DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Bu Japonlar’ın itibardan hiç haberi yok galiba


Japonya’ya G-20 toplantısı için giden Erdoğan gitmişken Japon İmparatoru Naruhito ile de görüştü.
Önce bu konuda yandaş-tetikçi medyada yayınlanan haberi size sunmak istiyorum;
“Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Japon İmparatoru Naruhito ile bir araya geldi. İmparatorluk Sarayı’nda basına kapalı gerçekleşen görüşme, yarım saat sürdü. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a görüşmede eşi Emine Erdoğan da eşlik etti.”
Haber bu kadar.
Merak edip Japon İmparatoru’nun yanındaki kadının kimliğini öğrenmek için konuyla ilgili çıkan haberlere baktım.
Tümünde aynı haber.
Hiçbir yandaş gazete, televizyon veya internet sitesi zahmet edip de saraydan yapılan açıklamanın dışında bir bilgi koymaya gerek duymamış.
Muhtemelen “Cumhurbaşkanı’nın iletişim danışmanı haberi verdi. Kendimizden bir iki satır ekleyip de başımıza iş mi alalım” diye düşünmüşlerdir.
Bu haberle birlikte bir de fotoğraf yayınlandı.
Erdoğan, eşi, Japon İmparatoru ve yanındaki kadın, neredeyse oturulan sandalyeler hariç hiç mobilya bulunmayan son derece sade bir odada görünüyor bu fotoğrafta. Fotoğraf sosyal medyada doğal olarak ilgi gördü.
Bazı kullanıcılar Bayan Erdoğan’ın yabancı bir heyetle yaptığı benzer bir görüşmenin fotoğrafını paylaşarak, “Japonların itibardan haberi yok galiba” cümlesini yazdılar altına.
Gerçekten kişi başına düşen milli geliri 43 bin dolar olan Japonya’nın itibarını Türkiye gibi düşünmemesi ister istemez şaşkınlık yaratıyor.



MERAKLISINA NOTLAR: Yandaş tetikçi medya, sadece kendine verilen bilgileri kamuoyuna aktarıyor diye sizleri bilgiden mahrum edecek değilim elbette.
BİRİNCİSİ; İmparator’un yanındaki kadın elbette İmparatoriçe. Adı Masako Owada. Dışişleri Bakanlığı’nda diplomat olan Owada, 1993 yılında hanedandan Naruhito ile evlenmişti. Çiftin 2013’te bir çocukları dünyaya geldi.
İKİNCİSİ; Naruhito daha çiçeği burnunda bir imparator. Japonya’da eski İmparator Akihito, 2016’da imparatorluğu bırakacağını açıklayınca veliaht prens ilan edilmiş. Naruhito bu yılın 1 Mayıs’ında resmen tahta çıktı ve Japon İmparatoru oldu. Oxford Üniversitesi’nin Merton Koleji’nde deniz taşımacılığı üzerine eğitimi gören Naruhito, ‘veliaht’ sıfatıyla Japonya dışında eğitim gören ilk hanedan üyesiymiş.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Sevsinler, teamüllere uymuşlar da istifa etmişlermişmiş


Ekrem İmamoğlu’nun sağlam olsun diye, iki kere seçim kazanmasından sonra İstanbul Belediyesi’nin üst düzey müdürleri topluca istifa ettiler geçen hafta.
Bu istifaları açıklarken de “Demokratik teamüller gereği, yeni seçilen Başkan’a rahat hareket etmesini sağlamak için makam koltuklarımı boşaltıyoruz” dediler.
İlk bakışta çok normal bir davranış gibi geliyor değil mi?
Hatta muhalefetten alkışlayanlar bile oldu bunu.
Dediler ki “Vallahi bravo AKP’li bürokratlara, hiç zorluk çıkarmadılar.”
Yok bir de çıkarsalardı.
Ama şunu söyleyeyim, “demokratik teamüllere uyma” sözü palavradan başka bir şey değil.
Niye mi? Ekrem İmamoğlu bu göreve ilk kez gelmiyor ki.
31 Mart’ta da AKP’nin adayını yenmiş ve seçilmişti.
Hatta mazbatasını almış 18 gün belediye başkanlığı da yapmıştı.
Bu zevatın aklına o sırada “demokratik teamüllere uymak” hiç gelmemişti.
Çünkü hepsinin gözü saraydaydı.
Saray da büyük ihtimalle “Oturun oturduğunuz yerde. Seçimleri iptal ediyorum. Bu adamın bir daha kazanması ve o binaya girmesi mümkün değil, siz seçime kadar oraları kollayın yeter” demişti. Aslında durum budur.

HOŞUMA GİDEN ŞEYLER

11 yıllık utanç davası bitti, peki utanması gerekenler utanıyor mudur?


Nihayet bitti.
235 sanıklı Ergenekon Davası’nda mahkeme dün kararını açıkladı.
Mahkemede, “Ergenekon örgütünü kurma, yönetme” suçundan tüm sanıklar beraat etti.
Danıştay cinayetinin sanığı Alparslan Arslan’a ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilirken, sanıklar Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır’a müebbet hapis cezası verildi.
Böylece kumpas içi kumpas kurmaya kalkanlara da ağır darbe vurulmuş oldu.
Ergenekon Davası’nın ilk duruşması, 20 Ekim 2008’de görülmüştü. Yani aradan tam 11 yıl geçtikten sonra adalet yerine geldi.
Bu süreçte nice ocaklar söndü, nice hayatlar karartıldı.
Bu sürece destek veren, kimi “Davanın savcısıyım”, kimi “Bağırsaklar temizleniyor”, kimi “Vesayet dönemini bitiriyoruz” demişti.
Şimdi bunların bir kısmı kaçıp gitti, kimi buruşturulup paçavra gibi kenara atıldı, kimi de hapislerde sürünüyor. Ama bu sözleri söyleyenler hâlâ egemenler.
Acaba utanıyorlar mıdır?

BUNU YAZMAK GEREK

O kadar uzun boylu değil Bülent Bey


Bülent Arınç uzun bir süre kenarda tutulduktan sonra, sanıyorum yeni kurulacak partilerden birine girip de tehlike yaratmasın diye Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu’na atandı.
Böyle bir kurul yoktu daha önceden, çünkü tek adamlık da yoktu, böyle bir kurula da gerek görülmemişti.
Yeni rejimin, tek adamlık rejiminin icatlarından biri bu Yüksek İstişare Kurulu.
Yeni bir kurulun oluştuğunun açıklamasından sonra üyelerin maaşlarının da 13 bin lira olacağı belirtilmişti.
Ancak geçen hafta kurulun ilk toplantısını yaptığı, bu toplantıda kurul üyelerinin maaşlarının 18 bin liraya çıkarıldığı iddia edilmişti.
Bu zammı çıktığı bir TV programında yalanlayan Bülent Arınç, “Benim ne alacağımı ben düşünmüyorum ki, nitekim bazı edepsizler bunun üzerine yorum yapsınlar. Milletvekili ne kadar alıyor, emeklisi ne kadar maaş alıyor seni ne ilgilendiriyor kardeşim?” diye konuştu.
Bülent Arınç yerden göğe haksız.
Eğer bir özel şirkette iş bulup çalışmaya başlasa ve maaşı dile dolansa bu tepkiyi gösterebilir.
Gerçekten de özel bir şirkette çalışan birinin maaşını kimse sorgulayamaz.
Ama Arınç ve beraberindekiler, özel bir şirkette çalışmaya başlamadı.
Sırf tehlike olmasınlar ve biraz daha para kazansınlar diye “icat edilen” yeni bir kurulun üyeleri oldular.
Bu tür görevlerde maaş en son gelir. Kim bilir daha ne ayrıcalıklar kazandılar.
Bunlar bizlerin cebinden alınarak veriliyor bu kişilere.
O halde “Böyle bir görev için ne maaş alıyor, ne gibi imtiyazlardan yararlanıyorsunuz?” diye sormak sadece “densiz” gazetecilerin değil, bu ülkenin her vatandaşının hakkıdır.

KOMİK

Madem güzel insanlar Trump’ın hoşuna gidiyor, elimizde daha ne güzeller var


Herhalde uzun yıllar unutulmayacaktır Trump’ın Türk heyetine yaptığı güzel! konuşma.
Ne dedi Trump, Erdoğan’ın yanında oturan heyetimize?
“Bakın, şu insanlara bakın. Onlarla anlaşmak çok kolay. Hiçbir Hollywood setinde bu kadar güzel insanı bir arada bulamazsınız.” Necip medyamız bu sözleri “övgü” olarak niteledi ve çok sevindi.
Heyetteki üyeler de kendilerine yapılan bu “güzel!” tanımlamasını gülücükler atarak karşıladılar.
Aslında bundan sonra Trump’la Erdoğan’ın görüşmelerine gidecek Türk heyetlerinin seçiminde bir örnek olmalı.
Heyete bir iki bakan dışında, ekranlarda çok beğenilen, Türkiye’nin en güzel kızlarından ve en yakışıklı erkeklerinden bir grup seçilebilir.
Japonya’daki görüşmeye katılan ve tamamı erkeklerden oluşan Türk heyetini bile güzel bulan Trump, gerçek güzelleri karşısında görünce kim bilir Türkiye’yi nasıl över, yere göğe sığdıramaz. Nasıl fikir ama?