CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, SÖZCÜ yazarları ve yöneticilerinin yargılandığı “FETÖ” davasında “beraat” kararı beklediğini söyledi.

Kılıçdaroğlu şu ifadeleri kullandı: “SÖZCÜ’ye açılan dava, siyasi bir davadır. Medya özgürlüğüne tahammül edememe ve susturma davasıdır. SÖZCÜ, medyanın en önemli aktörlerinden birisidir. Halkın sözcülüğünü yapıyor. Güce itaat eden değil, halkın beklentileri doğrultusunda gücü denetleyen bir organ. Ben bu davayı bir demokrasi ayıbı olarak görüyorum. SÖZCÜ Davası’nın bir an önce beraatla sonuçlanmasını bekliyorum. Beraatla sonuçlandığı zaman yargı da itibar kazanacaktır. Yargının siyasal iktidarın baskısında olmadığını, haklının yanında olduğunu, adaletten yana olduğunu bir bakıma ifade etmiş olacaktır.”

ERDOĞAN'IN ANKET AÇIKLAMALARI

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Meclis’te bir araya geldik. 31 Mart yerel seçim sürecini konuştuk. Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Anketlere güvenmiyorum” açıklamalarına, “Bunu demesinin temel nedeni, kaybedeceğini anlamış olmasıdır” karşılığını verdi. Erdoğan’ı, ‘halktan kopmakla’ eleştirdi. İşte Kılıçdaroğlu’nun o açıklamaları:

İÇİNE SİNDİREMİYOR: Anketler toplumun nabzını ölçer. Siz güvenirsiniz veya güvenmezsiniz. İnsanlar düşüncelerini ifade ederler. Sayın Erdoğan’ın seçim anketleri için “Güvenmiyorum” demesinin temel nedeni şudur: Aslında kaybettiğini o da fark ediyor, fakat içine sindiremiyor. Ancak içine sindirecek, gerçeği kabul edecek. Sorun şurada; Erdoğan büyük bir itibar kaybına uğradı. Hâlâ bunu farkında değil.

GERÇEKLERDEN KOPTU: Erdoğan artık eski Erdoğan değil. İstanbul’dan Ankara’ya geldiğinde Keçiören’de mütevazı bir evde kalıyordu. “Ben halk adamıyım, halk gibi yaşayacağım” diyordu. Şimdi Türkiye’nin gerçeklerinden, halktan koptu ve saraya çekildi. Bunun farkında değil. Sarayda oturup, sarayın balkonuna çıkıp, yüzlerce metre öteden halkı selamlamak hangi demokraside vardır? 3 bin kişilik koruma ordusuyla miting yapmak hangi demokrasilerde vardır? Bütün yetkileri aldı. Mücadele ederek, Cumhuriyet’le kazandığımız yetkiler, büyük ölçüde saraya verildi. Oysa bu yetkileri parlamentoya veren halktı.

CHP’Lİ KÜSKÜNLERE SESLENDİ: Beklentileri olanların, bu gerçekleşmedi diye partiye küsmelerini doğru bulmuyorum. CHP hepimizin partisi. Bu partinin bir kurumsal kimliği, tarihsel kökleri var. Kuvayi Milliye ruhu, demokrasiyi, Cumhuriyeti her koşulda savunma gibi bir geleneği var.

SİYASET BİR MARATON: Zaman zaman insanlar haksızlığa uğradıklarına inanabilirler ama CHP’de aslolan mücadele ruhudur. Haksızlığa uğradıklarını düşünüyorlarsa mücadele etmekten çekinmesinler. İkinci olarak, siyaset bir maratondur, uzun koşudur. İnsanlar bugün mağdur olduklarını düşünebilirler ama gelecekte hakları teslim edilir.

BU SÜREÇ ETİK DEĞİL: DSP’ye yönelik herhangi bir eleştirim yok. DSP’ye her zaman saygı duyduk, saygı duymaya devam ediyoruz. Ancak kırılanların, küsenlerin gidip aday olduğu, havuz medyasının da destek verdiği bu süreci etik bulmuyorum.

Cumhuriyet Davası’nda Yargıtay beklenmeli


Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet Gazetesi davasında çıkan kararla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “Bu politik bir dava. Bunu gayet iyi biliyoruz. Ancak bugün geldiğimiz noktada bir garabetle karşı karşıyayız. 5 yıldan az ceza alanlar tekrar hapishaneye girecekler. 5 yıl ve üzeri ceza alanlar Yargıtay kararını bekleyecekler. Yargıtay bu davayı bozduğu zaman, bu insanlar haksız yere hapis yatmış olacaklar. Bunu hangi hukuk, hangi vicdan kabul eder? Bu bir hukuk ayıbı. Bu ayıbı ortadan kaldırmanın yolu da infazın Yargıtay kararına kadar ertelenmesidir. İnfaz ertelendiği zaman kamu vicdanı kısmen de olsa rahatlayacaktır. Ama bugün hukukun gereği değil, siyasi otoritenin düşündüğü ve talimat verdiği gerek yerine getiriliyor.”