Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 26’ncı Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un sanık, PKK elebaşlarının tanık oldukları FETÖ kumpasında tarihi bir gün daha yaşandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yargılama izni vermemesi üzerine, Anayasa Mahkemesi, Başbuğ’un yargılanmasını düşürdü...

★★★

Haberi okurken, “Nereden nereye” demekten kendimi alamadım.

Çünkü Türk Silahlı Kuvvetleri, onun Kara Kuvvetleri Komutanı olduğu dönemde, PKK terörüyle mücadelede büyük başarılar sağlamıştı.

Örneğin Şubat 2008’de yapılan sınır ötesi “Kış Operasyonu”nda, bölgedeki 350’ye yakın teröristin 240’ı etkisiz hale getirilmişti.

Böylece operasyonlar tarihinin en büyük başarısına imza atılmıştı. Harekatta ayrıca 379 mağara ve barınağın yanı sıra, teröristlerin kullandığı 11 köprü imha edilmiş, onbinlerce silah ve mühimmat ele geçirilmişti.

Harekata katılan Mehmetçikler, 8 gün boyunca sırtlarında taşıdıkları 40 kiloluk yüklerle yürümüşler, 2 bin rakımlı arazide, eksi 29 derecelere varan soğukta, çoğu kez kar ve tipi altında görev yapmışlardı.

Toplam uyku ve dinlenme saatleri 16-17 saati geçmemişti!..

★★★

Terör örgütü kurmak ve yönetmekle suçlanıp Silivri zindanına atılınca, Gelibolu’da Kolordu Komutanı olduğu günlerden itibaren yakından tanıma firsatını bulduğum, yurtseverliğini ve entelektüel birikimini iyi bildiğim  Başbuğ Paşa için bir yazı kaleme almak istedim.

Bu amaçla, kitap yazması için yaşam öyküsünü içtenlikle anlattığı askeri konularda uzman bir dostunu aradım.

Kendisinden, kamuoyunun pek bilmediği bazı özel notları paylaşmasını rica ettim ve bunları köşemde değerlendireceğimi belirttim...

Ürkek bir ses tonuyla “Ben sizi ararım” deyip telefonu kapattı. Aradan yaklaşık 10 gün geçmesine rağmen dönmeyince, tekrar arayıp, ricamı yineledim.

Cevapsız kalan girişimlerim sonucunda telefonlarının dinlenmesinden ve cadı avına hedef olmaktan korktuğunu anladım.

Doğrusu hiç şaşırmamıştım. Çünkü benim de adım FETÖ’cü (Bugün pek çoğu koyu AKP destekçisi ve FETÖ düşmanı) yazarların yaydığı “tutuklanacak gazeteciler” listelerinde yer almaya başladıktan sonra, bazı yakın dostlarım (!) telefonlarıma çıkmaz olmuşlardı!

Belki o uzman da, kendisinin ve İlker Başbuğ hakkında yazıp söylediklerinin tekrar gündeme gelmesinden ürküyor olabilirdi!..

★★★

Bunun üzerine kişisel gözlemlerimden yola çıkarak SÖZCÜ’deki köşemde “Başbuğ” başlıklı bir yazı yayımladım.

Bununla da yetinmeyip Silivri zindanında ziyaretine gittim.

★★★

Camın ardından telefonla kapalı görüş yaparken, önceden hazırlayıp cebime koyduğum bir bilgi notunu cama yapıştırdım.

Notta sözünü ettiğim kişinin sergilediği ürkek davranışları ve nasıl arazi olduğunu anlatıyordum.

Dikkatle okudu ve ses kaydına girmemek için, hiç konuşmadan, sadece dudak hareketleriyle “Korkmuştur” dedi.

★★★

Gazeteye döndükten sonra şunları yazdım:

“İlker Başbuğ’un Genelkurmay Başkanı olarak büyük hayalleri ve idealleri vardı.

Öncelikle Türk Silahlı Kuvvetleri’ne çağın getirdiği yenilikleri yansıtmayı planlıyordu.

Ama ne yazık ki anlamsız operasyonlar ve davalarla uğraşmaktan, düşündüklerini gerçekleştirebilecek zamanı ve ortamı bulamadı.

Türkiye’nin terörle mücadele tarihindeki mucizevi başarılardan birini sağlamanın haklı gururunu yaşayan İlker Başbuğ, şimdi ‘terörist’ suçlamasıyla cezaevinde yatıyor!

Karargahıyla birlikte yargılandığı davada, bölücü teröristlerin tanıklığına başvuruluyor!

Tanık teröristin, kendisini yakalayan komutanlara yukarıdan baktığı gün, toplum vicdanında sözün bittiği yere geliniyor!..”

★★★

Gerçek yurtseverler ve Atatürkçülerle, sahtelerinin adeta turnusol deneyiyle birbirinden ayrıldıkları, hainler, dönekler ve işbirlikçilerin tek tek kendilerini belli ettikleri acı günlerdi onlar...

Türkiye’nin son dönemde hedef olduğu emperyalist kumpaslar, o davaların neden kurgulandığını, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve değerli kadrolarının niçin hedef seçildigini çok net biçimde görmemizi sağlıyor.

★★★

İlker Başbuğ’un baş sanık olduğu o dava hiç açılmamalıydı.

Gecikerek de olsa bitmesi Cumhuriyet tarihinin en kara, en utanç verici sayfalarından birinin kapanması anlamını taşıyor.