve kabadayılığın bir işe yaramayacağını dosta düşmana, herkese göstermeliyiz.

TEBESSÜM

“Salak mı, zeki mi?”


Adam atıyla gezerken attan düşüp ayağını kırmış. Durumu çok kötüyken atı dişleriyle onu kemerinden kavrayıp bir ağacın altına çekmiş... Adamın rahat etmesi için başının altını otlarla beslemiş ve yardım getirmek için oradan dörtnala çiftliğe koşmuş...
Aradan haftalar geçmiş, adam bu olayı meyhanede içerken arkadaşına anlatmış. Arkadaşı şaşkınlık içinde:
“Vay canına” demiş “Senin at amma da zekiymiş ha.”
Adam yüzünü buruşturarak “Ne zekisi yahu?” diye homurdanmış “Salak hayvan gitti bana baytar getirdi!”

GÜNÜN SÖZÜ


Zayıf liderler kendinden daha bilgili ve becerikli yardımcılar istemez!

rt1

plusbanner2x