Sarıçay Barajı, Aydın’da yıllardır gündemde olan bir proje. Kuşadası, Güzelçamlı, Davutlar ve Söke’nin içme suyu ihtiyacını karşılayacağı için önemli. Projenin finansmanı Aydın Büyükşehir Belediyesi ile DSİ arasında geçen sene tartışma çıkarmıştı.

Bölge için bu kadar önemli bir yatırımın ihalesi yapıldıysa bunun duyulması gerekir değil mi? Normalde evet. Ama açık ihale yerine eğer ilansız pazarlık usulü 21/b’yi tercih ediyorsanız sessiz sedasız yapıverirsiniz. DSİ de öyle yapmış. Tabii Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin talimatıyla. Yanında başka hangi şirketleri davet ettiğini bilemiyoruz ama Sarıçay Barajı yapım ihalesini 354 milyon TL teklifle Özaltın İnşaat almış. DSİ sözleşmeyi de imzalamış.

KAMU ZARARI VAR MI?

Türkiye’nin en büyük inşaat şirketleri listesini sürekli güncelleyen ENR Türkiye’ye göre bu sonuçla birlikte Özaltın, TOP 300 listesinde 10. Sıradaki yerini korumuş.

354 milyon TL teklifin ne kadar rekabetçi bir teklif olduğunu, kamunun zarara girip girmediğini ileri tarihlerdeki bir Sayıştay raporuna kadar muhtemelen öğrenemeyeceğiz.

Sarıçay Barajı, Özaltın’ın bir defada aldığı en büyük davetli iş değil. Şirket, iki yıl önce de yine 21/b ile yapılan Erdemli- Silifke yolunu 818 milyon TL teklifle üstlenmişti.

Çanakkale Köprüsü’nde kaptan uyarısı




Sedat Tenker, emekli kaptan. Uzak yol kaptanı. İnşaatı süren 1915 Çanakkale Köprüsü’nün ayaklarıyla ilgili ciddi endişeleri var. Neredeyse iki yıldır BİMER’e CİMER’e yazıyor ama sonuca ulaşamıyor. Kaygılarını, İTÜ Türk Boğazları Denizcilik Uygulama ve Araştırma Merkezi’ne, Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’a, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’ne ve Türk Kılavuz Kaptanlar Derneği’ne de iletmiş. Endişe şu:

Köprünün çelik ayakları boğazın geçiş yolu üzerinde denizde inşa edilecek. Bu konumlardaki su derinlikleri Avrupa ayağında 36, Asya ayağında 44 metre. Bu derinlikler arıza ya da kontrolden çıkma durumunda gemilerin herhangi bir engelle karşılaşmadan ayaklara ulaşarak çarpabilir. Tenker’e, BİMER-CİMER’den gelen ilk yanıt, risk değerlendirme çalışmasının sürdüğü, “en kötü senaryoda gerçekleşebilecek gemi kazasında meydana gelebilecek tahribatın belirleneceği ve önerilerin tasarıma yansıtılacağı” yönünde.

GEMİ HASAR GÖRSÜN!

Aradan biraz zaman geçip başvurusunu hatırlatan Kaptan Tenker, daha sonra bambaşka bir cevap alır. Bu cevap olası bir çarpma kazası ihtimalinde “köprüden ziyade çarpan geminin hasar görmesine izin verecek şekilde çarpışma enerjisini sönümletmeyi tercih eden” bir yaklaşımdır.

Kaptan Tenker, bu yaklaşımın felaketle sonuçlanabileceği uyarısında bulunuyor. “Bir ham petrol, kimyasal ya da doğalgaz taşıyan geminin köprünün çelik ayaklarına çarpması, hasarlanması ve bunun sonucunda yanması ya da infilak etmesi durumunda çok vahim çevre felaketi ortaya çıkabilir” diyor.

Önerisi de var: Gemilerin çelik köprü ayaklarına çarpıp hasar görmesini önleyebilecek ya da çarpmanın etkisini en aza indirecek sistemlerin mühendislik çalışmaları yapılarak inşaat sürecine dahil edilmesi.

Mücadele mirası




Neslican Tay, tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Ama pozitif kişiliği mizah duygusu, zeka dolu yaklaşımıyla ardında paha biçilmez bir mücadele mirası bıraktı. Onun yaşama bağlılığını dile getirdiği, kansere bakışını anlattığı videoları, bu hastalıkla mücadele eden, etmek isteyen bu yolda dayanışma sergileyen herkesin yolunu aydınlatacak güzellikte. Uzmanlık alanı psikiyatri olan bir rektör, Neslican Tay’ın ardından sözüm ona şefkatli bu nedenle de son derece itici bir hitapla “kızımız” diye başlayan (danışanlarına kızım, oğlum diye mi hitap ediyor acaba) bir mesaj yayımladı. “Ölümle yüzleşebilseydi, ölüm bilincine sahip olsaydı, seküler dünyanın dünyasallaşma rüzgarına kapılmasaydı” gibi empati ve saygıyla malul ifadeler kullanabildi. Bu cüreti gösterdi.

Hatırlatmadan geçemeyeceğim. Yaşamını yitirmiş genç bir bireyin ardından “seküler dünyanın dünyasallaşma rüzgarına kapıldığını” söyleyebilen bu rektör, gayrı nizami harp kursu veren, bu kursu eğitim paketleri şeklinde sitesinde pazarlayan Sadat A.Ş’nin Danışma Kurulu’ndaydı. O pozisyonunu eleştiren yazımı kişilik haklarına hakaret olarak değerlendirmiş. Aylar sonra, yazımın onun talebiyle erişime engellendiğini öğrendim. Yazı hâlâ engelli. Kendisi hâlâ o kurulda mı, bilmiyorum. Çünkü şirket yazımdan sonra içinde birçok tanıdık ismin bulunduğu listeyi web sitesinden kaldırmıştı.

Dünyasal işler işte.