Sevgili okurlarım, İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimi öncesinde gerek dünya liderimiz Recep Bey ve gerekse bütün Saray mensupları, kaybedeceklerini anlamışlardı.
“Hazineleri” elden gitmek üzere idi.
Bu yüzden paniğe kapıldılar.
Ne yapmak gerektiğini kendi kendilerine soruyorlar ama yanıt bulmak mümkün olmuyordu.
Ama gerçeği bir anda keşfettiler:
“İstanbul’da çok sayıda Kürt seçmen yaşıyor. Onların oylarını etkilemek için Apo ile Osman Öcalan’ı devreye sokmamız gerekiyor.”
Bir de hapishanede yatmakta olan Selahattin Demirtaş vardı ama o sağlam duruyordu.
İktidarın baskısına alet olmayacağı belli olmuştu.

★★★

Peki ama Apo ile kardeşini bu doğrultuda nasıl kullanacaklardı!
Apo İmralı’da yatıyordu.
Avukatları ve birinci derece akrabaları dışında herhangi bir kimsenin kendisiyle görüşmesi asla söz konusu olamazdı.
İmralı’da uçan sineklerin bile Apo’ya yaklaşması mümkün değildi.
Sonunda işin çaresini buldular ve birbiri ardına patlayan iki rezaleti hep birlikte izledik.
İmralı’ya bir kurye gönderildi ve kendisinden iktidara destek mektubu alındı.
Osman derseniz, Kuzey Irak’ta Barzani’nin sığıntısı olarak yaşıyordu. Kırmızı bültenle aranan bir katil, bir teröristti...
Ona da hiç utanıp sıkılmadan devletin TRT’si gönderildi ve heriften iktidara destek açıklaması alındı.

★★★

Biraz olsun rahatlamışlardı! Kendi kendilerine hesap yaptılar...
“İstanbul’da kaç milyon Kürt seçmen olduğunu bilmiyoruz ama şimdi bu iki açıklama elimizi rahatlatacak, AKP olarak bizi seçimde iddialı duruma getirecektir...”
Ama Dimyat’a pirince gidelim derken evdeki bulgurdan oldular...
Öcalan biraderlerden özel kuryeler vasıtasıyla alınan destek mesajları işe yaramamıştı.
Kürt seçmenler iktidarın oyununa düşmemişti...
Ve AKP, İstanbul’u yitirdi!

★★★

Dünya liderimiz Recep Bey önceki gün bu konuda konuştu:
“TRT’ye çıkmak için başvurmuş, ben Osman Öcalan’ın arandığını bilmiyordum!”
Yapmayın etmeyin beyefendi, arandığını nasıl bilmezsiniz!..
Siz ki dünyada ve Türkiye’de olup biten her şeyden haberdar olan birisiniz, o katilin hem de kırmızı bültenle arandığını bilmememiz mümkün müdür!
Diyelim ki gerçekten bilmiyordunuz...
Saray’da yüzlerce danışmanınız var, devletin istihbarat örgütleri var, sizi uyarmak akıllarına hiç gelmemiş mi!
O halde o kadroların tamamını görevden almanız gerekir.

★★★

İşin çok vahim ve devlet adına ürkütücü bir boyutu daha var.
AKP sözcüsü Ömer Çelik, Öcalan biraderlerden destek istenmesi konusunda, sorulara yanıt verirken bakınız neler dedi:
“Bahsettiğiniz kişi (Apo’ya gönderilen özel kurye) başvurmuş ve başvurusu kabul görmüş. Bu başvuru gerçekleşmiş. Bu tip çalışmaları olan bir kişi. (Ne demekse!) Bu başvuru normal kanuni mekanizmalar üzerinden gerçekleştirilmiş. Daha sonra da bu mesaj (iktidara destek mesajı) terörist başı tarafından bu şahsa verilmiş bir şekilde ortaya çıkmış!
Peki Ömer Çelik öteki için, yani Osman Öcalan rezaleti için ne demiş!
“Bahsettiğiniz şahıs örgüt içindeki kirli ilişkiler ve benzeri konularla ilgili olarak TRT Kürdi muhabirine beyanat vermek istemiştir. Sanki biz bunu seçime yönelik olarak organize etmişiz gibi... Sonuç olarak ortaya ne çıkmıştır, terör örgütü içerisindeki kirli ilişkilerin nasıl olduğu ortaya çıkmıştır.”
Hangi kirli ilişkiler ortaya çıkmış, tamamen palavra...
Çocuklara uyku saati!

★★★

Sevgili okurlarım, bunlar bizim zekâmızla ve akıl düzeyimizle alay etmeye kalkışıyor.
Oysa “Evet kardeşim, biz seçim öncesinde Öcalan biraderleri kullanmak istedik zira kaybedeceğimizi anlamıştık. Onların bize cankurtaran simidi atması için bunları yaptık. İstanbul’daki Kürt oylarını devşirmek istedik ama ikisi de fos çıktı” deseler daha dürüst olacaklardı.
Yaptıkları açıklamalar tümüyle gerçek dışı...
O kadar ki, Recep Bey Osman Öcalan’ın arandığını bilmiyor!..
Ömer Çelik ise bize resmen masal okuyor, geri zekalı olduğumuzu varsayıp hepimizi aşağılamaya kalkışıyor.
Öyle bir iş yaptılar ki, altından kalkmaları mümkün değil...
Kuşu kafesten kaçırmanın, İstanbul’u yitirmenin acısını daha çook yaşayacaklar, böyle gülünç bahanelere sarılmak zorunda kalacaklar.
Daha neler göreceğiz neler.