ABD’nin Türkiye’ye yaptırım kararlarını Trump imzaladı.

Ne olacak?

Olacağı şu: Başımız zaten dertteydi, şimdi daha büyük dertlere girecek!

“Amerika düşmandan beter” diye yazdığım zaman bana kızanların kulakları çınlasın. Şimdi ne diyecekler?

Dertlerimiz çığ gibi...

Suriye sorunu... Durdurulan Barış Pınarı Harekâtı... Milyonlarca Suriyeliye eklenecek yeni yüzbinler... Doğu Akdeniz’deki doğalgaz kavgası... Libya ile imzalanan mutabakat muhtırası...

“İncirlik ve Kürecik üslerini kapatırız” tehditlerine aldırış etmeyen ABD’nin düşmanlığını arttırması...

Kanal İstanbul projesinin Montrö Anlaşması’nı bozacağı iddiaları...

Katar Şeyhi’nin annesinin, falcı gibi, geleceği bilip iki yıl önceden Kanal İstanbul güzergâhından 44 dönüm arazi alması...

Getirilen yeni ağır vergiler ve daha neler neler...

Bunlar milletin kafasını allak bullak etti. Simdi her şey karmakarışık! Allah sonumuzu hayırlı etsin!



Çetin Doğan Paşa’yı geçtiğimiz yaz Bodrum’da tanıdım.

Can dostum Can Pulak’ın evinde Doğan Paşa ile uzun uzun sohbet etmiştik. Hep yazmayı düşünüyordum ama bir fırsatını bulup yazamadım.

“Şimdi nerden aklına geldi?” diyeceksiniz.

Değerli meslektaşım Fatih Bozoğlu, Bodrum’da ayda bir BG (Bodrum Gündem) adında çok güzel bir dergi çıkartıyor ve her sayısını bana gönderiyor.

Dün, postadan çıkan BG Dergisi’ni okurken Fatih Bozoğlu’nun Çetin Doğan Paşa ile 11 sayfalık uzun röportajını gördüm.

Paşa, çocukluk yıllarından, eşi Nilgül Hanım’la evlenişine, orgeneralliğine ve emekliye ayrıldıktan sonra bir kumpas sonucu hapse atılışına kadar tüm hayatını anlatıyor.

★★★

Fatih Bozoğlu bana, geciken yazımı hatırlatmış oldu.

1940 Trabzon-Maçka doğumlu olan ve 15 yaşında iken Bursa Işıklar Askeri Lisesi’nde askerliğe adımını atan Çetin Doğan 44 yıl sonra 1999 yılında Orgeneral oldu, Ege ve 1’inci Ordu komutanlıkları yaptı, 2003’te emekliye ayrıldı.

2010 yılında “7 yıl önce Balyoz Darbe Planını hazırladığı” iddiasıyla tutuklanıp 22 Şubat 2010 günü Silivri Cezaevi’ne kapatıldı, ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edildi. Fakat tüm bunların kumpas olduğu anlaşılınca 19 Haziran 2014 günü tahliye edildi.

“İddialar uydurmadır. Ben asla darbeci değilim. Ben Atatürk’ün askeriyim” diyen Çetin Doğan Paşa’nın çok değerli 4 yılı yok yere cezaevinde geçmiş oldu.

★★★

Silivri Cezaevi’nden çıktıktan sonra “Ateşi ve İhaneti Gördüm” adında bir kitap yazan Çetin Paşa şimdi “Bu davayı kurgulayanlar, bir daha masum insanlara karşı tertip ve kumpas kuramayacak” diyor ve ekliyor:

“Attığım adımların, söylediğim sözlerin, hepsinin hesabını veririm.

Ünlü Boşnak Lideri İzzetbegoviç’in deyişi, ile ‘Bizi toprağa gömmek istediler ama şunu hesaplayamadılar ki, bizler, her birimiz ayrı birer tohumduk...’

Karanlıktan aydınlığa çıkışta, öldü, toprağa gömüldü sandığınız Mustafa Kemal’in askerleri gerçekte çoğalarak Anadolu’nun bağrından fışkırır...”

Çetin Doğan Paşa’nın şu sözleri çok önemli:

“Darbelerden en çok askerler zarar görüyor. Darbelerden faydalananlar ise hep başkalarıdır!”

Sarı basın kartı sizlere ömür!


Gazetecilerin çok uzun yıllardır kullandığı ünlü “Sarı Basın Kartları”nın rengini değiştirip “Mavimsi-kırmızımsı” yaptılar. Böylece o güzelim Sarı Basın Kartları asaletini kaybetti. Gazeteci arkadaşlarımdan bu konuda çok şikâyet geldi. Bunlardan biri de “haberokur.com”dan genç gazeteci meslektaşım Levent Bulut’un şikâyeti. Özetle şöyle diyor:

“Ülkenin çivisi çıktı artık. Cumhurbaşkanlığı’nın verdiği resmi kimlik belgesi olan basın kartını polis bile tanımıyor. Bir polis bana ‘Normal kimlik ver. Aksi halde kimliğin yok diye 158 lira para cezası yazarım!’ dedi. Bu nasıl iş? Devletin verdiği kart tanınmıyor! Basın kuruluşları nerede?”

TEBESSÜM

Temel, rakı ve Fadime...


Havayı güzel gören Temel ile Fadime evlerinin balkonuna çıkıyorlar. Temel bir yandan sohbet ederken, bir yandan da önündeki rakısından yudumluyor.

Bir ara Temel, çok içten ve dokunaklı bir sesle:

“Sensiz bir hayat düşünemiyorum. Hayatıma renk kattın. Seni seviyorum” diyor.

Karısı Fadime memnun bir gülüşle soruyor:

“Bunu sen mi söylüyorsun, yoksa rakı mı söyletiyor?”

Temel “Hayır” diyor “Ben bunu sana değil, rakıya söylüyorum!”

GÜNÜN SÖZÜ

Lüks ve sefaya dalan yönetimler halklarını cefaya sürüklerler!