Yanlış yazmaktan ölümden korkar gibi korkarım. Bugün okurumla dertleşeceğim. Dün bu köşede “Kalemin Gör Dediği” ara başlığı altında şu cümleleri yazdım:
“Dün bir,
bugün iki!..
Haber doğruysa; belediye şirketinin parasıyla ‘maaş şişirme’ mikrobu yeni seçilen CHP’li başkanlara da hemencecik bulaştı. İzmir’in Karaburun İlçe Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan, meclis kararıyla kendisini belediye şirketine müdür olarak atadı. 8 bin TL belediye başkanlığı, 7 bin 500 TL de şirketin genel müdürlüğü görevi karşılığı alacakmış. Doğru mu bu? Dün bir, bugün iki... Doğruysa bu mikrop yavaş yavaş bütün yeni seçilmiş belediyelere bulaşır, halkın umutlarını önce yatağa düşürür, sonra da öldürür. AKP belediyeciliğini bu mikrop öldürmüştü.”

★★★

Yine dün bu yazıya okurlarımdan olumlu- olumsuz çok sayıda e-posta geldi. Onlardan eleştiri yüklü birini “İlhan Yılmaz” adlı okurum yazmıştı.
Şöyle diyordu:
“Sayın Doğru,
Bir sol seçmen olarak yazılarınızı hep okurum. Türkiye’nin durumundan ve geleceğinden endişe duyanlardanım. Anlamadığım husus, nispeten bugün yazınızda bahsettiğiniz CHP belediyelerine -daha önce de yazdınız- küçük haberleri gündeme getirip, daha yılını bile doldurmayan belediyelere yükleniyorsunuz. İnsanların bir şekilde ümit bağladıkları limanlara yazık olmuyor mu?
Ben de sizin gibi her türlü haksızlık, adaletsizlik ve yolsuzluğa karşıyım. Ancak İBB seçimlerinin iptalini, mazbatanın geri alınmasını unutmuyoruz. Naçizane, bu tür önerileri belki de ilgili parti başkanına ya da doğrudan muhataba yapsanız da, daha başlamadan ‘Bir 8 bin lira yüzünden’ tüm umutları söndürmesek. Dayanamadım yazmak istedim. Hiçbir parti, dernek, örgüt, oluşum, hareket ile ilgim ve alakam, devlet ve belediye bazlı bir işim de yoktur. Saygılarımla. İlhan Yılmaz.

★★★

Ben vakit ayırırım.
Okura cevap yazarım.
İlhan Yılmaz’a şunu yazdım.
“Merhaba İlhan Bey,
Nezaketiniz, desteğiniz, bugünkü yazımla ilgili olarak duygu, düşünce ve uyarınızı benimle paylaştığınız için teşekkür ederim. Sizi üzmek ve seçimlerde Türkiye’nin önüne altın ışıklı demokratik bir kapı açan insanlarımızın umudunu kırmak aklımdan geçmez. Kalemim haklı umutları yükseltmek ve yaşatmak için vardır.
Gazete yazarının işi:
Sorunu ortaya koymak.
Dikkat çekmek.
Düşündürmek.
Alternatif sunmaktır.
Ben bu yazıyla bekliyorum ki, ‘bu haber doğru değil, iftiradır’ denilsin. Ya da ‘böyle bir adım atıldı ama yanlıştan geri dönüldü’ denilsin. İktidara yakın gazeteler bu haberi üç gündür birinci sayfasından yayınlıyor. Onlara inat; bu yeni dönemde bütün CHP’li belediyelerin çok başarılı, dürüst, çalışkan, yüksek ahlaklı olma ve verdikleri sözleri tutma zorunluluğu var.
Amacım eleştiri değil.
Yıkıcı olmak hiç değil.
Amacım belediye parasıyla ‘maaş şişirme mikrobunun bulaşıcı olduğu’ uyarısını yapmaktır. Siyaset geçim ve maaş artırma, yandaş kayırma, dost akraba gözetme mesleği olmaktan çıkartılmalıdır. Ve bunu halkın yeni umudu haline gelen CHP belediyeciliği mutlaka başarmalıdır. Tarih onlara bu görevi verdi.
Solculuk fedakarlık ister.
Örnek Belediye Başkanlığı, egoyu sıfırlamayı zorunlu kılar.
Beni anlayacağınızı umarım.
Selamlar. Necati Doğru.”

★★★

İzmir’in Karaburun İlçesi Belediye Başkanı İlkay Girgin Erdoğan, kendi Facebook sayfasına bir açıklama koymuş. Okurlarımdan biri uyardı, dün o açıklamayı da okudum. Belediye Başkanı, yeni bir belediye şirketi kurmanın taşeron işçileri kadroya geçirme ihtiyacından doğduğunu söylüyor. Birkaç yasa maddesi ve bir de KHK sıralıyor ve bu yasa maddeleri ile KHK’nın kendisine belediye şirketinde maaşlı genel müdür olma hakkı verdiğini anlatıyor. Kendisine bağlanan 7 bin 500 TL “hakkı huzur” gelirini ise Karaburun Ortaokulu Okul Aile Birliği’nin hesabına “Bağış” olarak yatırdığını söylüyor.
Tamam da!
Belediye Başkanı, neden müdür olarak kendisini, o koltuğa taşıdı!
Ben okurla dertleşirim.
Dertleşmek ilaçtır.
İnsan insanın acısını alır.