Türkçe’mizde ünlü bir söz vardır: “Ayranı yok içmeye, tahtırevanla gider gezmeye” denir. Bu lâf aslında biraz daha değişiktir ama ben kibarcasını yazdım.
Halimiz buna benziyor...
Hem elin yabancısına yüz milyarlarca dolar borcumuz var, hem her yıl müthiş cari açık vermeye devam ediyoruz. Hem de devasa projelere kalkışıp borç batağını arttırıyoruz.
Neredeyse uçan kuşa bile borçluyuz ama borca doymuyor, gelecek kuşaklara, torunlarımızı, torunlarımızın çocuklarını, daha doğmadan borçlu hale getiriyoruz.
“Gurur projemiz” denilen Kanal İstanbul için yakında ihale açılacakmış!
60 milyar dolara mal olacağı belirtilen devasa proje için, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan:
“Türkiye’nin prestij projesi için çalışmaları hızlandırdık. Kanal İstanbul etüt proje işinin tamamlanması ve yapım ihale ilanına çıkılması için hem Karayolları, hem de Altyapı Yatırımları genel müdürlüklerimizin çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor” demiş.
Bakan beyefendi, Saray’dan aldığı emir gereği böyle diyor ama işin uzmanları, çevre profesörleri ve mühendisler, Kanal İstanbul projesinin Türkiye’ye faydadan çok zarar vereceğini iddia ediyor, devleti uyarıyorlar.

★★★

Yüksek İnşaat Mühendisi Prof. Dr. Ali Candoğan’dan, Kanal İstanbul projesinin sakıncalarını anlatan uzun bir mektup aldım. Özetle şöyle diyor:
“Projenin fizibilitesi ancak İstanbul Boğazı’nın kapatılıp, geçecek gemilerden yüksek ücret alınmasıyla ve çok uzun süre sonra sağlanabilir. Uluslararası antlaşmalar nedeniyle böyle bir şey mümkün değildir.
Bu gerçekleşmeyeceğine göre projenin yapımcısının kazancı olmayacaktır.
Yapıma kalkışanlar tarafından göz ardı edilen önemli, teknik konular vardır. İstanbul’un Trakya yakasının yeraltı su düzeninin bozulması zaman içinde çözülemeyecek önemli bir sorundur.
İstanbul Kanalı’nın tamamlanma süresinin 10 yılın çok üzerinde olacağı kesindir. Bu da çok ciddi bir sorundur.
Dağlar yarılacak, tüneller, köprüler, karayolları ve demiryolları yapılacak, İstanbul’da büyük ulaşım zorlukları yaşanacak, olağanüstü istimlakler gerçekleştirilecek, vesaire...
Türkiye Cumhuriyeti’nin teknik gücü yetse bile, ekonomik gücü böyle bir projenin gerektireceği dev parasal boyutları hazmedecek durumda değildir.
Esasında getirisi olmayan bu tür dev projeye hiçbir Avrupa ülkesinin, halkının izin vermemesi bir yana, gücü de yetmeyecektir.
İyimser beklentim: Kanal İstanbul projesinin ‘Cambaza bak cambaza’ aşamasında kalmasıdır.”

Hollanda, Türk üzümü ile bizden çok kazanıyor!


“Kıymetini bilelim. 7 bin yıllık bağcılık geleneği başka yerde yok!”
Kim diyor bunu?
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar söylüyor.
Ülkemizin bağ alanları, üzüm üretimi ve ihracatta dünyadaki yeri konusunda konuşan Bayraktar’a göre:
*Türkiye 7 bin yıllık köklü bir bağcılık kültürüne sahip.
*Dünyada bağ alanlarında 5’inci, üzüm üretiminde 6’ncı, ihracatta ise 7’nci sıradayız.
*Dünyadaki tüm üretimin, 531 milyon dolar tutarındaki 4 milyon tonu Türkiye’den sağlanıyor.
Türkiye dünyanın 102 ülkesine üzüm ihracatı yapıyor. Avrupa Birliği ülkeleri ve Hollanda bizden çok miktarda üzüm satın alıyor.
Hollanda’nın durumu ilginç... Ülkesinde hiç üzüm üretilmeyen Hollanda, Türkiye’den ithal ettiği üzümleri işleyip, dünya ülkelerine satarak Türkiye’den daha fazla kazanç sağlıyor.
Türkiye’nin dünya ihracatındaki payı yüzde 5.9, ithal ettiği üzümü değer katarak ihraç eden Hollanda’nın payı ise yüzde 6,9... Bu da Türkiye’nin üzüm üzerinde katma değer arttırıcı çalışmalar yapması gerektiğini gösteriyor.

TEBESSÜM

Kan nereye hücum eder?


Tıp profesörüne derste öğrencilerden biri sormuş:
“Sayın hocam, baş aşağı durduğum zaman kan tepeme hücum eder ve orada toplanır, öyle değil mi?
Profesör “Öyledir” demiş.
Öğrenci dalga geçmek için şöyle devam etmiş:
“Peki hocam, merakımı bağışla lütfen... Ayakta durduğum zaman kan neden ayaklarıma hücum etmiyor?”
Profesör gayet ciddi bir tavırla:
“Evlâdım” demiş “Ayakların kafan gibi boş değil de ondan!”

GÜNÜN SÖZÜ


Yaşam hızınız, engelleri parçalayıp geçecek kadar yüksek olmalıdır!

11rahmibeyicin20cm

plusbanner2x