Bazı il ve ilçe müftülükleri, imamları cuma günleri cemaatten para toplamakla görevlendiriyor. Camilerin büyüklüğüne, cemaat durumuna göre hangi cami imamından ne kadar para isteneceği de belirlenmiş. Eğer, imam kendisinden istenen parayı toplayamamışsa, cemaatin önde gelenlerine “yalvar-yakar” oluyor ve istenen para miktarını tamamlamaya çalışıyor.

Gerekçe de “Falanca cami için para” deniliyor. Bakıyorsunuz, sözde yardım toplanmak istenen cami başka bir ilçe sınırında. O yüzden toplanan paranın amaç doğrultusunda harcandığı konusunda şüpheler var. Paranın toplanış biçiminde de, harcanmasında da eleştirilecek çok şeyler olduğunu din görevlileri anlatıyor anlatmasına ama aldıran yok. Biz hatırlatmayı görev bildik.

ÇOCUKLARINI GÖNDERMEZLER

Öğrencileri imam hatip liselerine yönlendirmek, bu okulları çekici hale getirmek de sanki onların görevleriymiş gibi cemaate çocuklarını imam hatip okullarına göndermelerini istiyorlar. Din görevlilerinin imam hatipler için gösterilen çabalara rağmen yine de istenen sonuç alınamıyor.

Bu okullara öğrenci gönderilmesi için çaba gösterenlerin çocuklarını bu okullar yerine Anadolu liselerine gönderdiğine siz de çevrenizde tanık olabilirsiniz. Lise tercih danışmanlığı yapan rehber öğretmeni dinliyorum:

“Tercih yapan 149 öğrenciden 14’ü, tercihleri arasında imam hatip lisesine yer verdi. Bunların da 7’si yerleşti. Yani tercih edilme oranı yüzde 10, yerleşme oranı yüzde 5 oldu. İlginç bir örnek vereyim: Ülkemize sığınan yabancı uyruklu kız öğrenci, babası ile birlikte geldi. İkisi de Türkçe bilmiyor. (Evet Türkçe bilmeden ortaokuldan mezun olabiliyorlar). Babası cep telefonu ile bir lisenin tabelasının fotoğrafını çekmiş. O okulu tercih etmek istiyor. Tek tercih yaparsa açıkta kalabileceğini düşünerek birkaç okul daha yazmasını öneriyorum. Fakat Türkçe bilmedikleri için baba her söylediğime ‘evet’ karşılığını veriyor. O yüzden anlaşamıyoruz.

SIĞINMACI DA İSTEMEDİ

Hiç olmazsa Arapça dersinden yüksek puan alır düşüncesiyle  çocuğa imam hatip lisesi yazdırdım. Ertesi gün, o baba, yanına bir tercüman alıp okula geldi, ‘Çocuğuma imam hatip yazdırmışsınız. Biz o okulu istemiyoruz’ dedi. Anadili Arapça olan sığınmacı bile imam hatip lisesini istemedi. Mesleği imam, din kültürü öğretmenliği olan veliler de çocuklarını imam hatibe yazdırmıyor. Açıkçası herkese ‘Çocuklarınızı imam hatiplere verin’ propagandası yapanlar kendi çocuklarını oralara göndermiyor.”

İşte, eğitimde böyle bir düzen var. Büyük Önder Atatürk tarafından kurulan ve kuruluş amacına uygun olması durumunda kimsenin imam hatiplere karşı çıkacağını sanmam. Ama, bu okulları ayrıcalıklı hale getirmeye, köklü okulların kapatılıp imam hatibe dönüştürülmesine, Atatürk’ün yok sayılmasına karşı çıkılıyor.

ETKİLEME YOLU: SENİ BEKLİYORLAR

Niğde’nin Bor ilçesinde bulunan Osman Çetin İmam Hatip Ortaokulu’na öğrenci çekmek için imamların kapı kapı dolaştırılması, okul yöneticilerine öğrencileri bu okulla yönlendirilmesine ilişkin sözleri yetmedi, reklam tahtaları kullanıldı. Bir imamın da çıkıp “meslek lisesi, memleket meselesi” dediğini duyan var mı?

İmam hatip okul ve dernek yönetimi bir araya gelip “Seni bekliyorlar” çağrısında bulunmayı kararlaştırmış. Okul fotoğrafının  sağına soluna 2. Abdülhamit, İskilipli Atıf Hoca, Fatih Sultan Mehmet, Yunus Emre, 15 Temmuz şehidi Ömer Halisdemir, Necip Fazıl Kısakürek, Mehmet Akif Ersoy, Mevlana, Hacı Bektaş-ı Veli’nin de  fotoğraf ve çizimleri kullanıldı. Onların seni imam hatip okulunda bekledikleri mesajı verildi.

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, bu reklam tahtasının fotoğrafını çekti, Niğde Valisi Yılmaz Şimşek’e de gönderdi. İmam hatiplere karşı olduğu için değil, ayrımcılığa tepki için şunları yazdı:

“Niğde’nin Bor ilçesinde imam hatip ortaokuluna öğrencilerin kayıt yaptırması çağrısının billboard ilanında, Atatürk yer almıyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın, imam hatip okullarının da varlığını sağlayan Mustafa Kemal Atatürk’ü yok sayan bu afiş  düşündürücü, ayrımcı bir anlayışın yansımasıdır. Afişi bu şekilde asacak kadar ülke kurucusunun ‘yok’ sayıldığı bir sürece ilk kez tanık oldum.”

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’tan beklenti yüksek. Ancak, eğitimin ana sorunları konusunda henüz bir adım atmış değil. Çünkü. Mevcut uygulamaların bir çoğunda, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı olarak onun imzası var.

plusbanner2x